Mustafa Balkan

Mustafa Balkan

"DOST DEDİĞİN..."

"DOST DEDİĞİN..."

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, 2002'den önce okyanus ötesinden getirilen siyasi ortaklık teklifini ve kendisine önerilen BOP Eş Başkanlığı'nı neden kabul etmedi?

Cemaate neden hep mesafeli bir duruş sergiledi?

Teke Tek programında devletin içine sızmış çetelere karşı neden "analarından emdikleri sütü burunlarından getiririm" dedi?..

Milliyetçi ve Ülkücü dav’a arkadaşlarından ayrı olarak mü'min ve emin bir insan olarak herkes sırrını ve derdini ona anlatırdı.

O, herkesin sığınabileceği çok sağlam ve emin bir limandı!

O'nun en önemli özelliği de zaten sır saklaması değil miydi? Sırlarını herkesle paylaşmaz ve anlatmazdı. O bütün sırları gizler ve dava arkadaşları için hiç çekinmeden canını bile verirdi.

Paralel, yatay, dikey hiç kimseye ve meşru olmayan hiçbir güce ve emperyalist güç odaklarına karşı hiç eyvallahı da yoktu.

Hataları ve sevaplarıyla Muhsin Başkan, benim, senin, onun, bizim, partili partisiz Müslüman Türk halkının, toplumumuzun ve milletin kalbinde neden sevgi tomurcukları açtırdı?

Neden sevildi?

Ak Partililer de dahil "Seni seviyoruz. Kalbimizdesin. Ailemde üç oydan biri senindir" dedikleri halde neden seçim zamanlarında, sözlerinde durmadı bu seçmen, halk ve toplum!..

Muhsin Başkan'ın sağ eline milyarları ve medyayı, sol eline makam ve mevkileri teklif ettikleri halde o, neden bunları elinin tersiyle iterek tevhidi çağrıştıran "Büyük Birlik" davasına ihanet etmeden dört elle sarıldı?

En yakın arkadaşları Muhsin Başkan'ı neden terkettiler?..

"Amma yaptın Mustafa! Çok soru soruyorsun, şimdi sırası mı?" diyenlerin sesini duyar gibiyim. Önemli değil, olsun.

Ama şimdi tam sırası...

Suikastın aydınlanması ve ne kadar suçlu varsa onların birer birer ortaya çıkması/çıkartılması için şimdi tam sırası...

Muhtemel kalkışmanın ikinci perdesi Eylül'de sahneye konulmadan...

O hengâmede elde kalan deliller de yok edilmeden...

Karartma sahnelerine geçilmeden...

İngiliz - Siyonist uşakları son noktayı koymadan...

 

DOST DEDİĞİN

O, "Dost Dediğin" dizelerinde bize;

"Gün gelir de gidersen gelmezler diyarına

Aramalı, sormalı... ayrılığı tatmalı.

Kaderiniz fırlatsa ikinizi bir yana

Yokluğunda anmalı, yanmalı, sızlatmalı...

............

Birileri, bir cephe, bir harp açmışsa sana

Sadece Allah için yalın kılıç dalmalı..."

Diye sesleniyordu.

 

Muhsin Başkan'ın yokluğunda kimi anmalı, kime yanmalı ve şu yanan kalbi nasıl sızlatmalı...

Onun Keş Dağları'nda Sonsuzluğun Sahibi'ne ve “gelmezler diyarına” doğru gidişinden sonra onu aramıyor, onu sormuyor, onun ayrılığına üzülmüyor musunuz?...

Birileri Keş Dağları'ndan önce ne cepheler açtı bu davanın çilekeş sevdalılarına ve insanlarına...

Nazlı ÜLKÜ'ye sevdalananlara selâm olsun...

Dostun da ve “Dost Dediğin” de Muhsin Başkan gibi korkusuzca olsun.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

“Dost ise düşünme ver ömrünü gitsin. Dost değilse hiç bekletme yol ver gitsin.”

(Hz. Mevlâna)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan Arşivi
SON YAZILAR