BİZ, BİZ DEĞİLİZ ASLINDA

BİZ, BİZ DEĞİLİZ ASLINDA
Tarihçi Volkan Erikçi, yıldönümünde harf inkılabına dair önemli bilgiler verdi, geçmişte milletimizin yaşadığı sıkıntıları anlattı

Tarihçi-Yazar Önder Volkan Erikçi, 1 Kasım 1928’de gerçekleştirilen Harf İnkılâbını, 91. yılında Konya Aydınlar Ocağı Salı Söyleşilerinde anlattı. 1 Kasım 1928’de yapılan Harf İnkılâbının üzerinden geçen 91 yılda gelinen noktadaki evrelerinin etkileyici bir konuşmayla dinleyiciye aktarıldığı konuşmasına ‘Amacımız bir saldırı ya da savunma değil’ diyerek başlayan Önder Volkan Erikçi, yakın zamanda çıkacak olan ‘Bir Devrin Anatomisi’ adlı eserinde harf inkılabı ve yakın tarihin pek çok hengameli konusunun yer alacağı müjdesini verdi.

İlk olarak alfabelerin kısa bir tarihçesine değinen Erikçi konuşmasına şu sözlerle devam etti; ‘ Osmanlıda gerileme bir türlü durdurulamıyordu. Bu yüzden her konuda bir suçlu ve ıslahat fikri arandı. Alfabe de bundan nasibini aldı. Alfabe konusunda Abdullah Cevdet’in başı çektiği Garpçılar(Batıcılar)yenileme ile uğraşmayalım, direkt Latin harflerini alalım fikrini savunurken, Islahatçılar Osmanlıcadaki sorunun ünlü harflerden kaynaklandığını, bu problemin çözülmesiyle meselenin hallolacağını söylediler.  Bu görüşü savunanların en etkili adamı Enver Paşa, savaş ortamında yani yanlış bir zamanlama neticesinde başarısız oldu. Azeriler, Kazaklar, Arnavutlar art arda Latin harflerine geçtiler. Bu noktada Mustafa Kemal nerede, o ne düşünüyordu bu mesele için? Mustafa Kemal hep Garpçıların yanında yer aldı. 1906’da genç bir subayken dahi Bulgar Türkolog Monolof’a Batı uygarlığına adapte olmak için eski dili, kıyafeti…her şeyi atmalıyız düşüncesindeydi. Nutuk’ta kendisi de en baştan beri bu konularda fırsat beklediğini belirtir. Mustafa Kemal’in Latince’yi iyi bildiğini yazdığı bir mektuptan da anlıyoruz. Halide Edip Adıvar’da ‘ Türk’ün Ateşli İmtihanı’nda Mustafa Kemal’in 1922 yılında Latin harflerine geçileceğini söylediğini yazar. Zaten Mustafa Kemal, Milli mücadelenin başladığı yıl olan 1919’da tesettürü, fesi, alfabeyi atmayı kafasına koymuştur. 1924’te Başbakan Şükrü Saraçoğlu mecliste yaptığı bir konuşmada alfabenin ilerlemeye engel olduğunu söylemiştir. Bu sıralarda, yapılacak inkılapların gündeme dahil edilmesi, halkın alışması için ısındırma çalışmaları başlamıştır. 1926’da pulların, denizaltıların üzerine Latince kelimeler yazılıyor. 1928’de vaktin geldiğine karar veren Mustafa Kemal Falih Rıfkı Atay başkanlığında bir komisyon oluşturuyor. Harf inkılabı kararlar alınıyor, gazetelerde Latin harflerine yer verilmesi kararlaştırılıyor. Yani gazeteler Osmanlıca ve Latince bir arada çıkacaktır. Falih Rıfkı inkılabın en ateşli destekçilerinden biri olmasına rağmen sürecin 5 ila 15 yıl arasında tamamlanabileceği raporunu veriyor. Mustafa Kemal bu tavsiyeyi onaylamıyor, ya 3 ay içinde geçeriz, aksi takdirde halk Osmanlıca kısımları okuyacak, Latince unutulup gidecektir. 1928’de alfabe değişikliği kararı açıklanıyor. Muhalifler çok tabi. 1926’da alfabe değişikliğine şiddetle karşı çıkan hatta Mustafa Kemal’in iki yıl beklemesine neden olan İsmet İnönü bir anda çark ediyor ve bu değişikliği savunuyor. Fevzi Çakmak Hristiyanlaşma adeti diye nitelerken, kendisi dindar bir Nakşi olmasına rağmen muhafazakarların aleyhine olan hiçbir işte ses çıkarmayan Karabekir alfabe değişikliğinde de pasif kalır. Mustafa Kemal muhalefet eden vekillere ‘hayrınıza olmaz’ sözleriyle aba altından sopa gösterir. Devreye polis ve jandarma girer. 1950’ye kadar kolluk kuvvetlerinin asli görevi eski yazıyı, Kuran eğitimi verenleri takip etmek ve tutuklatmak olur. 1928-33 yılları arasında Tarih ve Edebiyat öğrencilerine Osmanlıca hiçbir şey gösterilmez, halbuki ortada incelenecek Latince bir kaynak yahut numune yoktur. Düşünebiliyor musunuz bir Tarih ya da Edebiyat öğrencisinin Osmanlıca’yla hiçbir ilişki kuramamasını. Gazeteler de hükümet ne derse onu yazmak zorunda, sıkı bir sansür ve açık bir algı yönetimi hakim. Mesela Şerafettin Yalınkaya isimli bir zat camilere ayakkabıyla girilsin, sıralarda oturulsun, müzik çalınsın diyor akabinde Diyanet İşleri Başkanlığına getiriliyor, ilk icraatı müftülere Kuran eğitiminin kesikle yasaklanması, sıkı takibi emridir.

