“Doğu Türkistan ikinci Endülüs olma yolunda”

“Doğu Türkistan ikinci  Endülüs olma yolunda”
Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nde “Kanayan Yara; Doğu Türkistan”ı anlatan tarihçi-yazar Caner Arabacı, “8.yüzyılda Endülüs müslümanları hristiyanların soykırımına uğramışlardı. Doğu Türkistan da ikinci Endülüs olma yolunda” dedi.

Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nde, “Kanayan Yara; Doğu Türkistan”ı anlatan KTO-Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Arabacı, “İslam dünyasının kanayan yarası çok. Sibirya’dan güneye, batıdan doğuya gitseniz kanı bizden olan mazlumları bulursunuz. Doğu Türkistan tipik bir Endülüs olma yolunda. Ay yıldızlı mavi bayrak yeryüzünden silinmek isteniyor” dedi.

Doğu Türkistan Bizim Kanayan Yaramız

Konuşmasına “Derse girdiğimde gençlere; Ahıska neresi? Doğu Türkistan neresi? hiç duydunuz mu diye sorduğumda, cevap alamıyordum. Mazlumlara kafadan slogan olarak ırkını, dilini dahi sormuyoruz. Bunları öğrenmiyoruz. Garip bir ruh-i hâlet içindeyiz” diyerek başlayan Prof. Dr. Caner Arabacı, “Mazlum kardeşlerimize sahip çıkma ayıplı durumumuz oldu. Hâlbuki bizim en büyük hasletimiz mazlumlara sahip çıkmaktı. Bizim kanayan yaralarımız çok. Sibirya’dan güneye, batıdan doğuya gitseniz kanı bizden olan mazlumları bulursunuz. Doğu Türkistan, Türk dünyasının doğusunda Türkiye’nin iki katı büyüklüğünde bir ülkedir. 1,8 milyon km2’lik bir coğrafya. Coğrafya yönünden uzak, kültür ve din yönünden yakın bir Türk yurdudur. Uygurlar gibi birçok Türk boyu bulunuyor. Bunlar sünni mezhebindedir” dedi. “Uygarlık deyince akla ‘Uygurlar’ geliyor” diyen Arabacı, matbaanın gelişimini Uygurlara borçlu olduğumuzu ve Tanro Dağlarından gelen suyun “karız” adı verilen sulama sistemiyle turfanda sebze ve meyve yetiştirme sistemini de ilk defa Uygurlar tarafından bulunduğunu söyledi. Doğu Türkistan’ın kültür ve sanatta gelişmiş bir devlet olduğunu belirten tarihçi-yazar Arabacı, Çin’in Doğu Türkistan’ı yutmak için planlı bir çalışma içinde olduğunu ifade ederek Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri, tarihleri, sosyal ve kültürel durumları hakkında da açıklamalar yaptı.

Affedilmez Yanlışlıklar Yapıldı

Doğu Türkistan’da Çin işgalinin 1759’dan beri devam ettiğini ve Uygurların Çin’e karşı iki defa ayaklanma girişiminde bulunduklarını kaydeden Arabacı, Uygurların lideri Osman Batur’dan emaneti alan yiğit Yusuf Alptekin’in o emaneti 1986’da bize bıraktığını belirterek şu görüşlere yer verdi: “2009’da T.C. Cumhurbaşkanı’nın Çin’i ilk ziyaretinden sonra Urumçi’de katliam yapıldı. Türk kızları Çinlilerle evlenmeye zorlanıyordu. Bulaşıcı hastalıklar yayılıyordu. Bıçaklı bir genç iki polise saldırmıştı. Yüzlerce şehit, binlerce yaralı verildi. Bu, T.C. Cumhurbaşkanının ziyaretine karşılık verilmişti. Türkiye’ye bir cevap olarak değerlendirildi. Türkiye’nin yönetiminde affedilmez yanlışlıklar yapıldı. 1988’den itibaren Gökbayrak dergisine ysaklar getirildi. Devlet erkânının Doğu Türkistan ile ilgili toplantılara katılmasını yasaklanması affedilir gibi değildi. Demokratik hakları olan bu toplantılar Çin için tehditkâr eylem olarak görülüyordu. Doğu Türkistan adı yerine Uygur-Çin adı kullanıldı. 2002’de aynı yanlış yapıldı.”

hisder-1.jpg

“Çin Kampından Nasıl Kurtuldum?”

Fransız vatandaşı Gülbahar Haitiwaji’nin yazdığı “Çin Kampından Nasıl Kurtuldum?” adlı kitabın,

Doğu Türkistan ile ilgili en kapsamlı kitap olduğunu ve Çin’in, “Yeniden Eğitim Kampları” adı altında Uygurlara uyguladığı baskı ve işkencelerin bu eserde ayrıntılarına varıncaya kadar anlatıldığı dile getiren Arabacı, Fransız hükümetinin girişimiyle kurtulan Gülbahar, eserinin bir bölümünde şu ifadelere yer veriyor: “Beni önce yedi yıl ‘yeniden eğitim’ kampına mahkûm ettiler. Vücuduma işkence ettiler ve zihnimi çılgınlığın sınırına getirdiler. Ve şimdi, devamı incelendikten sonra bir yargıç, aslında masum olduğuma karar vermişti…”

hisder-2.jpg

“Doğu Türkistan İkinci Endülüs Olma Yolunda”

Mazlum Doğu Türkistan ile ilgili hür dünya ne yapıyor?” diye soran Arabacı, “Birleşmiş Milletler (BM)’in İnsan Hakları Birimi’nin başına bir Çinli getiriliyor. Çin beş daimi üyeden birisidir. Doğu Türkistan’ın sesine hür dünya kapalı” diye konuştu. Arabacı, neler yapılabilir konusunda ise şu görüşlere yer verdi: “2002’de Doğu Türkistan’da 35 milyon Uygur bulunurken 2021’de 11 milyon nüfusa inmesi nasıl izah edilebilir? Doğu Türkistan’da Çin nüfusu artırılırken Uygurlar asimilasyona uğratılıyor. Uygurlara dönük soykırım uygulanıyor. Petrol mühendisi, doktor ve öğretmen Uygur Türkleri beyin yıkama kamplarında tutuluyor. Çin savaşı beyinde yapıyor. Doğu Türkistan hızlı bir şekilde ikinci Endülüs olma yolunda. Çin bunu hem silah hem de propaganda yoluyla yapıyor. İkinci bir Endülüs felaketiyle karşı karşıyayız. Türk-İslam dünyası olarak bu mazlum insanları dünya gündemine taşımalıyız. Dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip 2 milyarı bulan bir İslam dünyası bulunuyor. Türk ve İslam devletleri işbirliği örgütleri var. Uygur Türkleri dünyaya saçılmış durumda. Yahudiler iki bin yıl sonra devletlerini kurmuşlardı. Mazlumun ileriye dönük farklı bir gözü var. Bunda bizimde sorumluluğumuz bulunuyor. Mazlum Uygur halkı ve Doğu Türkistan ile ilgili birçok eserin yayınlanması gerekiyor. Bu mazlum halkı gündeme taşımalıyız.”

Konya Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirilen sohbette soruları da cevaplandıran tarihçi-yazar Caner Arabacı’ya hediyesini, HİSDER Bakan Yardımcısı Mustafa Dündar takdim etti.

hisder-3.jpg

hisder-4.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.