Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Yoksulların Efendisi’ne selâm olsun

Yoksulların Efendisi’ne selâm olsun

Seydişehir’den, 1320’de Allah’ın Rahmetine kavuşan ‘yoksulların efendisi Seyyid-i Harun’a selâm vererek ve Fatihalar göndererek ayrılıyoruz.

 

Horasanlı Dervişlerden Seyit Harun Velî tarafından 1310 yıllarında kurulan Seydişehir, Eşrefoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devletinin bir parçası olarak, bölgeyi de kapsayacak şekilde 1327 Moğol istilasına kadar hayatiyetini sürdürmüştür. Daha sonra Seydişehir, yine bu bölgede hüküm süren Hamidoğulları Beyliğine bağlı küçük bir kasabadır. XIV. asrın sonlarına doğru bölgede hayatiyetini sürdüren Karamanoğlu Beyliği ile Osmanlılar komşu olmuşlardır. Osmanlı Padişahı Murad Hüdavendigar’ın kızı Melek Hatun ile Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey evlenmiş ise de, iki hükümranlık arasındaki gerginlik devam etmiş ve Osmanlılar 80.000 altın ödeyerek Seydişehir, Akşehir ve Beyşehir yöresini satın almışlardır. Fatih Sultan Mehmed devrinde ise kesin olarak aralarındaki ihtilafa son verilmiş ve Seydişehir Osmanlı topraklarına katılmıştır. Seydişehir 1871 yılında belediye ve 1915 yılında da İlçe hüviyetine kavuşmuştur.

 

***

Leziz Seydişehir leblebisine ne oldu?

1964’lü yıllarda Beyşehir-Seydişehir rekabeti yokken Seydişehir’den gelen misafirlerimiz, yanlarında hediye olarak koca koca Seydişehir sarı leblebi ile kavrulmuş leblebi getirirlerdi. Biz de çocuk olduğumuzdan büyük bir iştahla yerdik. Toz haline getirip içine bir de toz şeker koydunuz mu değmeyin keyfimize… 365 leblebi tezgâhından geriye pek fazla bir şey kalmamış.

 

Seyyid Harun Velî Camii ve Türbesi

Seyyid Harun Camii, Seydişehir'in güney kesiminde, Seyyid Harun Velî Külliyesi içindedir. Seyyid Harun tarafından, 1310 yılında onun "İlâhi bir ilhamla bir şehir kurmak üzere buraya geldiği" yıllarda yapıldığı bilinmektedir. Caminin kuzey cephesine bitişik, kümbetin sağındaki Seyyid Harun Veli Hazretleri'nin türbesidir. Kitabesinde şunlar yazılıdır: “Bu kutlu türbe, yoksulların efendisi Allah’ın Rahmetine kavuşmuş ve günahları bağışlanmış olan Seyyid-i Harun’un yirmi üç rebi’ül–evvel yedi yüz yirmide ölmesi üzerine inşa edildi".

Türbe, 3 Mayıs 1320 tarihinde vefat eden Seyyid Harun Velî'nin ölümünden sonra aynı yılda yapılmıştır.

 

Şeyh Hacı Abdullah Efendi Türbesi

Seydişehir’e gelmişken Seyyid Harun Velî Hamamı'nın kuzey batısındaki Şeyh Hacı Abdullah Efendi Türbesi’nden de bahsetmeden geçmek olmaz.

Türbe, 1903 yılında ölen Müderris ve Nakşibendi Tarikatı Şeyhi Hacı Abdullah Efendi için Sultan Abdulhamid Han emriyle yaptırılmıştır. Eski şekli bozulmadan, 1955 yılında temelden onarılan türbe, dikdörtgen planlıdır. Türbe içerisinde, sıvalı taş ve ahşap sandukalı 7-8 kitabesiz mezar vardır. Bu mezarlar Şeyh Hacı Abdullah Efendi ve oğulları Şeyh Hocaken, Hacı Ahmet ve Hacı Şakir ile müritlerinden Uşaklı Hacı Hekim Ali’ye, Şeyh Abdullah Hanımı Hacı Arife’ye, Şeyh Hacı Abdullah kızı Şerife Kadın’a, Şeyh Hocaken Efendi eşi Emine Hanım’a ve aileden diğer hanımlara aittir.

 

***

Konya’daki Hacı Hasan Camii’nin duvarındaki güneş saatine benzeyen bir başka güneş saatinin Seyid Harun Veli Camii’nin dış duvarında aramama rağmen bulamadım. Veyahut da vardı da ben mi göremedim. Her neyse rahmetli hattatlar Yaşar Göç ve Şeyh İsmail Çameli’nin el emeği göz nuru eseri olan Seydi Harun veli Camii’nin yağlı boya eski ve üzeri kahverengi yağlıboya ile örtülü mihraba baktığımda; eski mihrap daha hoş. Ağaçlardan yapılma mihrabın arkasında ne var bilmiyorum. Yalnız, o ağaçtan yapılma mihrabın alt kısmında taştan yapılma mihrabın devamı olan rumi desenli Selçuklu işlemeli güzel taşlardan anlaşıldığına göre o taş mihraptan geriye pek bir şey kalmadığı anlaşılıyor.

 

YARIN: Beyşehir ve Eşrefoğulları Tarihi

seydi-harun-veli-camii.jpgseyh-abdullah-efendi-turbesi.jpg

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR