Kültürel İktidar değil Kültürel Hegomanya sorunu

Kültürel İktidar değil Kültürel Hegomanya sorunu
68. Sait Faik Hikâye Armağanı’ndan hareketle ülkemizdeki kültür faaliyetleri ile ödül sistemine dikkat çekerken, ödülün sahibi kitaba ve yazarına da yakından bakıyoruz.

Usta öykücü Sait Faik Abasıyanık anısına her yıl bir öykücüye verilen ödül, bu yıl "Anatomi Dersi" kitabıyla yazar Ayşegül Devecioğlu'na lâyık görüldü. Doğan Hızlan'ın başkanlığını üstlendiği seçici kurulda Hilmi Yavuz, Nursel Duruel, Prof. Dr. Jale Parla, Beşir Özmen, Metin Celal ve Jale Özata Dirlikyapan yer aldı.

KÜLTÜREL HEGOMANYA

‘Anatomi Dersi’ Metis’ten, geçen yılki ödülün sahibi Kâmil Erdem’in ‘Yok Yolcu’su ise Sel’den çıkmıştı. Nitekim bu yılki ödülün sahibi Ayşegül Devecioğlu; Devecioğlu: ödülünü Boğaziçi Direnişi hocalarına, Gezi Davası tutuklularına adadığını haykırdı, geleneği bozmadı yani?

Neden bu tür ödül törenlerinde bu insanlar iktidarı eleştirme, kutsalı ve halkı küçümseme yoluna giderler acep, tercihlerinin ve tutumlarının hikmeti nedir?

Ülkemizde öykü denince, roman denince akla gelen en etkili ödüller her ne hikmetse hep aynı ideolojiye tabi yazar ve yayınevlerine gider? Soruyu başka türlü soralım: Neden mütediyyin kesimin yayın, yazar ve ödülleri bunlar kadar etkili olmaz ve ses getirmez? Neden sağ kesimin de tüm ülkede ses getirecek türde bir ödülü yahut ödülleri yoktur? Siyaseten iktidarda olan bir görüş neden kültürel iktidara eremez? Ben çeşitli yazılarımda kültürel iktidar sorununun aslında bir kültürel hegomanya meselesi olduğu minvalinde epey bir yazı kaleme almıştım. İlgilisi Pusula gazetesinin internet sitesinde bunlara ulaşabilir.

Öte yandan sol kesimde yayınlanan bir yayının piyasaya çıkışı ile tüm çevrelerde ve mecralarda yoğun bir şekilde reklâmı yapılır, duymayan kalmaz. Bu güzel bir şey, doğrudur da; ya sağ kesimde? Yazık ki sağda bu yok. Yeni Şafak Kitap eki aylık, Cumhuriyet Kitap ise onlarca yıldır her hafta düzenli çıkıyor. Pek çok yayınları için durum böyle. Üstelik fiyatları da normalin üstünde. Ama satıyorlar, kitle sahip çıkıyor. Birbirlerine toz kondurmuyorlar, kendilerinden başkasını görmüyorlar.

Muhafazakâr camia özeleştiri adına birbirini yemekle meşgul. Kitlenin büyük bir kısmı da ne gazete, ne dergi okur. Sol bir edebiyat dergisinde yerelinden ulusalına kişi, kurum ve kuruluşları reklâm kuyruğuna girer, ama bizdekilerde bir iki firma ve kurum müstesna(Gür İş Konya Büyükşehir ve ilçe belediyeleri vs.) destek, reklâm verme hak getire!..

İnşallah bir gün bu tutuculuk, kendinden başkasını görmeme huylarımız sona erer de edebi değerin en başat kıstas olduğunu görürüz.

whatsapp-image-2023-06-04-at-09-52-30.jpeg

ANATOMİ DERSİ

Anatomi Dersi, Ayşegül Devecioğlu’nun Başka Aşklar, Kış Uykusu ve Arkası Mutlaka Gelir’in ardından yayımlanan dördüncü öykü kitabı. 96 sayfalık kitapta şu öyküler yer alıyor: Anatomi Dersi, Emma Ceviz Ağacında, Siyah Moli, Baş Daima Dik Olmalı, Hayalleri Yıkma Vakfı ve Yakın Gelecekte Edebiyat.

Ömer Erdem, 15 Nisan 2022 tarihli Hürriyet Kitap Sanat ekindeki "Başını suyun üstünde tutmak" başlıklı makalesinde Devecioğlu ve kitabı hakkında şu değerlendirmeleri yapmış; “Eğitimli, orta sınıf, hayata ve insana karşı duyarlı ve karşılaştıkları her tür zorluğu aşmak için mücadele ederken boğulmamak için ‘başını suyun üstünde tutmaya’ çalışanların öyküsünü yazıyor Ayşegül Devecioğlu. Anatomi Dersi bir yanıyla günceli kucaklarken asıl yanıyla da insan olmanın ‘ilişki hallerini’ sırtlıyor. Kadın karakterler bir söz alıcı ve hayat yoğurucu olarak önde dursalar da erkekler de gerektiği kadar ete kemiğe bürünüyorlar. Bir meyhane masasında toplandıklarında alışılmış nizamcılıklarından vazgeçmiyorlar. Yazar kitabın son öyküsünde (Yakın Gelecekte Edebiyat) bir zihin ve anlatım çalımıyla çaktırmadan geriye, diğer metinlere göz kırpıyor. Böylece kendi yazdıklarını da dolaylı bir elekten geçiriyor görünse de ana yapı itibariyle birbirinden farklı öyküler bunlar. Tematik bir toplam değil ‘Anatomi Dersi’, fakat hayat ve insan ilişkilerinin ‘anatomisi’ni çıkarmaya çalışması yönünden birleşikler.

