Rivahi Kalay

Rivahi Kalay

FANUSTA BALIK

FANUSTA BALIK

Eğitim dönemi yarıyıl tatilindeyiz. Soğuklarla birlikte çocuklarımız oyun keyfi yaşamak isterken sağlık merkezleri deyim yerindeyse doldu, taştı. Haliyle kalabalık ve bekleme sürelerinin uzaması da çocuklarda sıkıntı yarattı. Cep telefonuna oyun konsolu gibi davranma, ağlama… Çocuklarımızın eline teknoloji harikası telefonları bilerek ve isteyerek, sussunlar oyalansınlar diye veriyoruz.

Geçmiş zamana bir göz atalım… Bebeğimiz olacağı ilk haberini aldığımızda ona o kadar özen gösteririz ki; en iyisini, en kalitelisini seçeriz. Neredeyse pamuklar içerisinde bile yetiştirebiliriz. Biraz büyüdüğünde durmuyor deriz ve eline telefon verir, bir o kadar da yaptığımızdan övünür ve ‘bu zamane çocukları çok zeki, bak nasıl da biliyor’ demeye başlarız. Bilmesi çocuğun zeki olduğu anlamına gelmez. Bu sırada çocuk susmuştur ve biz arkadaşımızla rahat sohbet eder, dizimizi izlemeye devam edebiliriz. Halbuki çocuğumuzun gelişimine engel olacak zehrin tohumlarını ektiğimizin farkında değiliz… Elinde telefona alışan çocuk kimseyle iletişim kurmuyor; konuşmuyor, akran edinemiyor kısaca iletişim kuramıyor. En önemlisi çocuk doyumsuz ve mutsuz yetişiyor, artık telefonun bile modelini beğenmiyor. Zorlukla ve yoklukla karşılaşmayan çocuğun mücadele ruhu da yok oluyor. ‘Oğlum kızım dışarı çık, oyna’ diyoruz nafile… Dışarıdan gelebilecek zararlar da bizi korkutuyor ve ‘en azından gözümün önünde’ diyoruz… İnternetten ya da telefondan gelen teknolojinin zararlarına ne demeli… Biz fanusta ya da akvaryumda balık yetiştirmiyoruz ki… Bizim varlığımızda olduğu kadar yokluğumuzda da ayaklarının üzerinde durabilecek bir birey, insan yetiştiriyoruz. Ne yazıktır ki; kapalı kapılar ardında kendi odasında kendi dünyasında telefonun yanı sıra bilgisayarla zaman geçiren çocuklarımız büyüyor.

Çocuğumuzun ruh ve beden sağlığını korumak,  devamını sağlamak her ebeveynin isteği ve amacıdır. Çocuğumuzun öğrenmesine katkıda bulunacağımız zamanları boşa harcıyoruz. Çocuk ilk başta ailesini örnek alır, davranışlarını taklit eder.  Lütfen biz büyükler geleceği görelim, kendimizi geliştirelim…

Bu uzun bekleyişlerde zaten her şeyi çocuklarımız için yapıyoruz… Eline vereceğiniz telefon yerine çocuğunuzla vakit geçirin, ona sarılın, paylaşın. En güzel dostun kitap olduğunu sizde okuyarak gösterin… Alışveriş merkezlerinde kontrol sizde olsun ve kitap evini ziyaret edin, kitapla ödüllendirin. ‘Alıyorum Okumuyor’ demeyin… Siz örnek olacaksınız, ilginizi çekecek kitabı alın ve siz de okuyun. Çocuğunuzun okuduğu kitabı anlatmasına müsaade edin ki beyin gelişimine katkınız daha fazla olsun… Çantasında mutlaka kitap ve kalem bulundurmasını sağlayın, bunun yemek içmek gibi bir alışkanlık olması gerekliliğini öğretin. Başkasına bağımlı olmayan, özgüveni yüksek, iradesi sağlam, konuşabilen, iletişim kuran, pratik zekasının gelişebilmesi için kitap okumasının gerekliliğini anlatın.

Bilinçlenmek, daha rahat iletişim kurmak, hayata bakışımızı değiştirmek, eğlenmek, keyif almak, düşünebilmek ve sağlığımızı korumak için okumalıyız. Ülkemizin daha güçlü olması için okumalıyız. Dimağı genç, fikri hür, zekası pırıl pırıl öğrenmekten bıkmayan bir genç nesil için… Okuyun… Okutun… Okusunlar... Okutsunlar…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Rivahi Kalay Arşivi
SON YAZILAR