Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

“Mevlânâ, Konya’ya hapsedilemez!”

“Mevlânâ, Konya’ya hapsedilemez!”

  • Devlet Sanatçısı Ahmet Özhan: “Hz. Mevlâna’nın fikirlerindeki temel, insan sevgisi ve hoşgörüdür. O’nun fikirleri bütün insanlığa malolmuştur. Mevlânâ, Konya’ya hapsedilemez!”

 

 

Devlet sanatçı Ahmet Özhan, 2001’de bir yaygın gazeteye verdiği demecinde, Mevlâna Hazretleri’nin türbesinin Konya’da olması dolayısıyla onun Konya’ya hapsedilmeye çalışıldığını ifade ederek “Hz. Mevlâna’nın fikirlerindeki temel, insan sevgisi ve hoşgörüdür. O’nun fikirleri bütün insanlığa malolmuştur. Mevlânâ, Konya’ya hapsedilemez! Birçok değerimize sahip çıkamadığımız gibi Hz. Mevlâna’ya da hak ettiği ilgiyi göstermediğimiz bir gerçek” dedi. (Zaman, 17 Ocak 2001, s. 18)

Semâ’nın sadece Konya’ya münhasır bir şey olmadığına da değinen Özhan, “Semâ, insanlığa münhasır bir şey. Konya’da yapılacak diye bir mecburiyet yok. Konyalılar bu düşünceyi değiştirmeliler.”

 

***

Konyalılar o düşünceyi çoktan değiştirdiler. Şeb-i Arûs’un 17 Aralık’ta gerek Türkiye dâhilinde ve hâricinde olan Mevlevihâneler’de yapılmasına kimsenin karşı çıktığı falan da yok. Kavga, Mevlânâ’ya “hümanist” gözle bakıldığı ve “semâ”ya ticarî açıdan yaklaşıldığı için çıkmaktadır. Bu mücadelenin içerisinde “resmî ideoloji” başından beri vardır ve müdahildir. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından dolayıdır ki, post kavgası, büyümekte ve günümüze kadar değişim ve gelişim göstermek suretiyle gelerek kızışma istidadı göstermektedir. Bu mücadele Mevlevî toplulukların arasında da saklanamayacak biçimde gün yüzüne çıkmıştır. Mevlevî âdâb ve erkânını tanımayan sahtekâr ve şaklaban gruplarda vardır. Bir de Mevlânâ’yı kendi sapık siyasî, fikrî, dinî ve suflî emellerine alet etmek isteyen sahte tarikat şeyhleri de vardır. Bunlar hem içeride hem de dışarı da bir hayli artma istidadı göstermiştir.

 

GOOGLE, MEVLÂNA’YI “RÛMÎ DİYE TANIYOR

Googla’ya “Mevlana” yazdığınızda “15.100.000” adet sonuç alıyorsunuz. “Hz. Mevlâna” şeklinde yazıp tıkladığınızda 2 milyon 50 bin, “Mevlânâ Celâleddîn Rûmî” yazdığınız zaman aldığınız netice 510.000 ise, inceltme işaretleri kullanmadan yazdığınızda bilgisayar ekranında çıkan netice; beş yüz on iki bin oluyor. “Celaleddin Rumi” de 0,249 saniyede aldığınız sonuç 469.000 iken, “Celâleddîn Rûmî” kelimesinden aldığınız sonuç ise; 522.000 gibi bir rakamdır. Sadece “Rûmî” dediğinizde karşınıza 0,54 saniyede çıkan rakam 36 milyon 700 bindir. “Mevlânâ  Muhammed Celâleddîn” dediğinizde 348 bin sonuca ulaşırken, kelimeyi şapkasız kullandığınızda karşınıza 318.000 rakamı çıkıyor.

