Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

“Mevlâna’yı ortadan kaldırır Konya’yı da ateşe verirdim”

“Mevlâna’yı ortadan kaldırır Konya’yı da ateşe verirdim”

TARİHE YOLCULUK (109)

 

  • ERZURUMLU SALİH HOCA: “Elimden gelse Hazret-i Mevlâna’nın cesed-i şeriflerini buradan kaldırır, Medine-i tahireye götürür, sonra da bu Konya şehrini ateşe verirdim!”

 

İstiklâl Mahkemelerinden önce kurulan Divan-ı Harp Mahkemeleri, Konya olaylarıyla  ilgili hadisenin iç yüzünü tam araştırmadığı için adîl kararlar verememişti.  Hadiseye “isyan” nazarıyla bakıldığı için çok sert davranılıyor, Konyalılar topyekûn itham ediliyordu.  Bu mahkemelerde görevli Erzurumlu Salih Hoca, bir Konyalıya şöyle demişti:

“-Elimden gelse Hazret-i Mevlâna’nın cesed-i şeriflerini buradan kaldırır, Medine-i tahireye götürür, sonra da bu Konya şehrini ateşe verirdim.” (Osman Ergin, Balıkesirli Abdulazizi Mecdi Tolun, İstanbul, 1942, s.21)

Konya merkezden başka yerlerde de Divan-ı Harp Mahkemeleri teşekkül ettirilmişti. Kasap Osman Bey’in Ilgın’da kurduğu mahkemeye hiçbir diyecek yoktu. Araştırma heyeti raporunu TBMM’ye sunduktan ve daha adaletli bir mahkemenin kurulmasını talep ettikten sonra İstiklâl Mahkemeleri kurulmuştu. Meselâ, Mustafa Remzi, Hacı Osman ve oğlu Ali Rıza, Paşanın Mustafa, Hacı Sabit ve biraderi Halid, Kadı Hilmi, Çumralı’nın Kâmil, Sultaniyeli Hacı Hasip v.s’den ibaret maznunlar (zan altında bulunan sanıklar) bulunmuş, pekçok şahit dinlenmiştir. Bunlar vatana ihanet, isyan etmek suçu ile mahkeme ediliyor, fakat bu suçlara dair bir ipucu ve bir delil bulunamıyordu.

İddia Makamı ise şöyle diyordu: “… akdi cemiyeti meşveretle İstanbul’la tesisi muhabere etmiş ve iki baştan getirdikleri yaldızlı beyanname ve fetvalarla milletin gözünü boyamış olmakla beraber, iki seneden beri, memleketi ihrak (yakma) ve tahrip ve milleti ortadan kaldırmak için her uğradığı yerde katliam icra eden Yunan ordusuna da “Halife ordusu” namını vererek tanıtmak ve temein-i muvasala ve teşrik-i mesai etmek suretiyle propaganda yaparak teşkilata devam ettikleri… ve birinci hadisenin altıncı ayı olan 1336 senesinin teşrinevvelinin dördüncü günü ikinci hadiseyi meydana getirdiklerinden…” muhakemenin icrası talep ediliyor, vatan haini oldukları ve para verildiği ileri sürülüyordu.  

Mustafa Remzi ve arkadaşları bu iddianameyi şiddetle reddetmişlerdi. Mustafa Remzi ayağa kalkarak:

“-Asıl memlekete ihanet eden Vali Haydar Bey olmak lâzım gelir. Çünkü memleketin başına bu musibeti getiren odur. Gelen efradın iaşesi hususunda para verilmesi için ortada bir karar yoktur. Eğer böyle bir karar varsa, memleketin başına gelen belânın def’i için yapılmış olması lâzım gelir. Bu memlekette, İstanbul Hükümeti ile tevhidi mesai ederek Hükümet-i Milliyeyi ortadan kaldırmak için hiçbir teşkilât yoktur. Buna dair de ben hiçbir malumata sahip değilim” demişti. (2. İstiklâl Mahkemesi, ikinci mahkeme, birinci celse, Mustafa Remzi’nin ifadesi)

Diğer zan altındaki sanıklar da dinlenmiş ve mahkeme çok uzun sürmüş, duruşma Babalık gazetesinde neşredilmiş ve yargılamalar nihayet 24 Ağustos 1921 tarihinde sona ermişti.

Mahkemenin verdiği karar pek ağırdı. Birkaç kişi hariç, diğerleri idamla cezalandırılmış, bir kısmına da kürek ve sürgün cezaları verilmişti.

istiklal_mahkemesi_1.jpg

KEL MUSA YERİNE “KÖR MUSA” NASIL ASILDI…

Delibaşı Mehmet’in arkadaşlarından Alibeyhüyük’lü Kel Musa’nın yaşadığı macerayı özetle şöyle anlatıyor:

“-Delibaş vakası ile ilgili benimle beraber kendilerini tanımadığım iki kişi daha tevkif edilmişler ve benim bulunduğum koğuşa hapsedilmişlerdi. Bu iki kişinin künyesi benimkinin aynısı, üçümüz de 1307’liyiz ve üçümüzün de baba adı Mehmed ve isimlerimiz de Musa. Birinin lakabı Kör Musa, benimkisi ise Kel Musa. Onların suçu hafif, ben ise idam hükmü giymişim ve hükmün infazını bekliyorum. Sabahleyin erkenden gardiyan bağırıyor: 1307 doğumlu Mehmed oğlu Kör Musa. İşte burada püf noktası var. Eski yazıda “kel”, “kör”e yakındır. Gardiyan “Kel Musa” deyip beni çağıracağı yerde, “kel”i “kör” okuyor. Obîgünh adamı götürüp benim yerime astılar. Sonra da affı tebliğ ettiler. Biz serbest bırakıldık.”

 

PAZARTESİ: Konyalı Millî Mücadele için seferber…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR