Önümüzde Türkiye’nin kaderini ilgilendiren bir “Referandum” var. Anketlere bakacak olursak “Evet”ler açık ara önde. Ama yine de dereyi görmeden paçaları sıvamak olmaz. Doğmamış çocuğa fistan biçmenin de bir anlamının olduğunu sanmıyorum.

            Sonuç ne çıkarsa çıksın, memleketimiz için, milletimiz için hayırlara vesile olsun inşallah.

            MHP Genel Başkanı Bahçeli her ne kadar geçmişte AKP ile polemikler yaşasa da, özellikle 15 Temmuz sonrasında nasıl hareket etmesi gerektiğine karar vermiştir. Bahçeli geçmişe sünger çekerek Devletinin yanında olması gerektiğine inanmış,  Devlette alınganlık ve küslük olmayacağını tüm dünyaya anlatmıştır hareketleri ile.

            MHP’li bazı vatandaşlar Devlet Beyin bu kararına katılmamışlardır. Hatta kazan kaldırmışlar, gemileri de yakmışlardır. Bu onların kararıdır ve saygı duymak gerekir. Bazıları daha da ileri giderek partileriyle bağlarını da kesmişlerdir. Gerçi MHP’nin geleneğinde böyle bir durum yoktur. Bozkurtlar, Başbuğlarının sözünün üstüne söz söylemezler. Bunun adı körü körüne “Biat” değildir. Başbuğ, meşveretsiz iş tutmaz. Bozkurtlar da meşveret meclisinde alınan kararlara saygılı olurlar. Ama bu defa öyle olmadı. Bunda da bir hayır vardır.

            Devlet bey ile yollarını ayıran MHP’liler sosyal medyada “Hayır’da hayır vardır” diyerek referandumdaki oylarının rengini açıklarken, birileri bu halden o kadar mutlu, mesut olmaktadır ki, sormayın gitsin. Böyle durumlarda bilge kişiler “Düşmanı sevindirmeyeceksiniz” derler. Haksız da sayılmazlar. MHP’nin ayrışmasından kimin ya da kimlerin mutlu olacağını bilmeyen var mı? Oysa “Kol kırılır yen içinde kalır” değil mi?

Kaynanam derdi ki; Evde soğan ekmek de yeseniz, dışarı çıkarken dişinizi kürdanla karıştırın.

Anlatabildim mi?

MHP’li Bozkurtlar bence “Hayır” diyemez. Dememeli. Diyememeli. Çünkü “Hayır”cılarla aynı potanın içinde yer almak onlara yakışmıyor. “Evet” demek zorunda da değiller. Üçüncü şık “Çekimser” kalmak. Hayırcılarla bir ve beraber olmamak için, yollarının onlarla kesişmemesi için, kendilerine yakışanı yapacaklardır.

Yarın derler ki, “Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu anlatayım.”

Ne diyeceksiniz?