Uğur Özteke

Uğur Özteke

EMZİKLE DİLENEN MENDİLCİ ÇOCUK…

EMZİKLE DİLENEN MENDİLCİ ÇOCUK…

Ağzımız burnumuz salya sümük de olsa çalışmaya, koşturmaya devam ediyoruz. Çok şükür dün de gün boyu nerede ise hiç boş durmaksızın koşturduk. Dizlerim halsizlikten titrese de koştururken hep mutlu idim ve şükrediyordum. Çünkü bu dönem de Allah’a şükürler olsun ki insanlarımızın yanında bir yerimiz var. Bize kapılarını açıyorlar, işimiz gücümüz var ve çalışıyoruz…

Ama şu ayazda soğukta kar ve yağmur altında şartlar ne olursa olsun insanlarımızın duygularının suiistimali konusunda uzmanlaşan çete üyelerinin zekası mı diyeyim, algılarındaki yüksek performans mı diyeyim adına ne demeli bilmiyorum; vallahi görenleri şaşkına çeviriyordu.

Beyşehir Caddesinden İlahiyat Fakültesine geçişte son ışıklarda bekliyoruz.

Arabanın yanına doğru yaklaşmakta olan bereli 6-7 yaşlarındaki çocuğun yüzüne bakmak dahi istemiyorum. Çünkü bakarsam acıyacağım, üzüleceğim, para vermesem dahi yemek yerken akşam sıcacık evimde otururken, onun bakışları gözümün önüne gelecek. Çocuk yaklaşırken tam gözlerimi kaçıracağım aha o da ne?

Elinde satmak için mendilini gösteren koca çocuğun ağzında bir de kırmızı emzik. (!)

…………….

Yuh yahu yuhhhhhhhh.

Vicdanımızın akortları ile bu kadar oynamayın ne olur.

Hadi onlar oynuyor. Oynayacaklar da. Çünkü bunlar sistemin bir parçası.

Ama bu devlet; sokakta bir tek vatandaşını aç ve açıkta bırakmamak için hassas bir şekilde çabalarken bu duygu sömürücülerine bu kadar aşikâr fırsatı ne olur vermeyin, verdirmeyin. Allah aşkına yasalar sizlerin elini kolunu ne kadar bağlarsa bağlasın bari sizler onlardan daha çok mesai yapın ki kavşaklar ışıklar bunlara kalmasın.

İNSANLARIN FABRİKALARINA

KAMYONLAR GİREMİYOR, NİYE?

Sabit ücretli şanslı vatandaşlarımız aybaşlarında tıkır tıkır maaşlarını aldıkları için ülkenin içinde bulunduğu dar boğazın hâlâ farkında değiller. Bu şanslı kesim sadece tereyağ şu kadar zamlanmış nohutun fiyatı bu olmuş diye konuşuyorlar. Konuşsalar da maaşlarını devletten ya da belediyelerden tıkır tıkır aldıkları için ekonominin durumundan bihaberler. Haberleri olsa da bunu söyleyenlerin muhalefet filan yaptığını sanıyorlar.

Üreten kesim çok zorda. Bakmayın siz o paralı pullu diye gördüğünüz insanların iç halleri gerçekten sıkıntılı. Bu durumu biraz açtığımız zaman diyorlar ki, “Ne olacak canım şimdiye kadar kazandıkları ile 7 nesillerini kurtardılar. Bundan sonra da az kazansınlar bakalım”…  

Yok işte kazın ayağı hiç de öyle değil.

Elbette o insanlar sıkıntıyı düşmezler ama onlar çarkın dönmesine vesile olmaz iseler o çarkın dönmesi ile o tezgahta on, öbür tezgahta 70 derken çarkın dişlileri yüzlerce binlerce insanın ekmeksiz işsiz ve aşsız kalmasına neden olur.

İş dünyasını yönetenler kara kara düşünürlerken, çalışan kesim olarak bizler çok daha dikkatli olmalı ve çok daha fazla çalışmalıyız. Hatta artık çok daha fazla düşünmeliyiz.

Bu paragrafa niye böyle bir giriş yaptım?

Çünkü bazı aveller, kafası basmayanlar ya da bastığını sanan fazla akıllılar illa ki bize bir çamur atabilme adına tekeden süt çıkarmaya çalışırlar da onun için. Geçtiğimiz günlerde buna benzer bir küçük giriş yapmıştım. İşte o çok zeki olanlar bizi patronumuza yalakalık yapmakla itham ediyorlardı.

Allah’a çok şükür Cenab-ı Allah’ım bize öyle şeyler verdi ki, “Yalakalalık yaptırmadan dik durmamız için imtihan ediyor.” Kimseye muhtaç etmiyor. Etmeyecek de inşallah. Hele hele sizin gibi kansızlara asla. 

Bugün de bu bölümü şunun için yazdım.

foto-1-544.jpg

 

Bakın bir iş adamımız bu fotoğraf karesini bize gönderdikten sonra özetle şöyle diyordu;

“Uğur abi sen bizim durumumuzu biliyorsun. Artık fabrikamıza kamyonlar bile giremiyor Uğur abi. Battı hepsi. Abi burası Aşağı Pınarbaşı Ankara Caddesi.”

………….

Benim bildiğim ne biliyor musunuz?

Fabrikası olan fabrikası için ruhsatı alan devlete vergisi ödeyen Belediyeye parasını yatıran adamın fabrikasına giriş yolu yok.  İş adamı yolu kendi imkanları ile yaptırmak istiyor. Ona da izin yok. Daha acısını söyleyeyim mi? Bu böyle bir haftalık bir aylık hatta bir yıllık mevzuu bile değil. Benim bildiğim en azından iki yıllık konu.  

POŞET İŞİ MEMLEKET MESELESİ İMİŞ YAAA

Zaman zaman bizi yöneten büyüklerimizin haline gerçekten üzülürüm. Mesela sevseniz de sevmeseniz de zaman zaman Reis’e bile üzülüyorum. Bu milleti hem idare edeceksin, hem mutlu edeceksin hem de oylarını alacaksın. Yok yok Reis’in işi hepimizden zor.

Öyle bir sosyal medya fanatiği değilim. Hatta arkadaşlar, ekip elamanları uyarırlar. Şurada bu var burada bu var diye. Dünde uyarılar üzerine sosyal medyaya göz attım. Günün en büyük konusu poşet meselesi(!) idi.

Hani artık poşetler paralı olmuş yaaa.

Tam da bu noktada bir abimizin bize gönderdiği şu notu gördüm;

“Yıl içinde 3.800 TL’den 7.200 TL’ye çıkan Dolar’a tepki göstermeyen sessiz çoğunluk ki bu 70 milyondur. Bugün markette poşet için istenen 2.5 kuruş için neredeyse marketi yakacaklar....! Duyarlılık bu olsa gerek”…

Sosyal medyanın dünkü TT’si de poşetti…

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Hayat ne 30’unda başlar ne 40’ında. Hayat farkında olduğu anda başlar

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Park yerlerinde sarı çizgilerle ya da beyaz çizgilerle çizilmiş araç otoparklarının yerlerine rağmen bazı sürücüler ısrar ve inatla araçları buralara değil de çizgilere paralel olarak en az iki araç yerini kapatacak şekilde inatla park etmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
Uğur Özteke Arşivi
SON YAZILAR