Kudüs mü? Esmiyor diye hayıflandığımız bu sıcak günlerde Kudüs kimin umurunda ki! Esmeye başlasa hepimiz rahatlayacağız da esmiyor. Doğru, bir de nem var. Çünkü tek derdimiz bu oldu. Geceleri sıcaktan uyuyamadığımız bu süreçte kendimizi borçla yapmaya çalıştığımız tatili Akdeniz'in serin sularında mı yoksa Ege'de mi geçirsek diye yıpratıyoruz.

Biz kendi dünyamızı yaşarken Kudüs'te kan ağlıyor. İşte görmeyince bizde kendi derdimizi dert sayıyoruz. İşgalci İsrail tam bir asırdır Kudüs'ün yakasından düşmedi. Düşmeği gibi gün geçtikçe yaptığı zulmü de artırıyor. Geçtiğimiz hafta ilk defa Cuma namazı bile kılınmadı.

Oysa ki Kudüs Müslümanların ilk kıblesi, efendimizin miraca çıktığı kutlu beldesidir. İslam âleminin Mekke ve Medine'den sonra kutsal sayılan en mukaddes topraklarıdır. Peki, biz nasıl bu zulme yıllardır sessiz kalabiliriz? Kuşeyrî, Risalesinde (s.62) “Yeri geldiğinde konuşmak, en güzel bir haslet olduğu gibi, zamanında susmasını bilmek de erdemli insanların özelliğidir.” sözüne yer verdikten sonra Üstad Ebu Ali ed-Dekkak’dan da şunları duyduğunu kaydeder: “Hakkı söylemeyen, haksızlık karşısında suskun kalan şeytandır.”

İbn Kayyim de el-Cevabu’l-vafî adlı eserinde (s.136) şu ifadelere yer vermiştir: “Batıl/yanlış şeyleri söyleyerek insanlara nasihat eden, konuşan şeytandır. Hakkı söylemekten sakınan ise dilsiz şeytandır” Bu kelam-ı kibârı bilip de daha nasıl sessiz kalabilirim. Elhamdülillah Müslümanız deyip de daha ne kadar bu zulmü görmemezlikten gelebiliriz?

Haksızlık, zulümdür. Zulüm, zulmettir. Zulmet, karanlıktır. Karanlık anca adaletle aydınlanır. Zalimlik en büyük günahlardandır. Haksızlığa uğrayan mağdur ve mazlumdur. Haksızlık karşısında eliyle, diliyle ve kalbiyle harekete geçip engelleme çabası göstermeyen haksızlık yapan kadar mesuldür. Sana diyorum, ona diyorum, bize; hepimize diyorum. Belki de en mahcup, en utanç veren yaramıza içinde bulunduğumuz günlerde hiç değilse en azından Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya, Müslüman kardeşlerimize dua ederek destek olalım.

Bu zulmü durduramıyorsak, yaymak da boynumuzun borcu olsun. Geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Mescid-i Aksa'nın Musevilikle bağına ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığına dair dışişleri komisyonunun aldığı kararı onaylamıştı. Kararda işgalci güç olarak ifade edilen İsrail’in, Kudüs’teki dini ve kutsal yerleri idare etme biçimi eleştirilirken, Kudüs’ün Müslümanlar, Hristiyanlar ve Museviler için kutsal bir kent olduğu ifade edilmişti. Mescid-i Aksa’nın Müslümanlıkla bağlantısına özellikle dikkat çekilen kararda, İsrail'in buranın Musevilikle bir bağı olduğu iddiasına ise yer vermemişti. Kabul etseniz de etmeseniz de Mescid-i Aksa İslam âleminin incisidir; namusumuzdur. Rabbim mazlumları zalimlerin şerrinden korusun. Dua ile...