Karınca, İbrahim’i yakmaya çalışan ateşi söndürmek için koşarken “bir damla su ile mi ateşi söndüreceksin” dediklerinde ciltler dolusu kitaplar yazılacak şu veciz cevabı verir.

            “Söndüremesek de safımızı belli olsun…”

Bugünlerde sosyal medyada Devlet Bahçeli’nin asil duruşunu anlamayanlar, müflis tüccar gibi eski defterleri karıştırıyorlar.

Bir muhalefet partisi lideri olarak Erdoğan’a ciddi eleştiriler yapıyordu.

“Bu yaptığın eleştirileri ne çabuk unuttun” demeye getiriyorlar akılları sıra.

Bahçeli cevap veriyor:

“Ülkem elden giderken ne yapmalıydım? Bir tarafından da ben mi batırmak için çalışmalıydım.”

Ne diyordu Mevlana: Dün, dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.

Belli oluyor ki, bugün Bahçeli’nin gördüklerini dün Erdoğan’ın yol arkadaşı olan bazı kişiler göremiyorlar. Ya da hırsları görmelerini engelliyor.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Abdullah Gül’ün Saadet’in cumhurbaşkanı adayı olup olmadığı sorusuna “Abdullah Gül bey kıymetli bir kardeşimiz. Elbette aday olma ihtimali olur ama ‘şu anda adayımızdır’ demek doğru olmaz. Fakat bu vasıflara uygun bir insan” diyor.

Belli ki, Karamollaoğlu’nun da derdi Erdoğan.

Temel Karamollaoğlu, bindelik oy oranı ile gösterecekleri Cumhurbaşkanı adayının kazanamayacağını çok iyi biliyor. Onun derdi Erdoğan’ın kazanmaması.

“Öyle bir aday göstereceğiz ki; her kesimden oy alacak birisi olacak” diyor Saadet Genel Başkanı. Ve ilave ediyor:

“CHP tabanından, Ülkücü tabandan, HDP tabanından oy alması icap eder. AK Parti’den ümidini kesen AK Partililerden oy alması icap eder.”

Ayrıntıya dikkat ettiniz mi? Gösterecekleri aday, diğer partilerin tabanından oy alacak, AK Parti’den de ümidini kesenler Saadet’in adayına oy verecek.

Ey Karamollaoğlu!  Erdoğan’la siyasi rekabeti husumete dönüştürecek ne geçti aranızda?

Senin kıblenle, senin kitabınla, senin peygamberinle Erdoğan’ınkiler farklı mı? Sendeki neyin kafası? Bizim bilmediğimiz bir şey mi var?