Geçtiğimiz gün HaberTürk ekranlarında bir grup gazeteci ile Ekrem İmamoğlu program yapıyordu.

Her şey güzel güzel giderken Sunucu Didem Arslan’ın Jeoloji Uzmanı Celal Şengör’ü yayına bağlaması ile ortam gerildi.

Tartışma Kanal İstanbul’un depreme neden olup olmayacağı hakkında idi. Mesele uzun. Otobüslerin metro ve metrobüslerin iç tanıtım ekranlarında Kanal İstanbul’un depreme neden olacağı gibi absürt bir reklam yayınlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi dolayısı ile Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun iddiasını, kendi cenahlarından gördükleri bir uzman yalanlıyordu.

İmamoğlu bu işe bozuldu. Sunucu Arslan, yayın arasında kendisinden nezaketen izin aldığını söylediği halde canlı yayında tehditkâr bir ifadeyle “ne söylediğinizi söylemiyorum” diyerek aba altından sopa gösterecekti ki tecrübeli sunucu, kendisi olanı biteni anlattı. Ve lafı yapıştırdı “siyaset yapmayı iyi öğrenmişsiniz”

Karşısındaki gazetecilerin, kendilerine gelen cevap mesajları okumalarına da bozulan İmamoğlu, “Ben 16 Milyonun Başkanıyım, herhangi biri değilim ben buradayken kimseyi yayına telefon ile bağlayamazsınız veya ondan bundan gelen “WhatsApp mesajlarını okuyamazsınız” diyerek gazetecileri haşlamaya çalıştı.

Bu aslında kendince çok iyi siyaset yaptığının göstergesi, köşeye sıkışmışlığın resmi…

Kendisini bu ülkenin Cumhurbaşkanı zannediyor olmalı!

Allah aşkına bu adamı AK Parti kendi elleriyle büyütüyor. Sürekli ekmeğine yağ sürüyor.

Çevre Bakanı kafasına göre İstanbul’da bir şeyler yapamazmış!

Kim olarak söylüyor bunu? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı!

Devlet bir projeyi yapacağım diyor lakin bir belediye kendisini devletin üstünde görüp karşı çıkıyor!

Orası Hong Kong değil! Özerk bir yönetiminiz falan da yok. Türkiye Cumhuriyeti toprağı, Anadolu toprağı!

HDP ile olan içli dışlı tavırlarınız sizi böyle düşünmeye sevk edebilir.

Zamanı gelince elbet bu millet gerekeni sandıkta yapar…

ÇAĞRIMIZ KARŞILIK BULDU

Şehir merkezinde kara hasret kalsak da ilçelerimizde okulları tatil ettirecek kadar yoğun kar ve buzlanma var. Sokağa çıktığımızda o ayazı hissedebiliyoruz.

Tam da bu soğuk günlerde güney sınırımızdaki zulüm için bir haykırış yapmıştık.

Son yazımızdaki çağrımızla ilgili geri dönüşler için yardımda bulunan, katkı sağlamaya çalışan tüm yardımseverlere teşekkür ederiz.

Herkes karınca kararınca bir şeyler yapmak için gayret gösteriyor.

Kızılay ve diğer yardım kuruluşlarının yanı sıra önemli bir kurumsal merkez, büyük bir memnuniyet ile organize bir yardım seferberliği yapmak için kolları sıvadı.

Biraz daha ete kemiğe bürününce sizlere açıklayacağım. Bir yazının, dile getirişin yani küçük de olsa bir adım atmanın hangi ölçüde hayırlara vesile olduğunu görebilmek…

Bundan daha güzel bir mutluluk yok. Duyarlılık gösteren her ferde ve kuruma sonsuz teşekkürler.

10 OCAK DEYİP BİTİRELİM

Basından çok sevdiğimiz bir dostumuz geçtiğimiz aylarda “Yılda 3 kez kutlama yapan başka bir meslek grubu var mı acaba?” diye sormuştu.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü

24 Temmuz Basın Bayramı

21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü

Evet, bu alanda başka bir meslek grubu var mı bilmem ama birbirine anlam olarak çok yakın günler için ayrı ayrı protokole gerek yok. Hatırlanmak elbette güzel ama bunun için yılda 3 defa doğum günü kutluyor muyuz?

10 Ocak asıl ise burada karar kılıp bu işi noktalamak lazım.