Baskın bir şekilde hayatın basıncından çıkma, her tür yenilgiye uğrama bir örücü korku gibi belirginleşiyor. Çözülmüş sosyal denge, ekonomik ve siyasal çalkantılar bütün benlikleri derece derece yaralıyor. İsimlendirmeden çekinse de Ayşegül Devecioğlu, kahramanlarının bir ad etrafında öbeklenmesini bilinçli şekilde engelliyor. Hayatın ‘uğratma şiddetini’ adeta böyle vereceğini düşünmesinden olmalı bu tercihi. İnsanın ‘en güçlü şekilde duyumsadığı’ korku, sevgi ilişkilerinde açığa çıkarılıyor. Bir bedende beliren sevilme ve güven iştiyakı yine ‘mevsimin hep kış’ olduğu evlere sokuluyor. ‘Hiçbir güvencesi olmayan, gelip geçici ilişkilerin’ soldurucu havası böylece yuvalandırılıyor. Ev öyküleri de diyebiliriz dolaylı yoldan Anatomi Dersi’ne.

Bir öykü kitabı hayatın ve insanın bütün hallerini içine toplayamaz. Ayşegül Devecioğlu, yaşantıları atomize ederek okuru aslında daha büyük alana çağırıyor gibi. ‘...birbirlerine gerçekten söylemek istedikleri cümleleri asla kuramayan, bir cümle kurulsa bile asla yolunu bulamayan’ insanlar, ‘dünyada ne varsa onlardan söz ederken, onlar birbirleri hakkında tek söz etmeme’ ikilemine kapılıyorlar. Özellikle ilk öykü, Anatomi Dersi’nde baskın olan taraf bu. Dikkat çeken bir yönü daha var öykülerin; kadınların kadınlara, erkeklerin de erkeklere yol gösterişi. Cinsiyet dayanışmasını aşan bir görüntü halinde karşımıza çıkıyor bu dolaylı hedef.

whatsapp-image-2023-06-04-at-09-52-30-1.jpeg

Orta uzunlukta, akıcı bir dille ve alışıldık hikâye kurgusunu zorlamayan altı öykü boyunca, edebiyatın yaşar tarafını da elinde tutuyor Ayşegül Devecioğlu. Her biri kendine özgü insani dertleri ve özleri olan öyküler, fazlalıklardan arınmış, oyun hevesinden beri ve okura iyi edebiyat zevki vermesiyle de göz dolduruyor. İyi edebiyat, ‘Hayalleri Yıkma Vakfı’nın hedefleri arasına girer mi bilinmez fakat ‘Yakın Gelecekte Edebiyat’ kendisi kalarak iyi olmasıyla yaşayacak. Hayat hiçbir zaman eski akışına geri dönmeyecek elbette. Öykü ise akıp giden yeniyi kendi gerçeğiyle kavramakta zaaf göstermeyecek. Anatomi Dersi bu akışı okumakta uyanık davranmış bir duyarlılığın da yansıması.

Şadiye Dönümcü ise bianet’teki 8 Mayıs 2022’de "Başımıza ne geldiyse hayallerimizden mi geldi?" başlıklı yazısında şunları kaleme almış kitaba dair: “Kurşuni renkli ve kasvet kokulu bir günde elime aldığım öykü kitabı –yine- iyi geldi bana; kısa süreliğine -de olsa- güzelleştirdi hayatı. Öyküler Ayşegül Devecioğlu’ndan. Kitabın adı “Anatomi Dersi”.

Devecioğlu sorgulayıcı, tahlilci ve mücadeleci bir insan. Devecioğlu her türlü hak ihlalinin karşısında duran bir kadın. Devecioğlu üretken bir yazar. Devecioğlu okumayı çok sevdiğim bir yazar. Devecioğlu’nun sade, akıcı diliyle yazdığı öykülerini okumaya başladığınız anda dahil olursunuz metne. Bittiğinde de etkisi sürer; eğer yeni bir öyküye başlamadıysanız.

“Anatomi Dersi”ndeki beşinci ve “Hayalleri Yıkma Vakfı” adlı öyküyü çok sevdim. Öykünün finalinde dört arkadaş arasında geçen konuşmadan esinlenerek sormak istiyorum bu yazıyı okuyanlara; “Başımıza ne geldiyse hayallerimizden mi geldi?“ ve “Hayat eski akışına döndü mü hep?”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.