Kimi insanlar araçlarının arkasına; inançlarına, siyasi görüşlerine, mezhep ve meşreplerine göre sloganlar yazıyorlar.

Bu yavan davranışlardan oldum olası haz etmemişimdir.

Çünkü bu sloganlarda kendisini ifade edemeyen insanların acziyeti vardır daha çok.

Kimi Atatürk’ten bir söz yazar ya da Atatürk’ün imzasını koyar. Kimileri İslâmi kimliğini öne çıkararak, mesela “Zafer İslâm’ın” der.

Kimileri de parti amblemleri koyarak kendisini ifade etmeye çalışır.

Hiç biri de şunu düşünmez.

Bizler insanız ve zaman zaman istemesek de hata yapabiliriz. Özellikle de trafikte kanunları biz koyarız. Öyle olduğu zaman denecek laf şudur:

“Bir de Atatürk’çü olacak. Şunun yaptığına bak.” Ya da “Bu yaptığın Müslümana yakışır mı?”

Sosyal medyadaki profiline bakarsan haza efendidir. Ama yorumlarındaki sinkaflara bakacak olursan da tam bir mahalle kabadayısı.

Yani demem şu ki;

Hangi kimliğinizi, hangi nedenlerle öne çıkarırsanız çıkarın. O kimliği taşımasını bilmiyorsanız davanıza ihanet etmiş olursunuz.

Örnekler o kadar çok ki.

Hanım kızımız o kadar güzel tesettüre girmiş ki, insan imrenir.

Ama cümle alemin içinde sevgilisini öpünce, tılsım bozuluyor. O tesettüre o hareket yakıştı mı? Ya da elinde sigara, sanırsın ki köy ağası.

Tesettürlü olmayan hanımlara da yakışmıyor erkek gibi sigara ile dolaşmak. Ama tesettürlü olana hiç yakışmıyor.

Eğer kendinize mukayyet olmasını bilmiyorsanız, bırakın dağınık kalsın. Hiç olmazsa tesettürlülere laf getirmiş olmazsınız. Çünkü tesettüre girdiğiniz zaman her şey bitmiş olmuyor, yeni başlıyor.

Sakallı, sarıklı, cübbeli insanların hal ve hareketlerine daha da dikkat etmesi gerekmez mi sizce de?

Taşımasını bilmeyen, sorumluluklarının farkına varmayanlar şekilcilikleri ile “inandık” dedikleri davalarına hep zarar veriyorlar.

O halde;

Ya inandığınız gibi yaşayın, ya da yaşadığınız gibi inanmaya devam edin.

Bizi, öyle ya da böyle kandırabilirsiniz de, Allah’ı nasıl kandıracaksınız?