BİR ‘KELİME’ NELERE KADİR(!)

BİR ‘KELİME’ NELERE KADİR(!)
D. Mehmet Doğan Türkçemizin yılmaz savunucularındandır

D. Mehmet Doğan, Türkçeye en zor zamanlarından itibaren sahip çıkmış, sessiz kalan çoğunluğun aksine büyük bir cesaret ve kararlılıkla inandığı doğruları savunmuş ve haykırmış müstesna bir mütefekkirimiz.

Salı günü Karar’daki köşesinde hocamızın gündeminde yine güzel Türkçemiz vardı, ‘kelime’lerimize  sıkça müdehalelere, unutturulmaya çalışılan kelimelere bir daha karşı çıkış, bir isyan, bir itiraz manifestosu klasiğiydi ‘Bir ‘kelime’den ne çıkar?’ başlıklı makale. ‘Kelime’ kelimesini odağa alarak ortaya çıkan estetik yoksunluğunu ortaya koyuyordu D. Mehmet Doğan yazısında.

Dilde tasfiyecilik, sonraki adlandırma ile özleştirmecilik, zihin dünyamızın en büyük belâsıdır.’ cümlesiyle işaret fişeğini fırlatan Doğan; ‘Birileri zihin dünyamızı allak bullak etmek ve dimağımızın olağan işleyişini dumura uğratmak maksadıyla habire kelimelerimizle oynuyor. Kaç neslimizin asırlardır dilinden düşürmediği, kaç kalemimizin yazmaktan vazgeçmediği kelimeler, görünmez bir elin tasarrufu ile yok hükmünde sayılıyor.’ diyerek meselenin ne denli büyük önemi haiz olduğunu üstüne basa basa ifade ediyor, bir kez daha ortak bilince çağırıyordu milletimizi.

Dilimize mal olmuş, bizim olmuş ve başka dillere bizden geçmiş yerleşik bir kelimenin yerine konulmak istenene şüphe ile bakarım. Neden? Dilin malı olan, konuşurken yazarken kullandığımız, anlaşılmasında sıkıntı olmayan bir kelime neden değiştirilir ki? Daha doğrusu böyle bir kelime neden cinayete kurban edilir ki?’ Ne kadar yerinde bir sitem değil mi: Bizim olan, özümüzün mayası kelimelerle bu kadar çok oynamak, unutturmaya çalışmanın kime ne faydası var Allah aşkına? Hocamız boşuna mı diyor; ‘Bu türkçenin bedeni var, ruhu yok.’ diye.

Peki dil konusunda dünya ne durumda, yazık ki bize hiç benzemiyor yaklaşımları. Hocamızdan okumaya devam edelim; ‘Dünyanın en akıllı milleti biziz! Habire kelimeleri değiştiriyor ve böylece dili özleştirdiğimizi sanıyoruz. Avrupa’nın köklü dillerinde neden böyle şeyler görülmüyor? Almanlar neden wort yerine başka bir kelime aramıyorlar? İngilizler neden “word”a bu Germen’in kelimesi demiyor? Fransızlar neden “mot”la yetiniyorlar. (Mot’u “mota mot”dan hatırlayın).

Mot gerçekten fransızın kelimesi mi? İtalyanlar motto diyor, latincesi muttum. İngilizcede motto şiar, düstur anlamı kazanmış, bize de böyle geçmiş. Avrupa dillerinde latince kökenli kelime oranı hiçbir zaman yüzde otuzlardan aşağı düşmez. İngilizcede, fransızca kelimeler yüzde yirmi beşe varır.

Bu “aptal” kavimler neden dillerini bizim gibi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmıyorlar? Salaklıklarına doymasınlar!’

Seçtiği örnekler üzerinden D. Mehmet Doğan, kaldırılmaya çalışan ‘kelime’mizin yerine ‘sözcük’ kelimesini getirdiğimizde ortaya çıkacak garabetin fotoğrafını çekerek bitiriyor sözlerini. Aktardığı örneklerle okuyucu somut bir şekilde görüyor Türkçemizin biricik ‘kelime’sine nasıl kıyılmaya çalışıldığını.

Kelime”den vazgeçtiğinizde kelime-i şehadeti, kelime-i tevhid’i, “kelimetullah”ı ne yapacaksınız? Kolayı var: “tanıklık sözcüğü”, “birlik sözcüğü”, “Tanrı sözcüğü” der geçeriz!

İşte “kelime”yi unutturarak çöpe atacağımız bazı yazarlar ve onlardan seçilmiş cümleler:

“Sesi kalın ve dikti, kelimeleri eliyle bir kabartmayı yokluyormuş gibi harflerin ve seslerin bütün kudretini âşikar ederek söylüyordu.” (Ahmet Hamdi Tanpınar)

“Her dilde bir şiir kelimesi vardır”. (Yahya Kemâl)

“Kelime üstü bir âhenkle konuşuyorum”. (Necip Fâzıl)

“Kelime, kendimi seyrettiğim dere. Kelime sonsuz, kelime adem”. (Cemil Meriç)

“İyice düşün ilk kez kim duyuyordu âyetleri/Hatta o ısılı ve tamam edilmiş kelimeler yardımıyla”. (Cahit Zarifoğlu)

Bir ‘kelime’den ne çıkar?’ başlıklı makale Karar gazetesinin internet sitesinde duruyor. Şuur sahibi herkesin dikkatle okuması ve üzerinde düşünmesi gereken bu makale bir an evvel bir şeyler yapmanın, ortak bir ses çıkmasının zaruretini haykırıyor hepimize…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.