Geçtiğimiz hafta Antalyaspor karşısında kendi saha ve seyircimiz önünde adeta karnaval havasında geçen müsabakayı alnımızın akıyla tamamlamıştık. Haklı olarak öyle bir hava yakaladık ki ben bile köşeye "Evet, o kupa Konya'ya gelecek. Bu sezon olmasa bile belki önümüzdeki sezon, daha da olmadı birkaç sezon içerisinde umut ediyorum ki bu takım bu ligin şampiyonu olacaktır" diye başladım. "Büyük lokma ye büyük laf konuşma derler ama görünene bakılırsa kısa ve orta vadede bu takım bu seviyesini bozmazsa sadece Konya'nın değil ülkemizin de ciddi markası olacaktır" diye de ekledim. Ve halen söylediğimin arkasındayım. Çünkü bu takım çıkıp sahada hırsını, mücadelesini, istek ve arzularını ortaya koyuyor. Dar alanda paslaşıyor, oyunu daraltıp takım boyunu kısa tutuyor, futbolcular adeta görünmez bir iple birbirlerine bağlı gibi kim nereye giderse diğerini çekerek birbirine yol açıyor, dakika kaç olursa olsun presi bırakmıyor.

Kimi zaman Antalya maçında olduğu gibi kanatlardan üçüncü bölgeye gitmeyi ustaca başarırken kimi zaman da Bursa maçındaki gibi merkezden giderek gol arayışını sürdürüyor. Bunu son topa kadar başarılı bir şekilde yapsa da golcülerin şanssızlığı yahut daha doğru bir ifadeyle beceriksizliği yüzünden bazen sonuca bağlayamıyor lakin o hırs var ya işte bizi ziyadesiyle memnun ediyor. Koşan, sürekli diri kalan bir takım sayesinde son dakikaya kadar heyecan, ritim bozulmuyor. Ne mutlu ki ligde çok kısa sürede oyun anlamında birçok sorunun üstesinden gelmeyi başardık. Son beş maçta kalemizde sadece 3 gol görürken rakip fileleri de 7 kez havalandırdık. Bu da bize 11 puan olarak yansıdı ki şuan mevcut 32 puanımızla kıyaslandığında aslında nerden nereye dedirten bir sonuç ortaya çıkarıyor. Ne diyelim, hala bazı kişiler tarafından yerden yerden vurulsa da Aykut Kocaman bu işi biliyor; biz de keyfini çıkarıyoruz. Elbette Fofana'nın rahatlığı, Jahovic'in şanssızlığı, Yatabare'nin isteksizliği günler geçtikçe iyiden iyiye can sıkan bir durum olsa da Serkan'ın performansı, Skubic'in hevesi, Volkan'ın yükselen grafiğiyle teraziyi dengede tutuyoruz.

Söyleyecek çok da fazla şey var mı bilmiyorum ama Çamdalı ile nokta koyayım istedim. Her ne kadar takıma faydalı olacağını düşünsem de, Aykut hoca istemiş olsa bile, çok cüzi bir rakama oynasa da bence Ali Çamdalı'nın onca yaşanan olaydan sonra takım kadrosuna dahil edilmesi hataydı. Her ne olursa olsun o dönem yaşananlar camiaya saygısızlıktı. Bazı tutum ve davranışların da arkasında durmak gerekir. Aksini ispatlayan biri gün olur çıkarsa elbette üzerine konuşuruz lakin bu düşüncem şimdilik hiç değişmeyecek. İlk ve son kez konuşmakla beraber saygı duyuyor, Rabbim sakatlık vermesin diyorum.