İnanın içimden hiç siyaset yazmak gelmiyordu.

      Mübarek ramazan günü, bir de korona belası ile uğraşırken siyasetin zamanı değil diye düşünüyordum.

       Gelin görün ki sosyal medya siyasetten geçilmiyor.

      Ne ramazan umurlarında, ne de korona ile mücadeleye saygıları var.

      Ayaklarını gazdan çekmeden siyasete devam ediyorlar.

      Yani ne Allah’tan korkuyorlar, ne de kuldan utanıyorlar.

      Yalan, iftira, hakaret.

      Bir de sürekli algı operasyonu.

      Sanıyorlar ki; böyle yapınca iktidara geliriz.

      Yalanlardan fayda umuyorlar. Sanıyorlar ki; halk ahmak.

      Daha da vahim olan nedir biliyor musunuz?

      Bir süre sonra uydurdukları yalanlara kendileri de inanıyorlar.

      Ruh bilimcilerine göre bu bir hastalık, adı da mitomani.   

      Bu hastalığa yakalananlar büyük haz duyarlarmış ve asla hasta olduklarının farkına varmazlarmış.

      Biz bu hastaların kimler olduklarını biliyoruz değil mi?

      Ne diyelim?

      Allah şifa versin.

      Şimdi bu mitomanlar Başkan Erdoğan’a “Diktatör” diyorlar değil mi?

      Başkan Erdoğan gerçekten diktatör olacak, siz de hiç korkmadan Başkan Erdoğan’a diktatör diyeceksiniz öyle mi?

      Anında nefesinizi keserler. Diktatörün olduğu bir ülkede, diktatöre diktatör demek o kadar kolay değil.

      Siz yatın kalkın Allah’a şükredin ki, ülkede gereğinden fazla demokrasi var.

      Onlar da haklı.

      Onların demokrasisi, bizim demokrasimize pek  benzemiyor.

      Bizim anladığımız demokraside son söz halkındır.

      Halk, kararını sandıkta verir.

      Onların demokrasisi öyle demiyor.

      Onlar, “Sandık her şey demek değildir” diyorlar.

      Şimdi bu anlayışa göre kim diktatör?

      Erdoğan mı onlar mı?

      Kararı siz verin.

      Demokrasilerde son söz halkındır.