Abdullah Tuna

Abdullah Tuna

Hangi çözüm?

Hangi çözüm?

Aylardır, yıllardır bir çözüm süreci türküsüdür söylüyoruz. Kimine göre adı barış süreci, kimine göre açılım, kimine göre çözüm süreci… Herkes bir şeyler söylüyor bu süreç için ama söylenen her şey yorumdan öteye gidemiyor. Yorum diyorum çünkü hiç kimse bu sürecin işleyişi ile ilgili net bir bilgiye sahip değil.Hiç kimse çıkıp da süreç şöyle işleyecek demiyor ya da diyemiyor.

 

Millet ve ülke olarak bu sürecin odak noktası olmamıza rağmen her şey kontrolümüz dışında gelişiyor. Birileri kapalı kapılar ardında birileriyle görüşüyor. Bir şeyler yazılıp çiziliyor, kilitli odalarda yasa tasarıları hazırlanıyor. İşin garibi kapalı kapılar ardında görüşen taraflar da birbirinden şikâyet ediyor. Bu nasıl bir oyun? Bu gizlilik niye? Kimden neyi saklıyorsunuz?

Sürekli söylenen, “Artık analar ağlamasın, barış olsun, helalleşelim.” (Biz ne suç işlediysek) Evet, analar ağlamasın. Kim istemez anaların ağlamamasını, kim istemez kanın akmamasını? Ama ya bu süreçten önce ve halen ağlayan analar, babasız kalan bebekler, gözü yaşlı kalan gelinler, ocağına ateş düşenler… Onlar ne olacak? Ya da bugün Güneydoğuda ilan edilen kurtarılmış bölgeler, kalleşçe kafasına arkasından kurşun sıkılan güvenlik görevlilerimiz ve onların geride kalanları ne olacak? Kardeşlik diyoruz onlar bizim kardeşimizse biz onların nesi oluyoruz ki hep biz ölüyoruz?

Her gün televizyon ekranlarında izlediğimiz yol kesenler araç yakanlar kimlik kontrolü yapanlar onlar da mı bizim kardeşlerimiz? Sanki herkes çözüm istiyor herkes barış istiyor da bir biz istemiyoruz. Öyle ya doğuda böylesine barış rüzgârları eserken (!) batıda Türkler Kürt kardeşlerini öldürüyor yol kesiyor dükkânlarını kundaklıyor.

Ben mi yanlış hatırlıyorum PKK silah bırakmadan ve ülkeyi terk etmeden bu sürecin işlemeyeceğini söyleyen devlet büyüklerimizin verdiği sözleri? Yine ben mi yanlış duyuyorum Başbakanımızın ve ilgili kurumların PKK’nın ülkeyi terk etmediğine yönelik açıklamalarını? Ben mi yanlış hatırlıyorum annesinin kucağında şehit babasının tabutuna masumca bakan bebeği? Ben mi yanlış hatırlıyorum oğlunun tabutuna sarılıp bırakamayan gözü yaşlı babayı?

Hayır, ne yanlış hatırlıyorum nede yanlış duyuyorum zira ne sağırım ne de bunak. Şimdi bunun adı çözüm mü? Barış mı bunun adı? Neyi çözüyoruz?

Hatta PKK tarihinin en güçlü dönemini yaşamıyor mu sizce de?

Bu nasıl çözüm süreci ki hep biz çözülüyoruz ve hep biz kaybediyoruz? Bu nasıl çözüm süreci ki bebek katili terörist başı çıkıp “ben üzerime düşeni yaptım sıra devlette” diyebilecek konumda görüyor kendini?

Bu nasıl çözüm süreci ki PKK nın yaptığı her eylem birkaç kendini bilmezin provokasyonu güvenlik güçlerimizin haklı mücadelesi suç oluyor? Polisimiz ve askerimiz ciğeri beş para etmez hainlerin hakaret, taciz ve saldırılarına maruz kalıyor?

Burada devlet büyüklerimize sesleniyorum madem bu süreç gerçekten barış ve kardeşlik süreci o zaman neyi, kimden, neden saklıyorsunuz? Kiminle neyi görüşüyorsanız açıklayın ve bu süreç tamamlansın ve herkes mutlu olsun. Yok, açıklamıyorsanız insanın aklına başka şeyler geliyor.

Yoksa amaç üzüm yemek değil mi?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Tuna Arşivi
SON YAZILAR