M. Mustafa Özdemir

M. Mustafa Özdemir

Zincir ceza, kur ve asgari ücret

Zincir ceza, kur ve asgari ücret

Geçtiğimiz günlerde “Fahiş fiyat” soruşturmasında Rekabet Kurulu tarafından 2,7 milyar TL’lik ceza haklı olarak gündem oldu.

Devlet; vatandaşını dürüst üretici ve satıcıyı, en önemlisi ekonomik düzenini, piyasayı korumakla yükümlü.

Tabii yazışmalar, konuşmalar basına yansıdı.

Doğruysa ki yalanlayamadılar ortada çok açık eşgüdümlü rekabet ihlali ve vurgun var.

Tabi biz hakim, savcı değiliz ve muhatapları için yargı yolu açık. Yanlış olduğunu düşünüyorlarsa yargıya başvuracak ve yargı kararını verecektir.

Ama biz şunu çok biliyoruz;

Bu ülkede “fırsatçı” denilen, aslında vurguncu, soyguncu, hırsız ne derseniz deyin, olumsuzluktan beslenen, milyonlarca vatandaşın, dar gelirlinin, asgari ücretlinin, işçinin, memurun cebindeki parayı çalıp kendi cebine koyan modern hırsızların, gaspçıların olduğunu biliyoruz.

Bunu yıllardır görüyoruz ve yaşıyoruz.

Mesela bir üründe yüzde “10’luk arz kaybında yüzde 100, 200, 300 fiyat artışlarının olduğunu çok iyi biliyoruz.

“Aman bir yangın, sel, deprem, felaket, dünyanın öbür ucunda bir olay çıksın da biz de bunu fırsata çevirelim” diyenlerin olduğunu iyi biliyoruz.

Bu ülkede stokçuların olduğunu, depolardan çıkan patatesleri, ürünleri, ilaçları çok iyi biliyoruz.

Bunlar sadece vatandaşların değil, haksız kazançla dürüst üretici, sanayici ve esnafın da parasını da çalıyorlar.

Serbest piyasa ekonomisi, “serbest vurgun” ekonomisi değildir!

Dünyanın hiçbir yerinde değildir.

Devletin kurum ve kuruluşları bunun için vardır.

Rekabet Kurumu bunun için vardır.

Burası muz cumhuriyeti değil!

Şunu da biliyoruz ki; maalesef Türkiye’de nasıl ki adli cezalar maalesef son derece yetersiz ve caydırıcı olmaktan uzaksa, ekonomik cezalar da aynı şekilde caydırıcılıktan uzaktır.

Her gün haber yapıyoruz; 40, 50,100 suç kaydı olanlar sokakta gezdiren ve masum insanların canını yakmaya devam ettiren bir ceza sistemi varsa (geçen bir haber vardı, 18 yaşından küçük hırsızın 839 tane suç kaydı çıkmış) ekonomik alanda da aynı şekilde çok sayıda suç kaydı olan firma faaliyetini sürdürmeye devam ediyor.

Mesela Gıda ve Tarım Bakanlığı belli aralıklarla “taklit ve tağşiş” (Öz Türkçesi: Gıda Sahtekarı) yapanları açıklıyor. Bazıları firmalar ki abone olmuş. Her listede isimleri var ama bu firmalar faaliyetlerini sürdürmeye devam diyor.

10 liralık vurgun yapıyor, ödüyorsa 1 lira ceza ödüyor, devam ediyor. Bunun başka bir izahı var mı?

Olan da vatandaşa ve dürüst esnafa, dürüst üreticiye ve ekonomiye oluyor.

Detaylı bir yazı konusu Türkiye’de adli cezaların baştan sona yeniden ele alınıp ciddi oranda artırılması ve “idam”ın getirilmesi elzemse, ekonomik anlamda da cezaların artırılması yeniden ele alınması elzemdir. Gelire göre ceza, suç sayısına göre ceza sistemi mutlaka getirilmeli. Ne demek 30 tane suç kaydı çıktı! 30 tane 50 tane 100 tane suç kaydı olan suç makinesi nasıl sokakta gezer? Ne demek “her” gıda sahtekarlığı listesinde adı var?

‘1, 2, 3 bitti!

***

Tabi toplamda belki 30 bine yakın şubesi olan bu söz konusu zincir marketler için verilen 2,7 milyar TL ceza için haklı olarak, “Onlar için devede kulak şube başına 90 bin TL düşer. Oda bir haftalık cirosu 1 aylık kazancı vb diyenler olabilir.”

Ama ben yine de bu cezayı, bu boyutuyla ilk olması hasebiyle önemli buluyorum.

Önemli olan bu konuyu gündemden çıkaracak idari ve cezai işlemlerin hayata geçirilmesi.

Bu konuyu yıllardır konuşuyorsak, her yıl en az bir kere sayın Cumhurbaşkanının gündemine geliyorsa demek ki ilerleme kaydedilemiyor ve soruna neşter vurulamıyor.

ASGARİ ÜCRET NE OLMALI?

Ülkeye 19 yılda çağ atlatan AK parti döneminde 2002’de 1,5 milyar TL olan sosyal yardımlar bugün 50 kattan fazla artarak 2020’de 70 milyar TL’lere geldi.

Sosyal yardımlara GSYH’den ayrılan pay 4, merkezi bütçeden ayrıla payda 5 kat artış oldu.

İşte işsizlik maaşından, engelli, yaşlı bakım aylıklarına vb birçok şey bu dönemde kapsamlı olarak hayata girdi.