Latin harfleri okuma yazma oranının arttırılması amacıyla tedavüle sokulmuştur. Hatta Mustafa Kemal birkaç yılda okuma yazma bilenlerin ivme kazanacağını, herkesin okuma yazma öğreneceği vaadinde bulunur. Fakat asıl derdin bu olmadığı hem resmi istatistik rakamları, hem de Mustafa Kemal’in en yakınındaki etkili kişilerin itirafları ile aşikardır. Asıl amaç, kültür değişimidir, eskiyle bağları tamamen koparmaktır. Latin harflerinin okuma yazma üzerinde tesirinin olmadığının bir delili de gazete tirajlarıdır, kapanan gazetelerdir. Osmanlı zamanında Tasvir-i Efkar gazetesi 30 bin satarken, 1950’lerde çıkan tüm gazetelerin 25 bin satması bile başarıdır görüşü dillendirilmiştir yetkililerce. Okuma yazma oranları konusunda Kemal Karpat hocanın da çalışmalarında Latin harfleri ile bir gerilemenin yaşandığı açık olarak görülür. Bir başka delil de Sultan Abdülhamit zamanında açılan 10 bin civarındaki okuldur. Okuma yazma düşükse bu kadar okul nasıl açıldı, bu eğitim seferberliği sonrasında da sürdürülseydi kim bilir neler olurdu. Koca koca generaller, bürokratlar kelli felli adamlar Dolmabahçe sarayında alfabe öğreniyordu. 1930’ların sonuna gelindiğinde 1800’lü yıllardaki Osmanlı dönemi okuma yazma oranlarından dahi çok uzak kalındı. Bir yandan milli olacağız derken radyolarda Türk müziği yasaklanıyor, Batı müziği çalıyor. Pek çok Batı ülkesi bizdeki alfabe değişikliğini övmüştür, mesela İngilizler Türklerin alfabe değişikliğiyle İslam dininden koptuğu minvalinde demeçler vermişlerdir. Yahudi dil bilimci Avram Galanti dahi alfabe değişikliğinin neden olacağı vahim sonuçları dile getirmiştir, tıpkı Avusturyalı tarihçi Vitek gibi.

Bir yanlış yapıldı alfabe değişikliğiyle, artık alfabe konusunda bir değişiklik daha yapılmamalı. Önümüzde bir Kiril, bir Latin alfabesine geçen Azeri örneği duruyor.’

Önder Volkan Erikçi’nin önemli bilgiler ve derslerle dolu konuşmasından sonra Aydınlar Ocağı Başkanı Mustafa Güçlü, öğrenilmesi çok daha zor olan dillere sahip  ülkelerin dahi alfabe değişikliğine gitmediğini, ülkemizin böyle acı bir tecrübe yaşadığını vurguladı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.