Yâni “google” Mevlânâ’yı en çok “Anadolulu” anlamına gelen “Rûmî” olarak biliyor ve tanıyor. Yaygın şekliyle “Efendimiz” mânâsına gelen “Mevlânâ” ise; ikinci sırada yer alıyor. Yâni Batı, Mevlânâ Muhammed Celâleddîn’i daha çok “Rûmî” sıfatıyla biliyor ve tanıyor. Batılılar kendine en yakın bulduğu tanımla Mevlânâ’yı bilmek ve tanımak niyetini bu şekilde açığa çıkarıyor.

“Konya ve Mevlana” diye tıkladığınıza karşınıza çıkan rakam 488 bin. Şapka kullanarak tıkladığın zaman ise 595 bin gibi bir rakam karşınıza çıkıyor. “Mevlânâ Konya” olarak tıkladığında 489.000 rakamı ekrana çıkıyor. Buradan da anlaşılacağı üzere kelime ve kavramları, kendilerine yüklenen mânâlarıyla birlikte en güzel şekilde okunuşları sağlayan işaretleriyle birlikte kullanıp o şekliyle yazmakta büyük fayda var. 

Biz Mevlânâ Muhammed Celâleddîn Rûmî’yi “Mevlânâ”, Batılılar ise ‘Rûmî” olarak tanıyor.

Batı’daki internet sitelerinin büyük bir bölümü ya “Celâleddîn Rûmî” ya da sadece “Rûmî” olarak açılıyor. “Sûfî” kelimesini de burada unutmamak gerekir. Hz. Mevlânâ ile ilgili Batı’nın ne düşündüğünü bilmemiz ve bir fikir yürütmemiz açısından bunlar önemli.

Batılı düşünürler Mevlânâ’ya daha çok “hümanizm” ve hümaniteden kaynaklı kuru bir “insan sevgisi” kavramlarıyla yaklaşıp o zaviyeden bakıyorlar. 

Bu bakışın bir “şaşı bakış” olduğunu söylemeye gerek yok.

Bu da onların kendi din telakkilerinden kaynaklanıyor. Batıda çok sayıda sapık ve din dışı sûfî akımlar var. Bunlarla da mücadele etmek gerekiyor, ama daha çok içimizdeki paralel din anlayışlarıyla…

“MEVLÂNA’NIN HAYATI FİLM OLMALI”

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 2012’nin ramazan ayında TRT1’de yayınlanan Bekir Develi’nin sunduğu “Ramazan Sevinci” programına konuk olmuştu. O sohbette Mevlâna öğretileri ve toplum psikolojisi üzerine önemli değerlendirmelerde bulunan Nevzat Hoca, sadece ABD’de Mevlâna’yı konu alan 150’nin üzerinde internet sitesi olduğuna dikkat çekmişti.

21’inci yüzyılın bilgelik çağı olduğuna işaret eden Tarhan Hoca, artık bilgiye anlam katmak gerektiğini ve bunun şifrelerini de Mevlâna’nın verdiğini ifade ederek Hz. Mevlâna’nın anlaşılması içinde Mevlana’nın hayatının film yapılması gerektiğini söyledi. Tarhan özetle şunları dile getirdi:

 “Bilginin aktarılması artık bugün değişti. Eskiden olduğu gibi değil. Bilginin aktarılmasının birçok boyutu var. Sanat, bilim dili kullanılıyor. O nedenle Mevlâna filmi yapılmalı. Sanatçılar Mevlâna’ya sahip çıkmalı. Bu önemli bir değer. Bu önemli değeri bu zamanın yöntemlerini kullanarak, sistematize ederek anlatmalıyız. Burada en önemli sebep bizim tembelliğimiz. Hazine var üzeri tozlanmış, kıymeti bilinmiyor. Bu değere önce toplum sahip çıkacak daha sonra sivil toplum kuruluşları, bürokrasi, üniversiteler, sanat dünyası sahip çıkacak. Eğer Nasrettin Hoca’yı Hollywood tanısaydı Mickey Mouse’den daha popüler olurdu.”

 

YARIN: Mevlânâ hanımına nasıl hürmet gösterirdi?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR