Cumhurbaşkanı’nın Yüksek yargıya üye ataması, referandumun en baba konularından birisi idi.

İddia şu: Cumhurbaşkanı’nın atadığı yargıçlar Cumhurbaşkanı’nı nasıl yargılayacak?

İddia sahipleri hem yargıçları, hem de Cumhurbaşkanı’nı bir kalemde harcıyor ve iki hata yapıyor.

Birincisi; Cumhurbaşkanı’nı peşinen suçlu kabul etmek.

İkincisi de yargıçları taraf olmakla suçlamak.

Cumhurbaşkanı suç işlemez mi?

Beşerdir, şaşabilir. Suç da işleyebilir. Konu bu değil. Konu; Cumhurbaşkanı’nı potansiyel suçlu kabul etmek. Tüm plan ve programları bunun üzerinden yapmak. Algı oluşturmak.

Hatadan münezzeh olmadığına göre diyelim ki, Cumhurbaşkanı suç işledi.

Bu durumda yargıçlar “Bizi bu makama getiren adamı yargılayamayız” mı diyecekler?

Bunu derken iddia sahipleri yargıçları lekelediklerinin farkında değiller mi?

Fatih Sultan Mehmet Bursa Müderrisi Hızır Bey’i İstanbul’un ilk kadısı olarak atadı. O kadı ki, Rum bir mimarın şikâyeti üzerine Fatih Sultan Mehmet’i yargıladı ve suçlu buldu. Karar kısastı ve Fatih’in eli kesilecekti.

Rum Mimar Kadı’nın adaletinden o kadar etkilendi ki, davasından vaz geçerek Fatih’i affetti. Fatih Sultan Mehmet Kadı’ya "Eğer sen Allah`ın hükmünü uygulamayıp, elimi kesmeye beni mahkûm etmeseydin bununla başını paramparça ederdim" diyerek elindeki demiri gösterdi.

Kadı Hızır Bey de sakladığı kamayı çıkararak “Sen de benim hükmümü kabul etmeseydin ben de bununla seni delik deşik ederdim” dedi.

Her kadı Hızır Bey gibi olmayabilir ama peşinen taraf olarak göstermek de doğru değil.

Galatasaray’da yıldızlaşan Emre Fener’e transfer oldu diye Galatasaray’a gol atmayacak mı?

Hakemlerin de tuttuğu bir takım olduğuna göre tüm hakemler taraflı mı davranacaklar?

Bu anlayış hastalıklı bir ruh halinin tezahürüdür.

Herkesi nasıl bilirsin?

Kendim gibi bilirim.