Bugün geçim sıkıntısı vardır ama bu ülkede aç ve açıkta kalan insan yoktur.

Bu ülkede ilaç, ekmek, yağ, hastane kuyrukları yoktur.

Varsa sıfır araba kuyruğu vardır, sıfır ev kuyruğu vardır.

Bu ülkede parası olmadığı için muayene olmayan, ilaç alamayan, hastanede rehin bırakılan insanlar yoktur.

***

Eee Almanya şöyle, İngiltere böyle…

Onu, 20 yıl önce bu ülkeyi bahsettiğin Avrupa ülkelerinden 7-8 kat geri bırakanlara soracaksın.

3 sente muhtaç eden zihniyete IMF kapılarında borç dilenen zihniyete soracaksın.

Bu köprülerin, bu yolların, bu barajların, bu fabrikaların, bu füzelerin, bu silahların, 50 yıl önce 70-80 yıl önce neden yapılmadığını soracaksın!

Onu askerinin tüfeğini bile yapmayanlara soracaksın!

2. Dünya Savaşında taş üstünde taş kalmayan Avrupa, otomobil ve teknoloji fabrikalarıyla zenginleşirken bu ülkeyi 3 dünya ülkesi haline getirenlere soracaksın.

Sen, bu ülkenin 19 yılda 3 kat büyümen rağmen örnek verdiğin ülkelerin 4’te birine gelemediğini biliyor musun?

İsraf, peşkeş diyorlar ya.

Sen onu bu ülkenin 70-80 yılını israf edip, trilyon dolarlarını Batılılara peşkeş çeken zihniyete, mandacılara soracaksın.

Sen onu “İstikbal Göklerdedir” diye slogan atıp bir teyyare üretmeyenlere soracaksın!

Avrupa gibi olması için bu şekilde performans göstermek kaydıyla daha 30 yıl daha lazım bu ülkeye…

***

“Dünya 5’ten büyüktür” diyen ve daha adil bir dünya mümkün diyen, kurulu sömürü düzenine başkaldıran AK Parti’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı bunca icraata karşın

gelir dağılımı konusunda bundan daha fazlasını yapması ve dünyaya örnek olması gerekiyor. GİNİ düzeyinde, makro düzeyde, oranı oynatacak adımları atması gerekiyor. TÜİK’in rakamları bu noktada maalesef iç açıcı değil.

İşte AK Parti bu noktada hem bence bu yıldan başlayarak ve 2023 seçimleri sonrası daha önemli ve radikal adımlar atmalı. Örneğin 18 yılda 1 milyon orta ve dar gelirli bu dönemde ev sahibi yapan AK Parti bu kez 18 yılda 2 milyon konut yapmalı. Sosyal yardımları ve projeleri daha artırmalı, kendi rekorlarını kırmalı.

Gelire göre, kazanca ve servete göre vergi ve ceza sistemini hayata geçirmeli.

Şimdi önümüzdeki günlerde kritik bir süreç asgari ücret.

MB’nin 2021 yıl sonu enflasyon tahmini yuvarlak olarak 19, gelecek yılki tahmini 12… Dünyanın krizle, kuraklıkla, pandemiyle boğuştuğu bir ortamda gelecek yıl bizlerin neler beklediğini bilemiyoruz doğrusu.

Bu rakamlar üzerinden geriye dönük kayıplara birlikte zaten yüzde 40’a yakın reel bir kayıp var asgari ücretli için. Artı refah payı. Oran mı?

Bana göre en düşük net asgari ücret 4.000 TL’den aşağı zaten olmamalı da yüzde 50 artış zorlanmalı!

Olursa ne olur? Hiçbir şey olmaz! Şu dar gelirli biraz rahat nefes alır.

2003 için rek umudunu buna bağlayan muhalefete de darbe olur.

AK Parti’de, bugüne kadar her daim yanında olan, tek menfaati vatan millet kazansın diyen şu halka vefasını göstermiş olur.

Bakınız, kimse tanımazken dün bu partide, belediye başkanlığı, milletvekili, bakanlık, başbakanlık hatta cumhurbaşkanlığı yapanlar koltukları gittiği menfaatleri bittiği an, dün övgüler düzdükleri Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün 1 numaralı düşmanı oldu mu, olmadı mı?

Onu 2023’te devirmek için siyaseten her türlü yola başvuruyorlar mı, başvurmuyorlar mı?

Servetlerine servet katıp da menfaatleri bitince sırtını dönenler de yok mu?

Ama bu halk, çoğu dar gelirli bu halk Erdoğan’ı hiç yalnız bırakmadı, sırtını dönmedi. “Dik dur eğilme bu millet seninle” dedi ve hem yanında oldu.

Ülkenin zenginliğinden en az payı onlar aldı ama “vatan ve millet kazansın” diyerek en zor zamanlarında, gerektiğinde ölümü pahasına Erdoğan’ın yanında aldı. 15 Temmuz’da sokakta bu halk vardı. AK Parti en zor en kritik seçimlerde onların oylarıyla ayakta kaldı.

Hem son günlerde “sen misin faiz düşüren?” diyerek kur üzerinden saldırıya geçen küresel sömürü ve onların içerideki işbirlikçilerine verilecek en güzel cevap da asgari ücrete hak ettiği düzeyde yapılacak artış olacaktır. Çünkü faiz emek sömürüsüdür. Dolayısıyla emeğin kazanması, faizin kaybetmesi demektir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M. Mustafa Özdemir Arşivi
SON YAZILAR