Erol Sunat

Erol Sunat

Hayat kime güzel?

Hayat kime güzel?

Hayat sana güzel, ona güzel, şuna güzel, buna güzel denmiş ya bir kere….Hayatın güzel olmadıkları çok daha fazla! Ağlama değmez hayat, bu gözyaşlarına dense de, hayat hoştur, gerisi boştur benzeri kelamlar edilse de, hayat denen girdabın içinde dönüp duruyoruz.

Hayat iş arayıp, iş bulamayan işsize güzel değil!

Hayat, evine ekmek götüremeyene güzel değil!

Hayat, eli böğründe kalan köylüye güzel değil!

Hayat gübre ve mazottan yana dertli olan çiftçiye güzel değil

Hayat dükkan kirasını ve elektriğini ödeyemeyen esnafa güzel değil!

Hayat maaşı eriyip gitmiş asgari ücretliye güzel değil!

Hayat, iki bin beş yüz lira ve altında maaş alan emekliye de güzel değil!

Hayat her müjde sonrası şapkasını göğe atanlara güzel!

Vurduk yine voliyi diyenlere güzel!

Bu günler bizim günlerimiz diyenlere güzel!

Hayat fakir fukaraya nasıl güzel olsun?

Hayat kime güzel diyorlar ya hani?

Hayat, doğalgaz, elektrik ve su faturalarının altından kalkamayanlara güzel olabilir mi?

Hayat, iki yakası bir araya gelemeyenlere, Deli Bekir misali sürekli yakası yırtılanlara güzel olabilir mi?

Zaten hayat kime güzel diye, sana-bana soran yok ki!

Hayat kime güzel diye soruldu mu, millet bu moral bozukluğuyla vitesten atıyor, kime güzel olanları bir-bir sayıyor! Sonrada ahlar, feryatlar, yakınmalar yükseliyor! Duyan yok, bilen yok, gören yok diye! Hayatın bize güzel olmadığı kesin derken boşuna konuşulmuyor!

*****

Artık müjdelerden korkmaya başladık!

Ne zaman bir müjde havası esse!

Ne zaman bir müjde kokusu hissedilse!

Fırsatçılar, o havayı dahi!

O söylentiyi dahi hemen fırsata dönüştürmekten geri durmuyorlar.

Hem de sıcağı sıcağına…

Fırsatçı için elini çabuk tutmak marifet sayılıyor!

Birde fırsatçıların geçiş üstünlüğü var.

Hayat her daim onlara güzel!

Çünkü, dur diyen yok! Yapma diyen yok! Fazla ileri gittin, geri bas diyen yok!

Derhal artırdığın rakamları geri al diyen yok!

Bugüne kadar kimi dinledi fırsatçı?

Hangi ikazı duydu?

Hangisine uydu!

Ne zaman bende haddimi aştım dedi?

Ne zaman çok ileri gittim, insanları bıktırdım, yıldırdım dedi?

Hiçbir zaman!

*****

Ne mi yapıyor fırsatçı?

Her zaman yaptığını!

Nasıl olsa bana karışan yok diyerek, basıyor gaza…Gazdan ayağını çekmek gibi bir niyeti yok!

Adı fırsat olan gıda dahil her sektör, her iş kolu, her yeni açılım fırsatçının radarına takılıyor.

Ne uçan, ne kaçan kurtuluyor fırsatçının elinden…

Hele birde müjde diye bir şeyler açıklandı mı, değme gitsin!

Tutmayın fırsatçıyı…

Gözüne uyku girmiyor sevinçten, ne yapsam, neyi ne kadar katlasam, ne kadar fiyat çeksem diye zil takıp oynuyor!

Konuttaki son faiz indiriminden sonra da öyle oldu.

Şaha kalktı fırsatçı, şahlandı, coştu.

Fırsatçılar, konut için koydukları rakamları hemen değiştirdiler.

Sekiz yüz dedikleri konutlar bir milyon oldu. Müjde bir anda kabusa döndü.

İyice anlaşıldı ki, fırsatçıların eli ve beli kırılmadıkça, piyasalar durulmayacak.

Bu insanlarda ne insaf, ne merhamet, ne de Allah korkusu var!

Bu şımarıklık, bu her fırsatı kazanca çevirme arsızlığı yetmedi mi artık?

Bu fiyatlara, dar gelirli, orta halli, şu kadar kredi çekersem ev alabilirim diye hayal kuran insanımız ev sahibi olabilir mi?

*****

Hayat ne sana, ne bana güzel! Hayat fırsatçıya güzel! Hem öyle bir güzel ki, dilediği gibi, kafasına göre fiyatlarla oynamaya devam ediyor.

Sen almazsan alacak çok diyerek….Bu ev bu kadar etmez, diyeni ise kimse dinlemiyor.

Sırf bu yüzden ev kiraları da uçtu.

İnsanların geliri bu kirayı karşılayabilir mi diye soran yok, merak eden yok, ne yapıyorsunuz, durun artık diye mani olan, engel olan, uygun ve makul fiyat yaptırımlarını ortaya koyan ve uygulayanda yok!

Rahmetli Orhan Veli, “ Beni bu havalar mahvetti” demiş ya hani. Bizi de bu belirsiz havalar, değişik havalar, saati saatine uymayan havalar, bir günde dört mevsimin birden yaşandığı acayip havalar mahvetti, hasta etti, duman etti, perişan etti. O yüzden moralimiz sıfır.

Yağmur yağmış, güneş çıkmış, ortalık ısınmış!

Soğuklar, hadi bana müsaade deyip kışa doğru görüşürüz babından eyvallah demiş!

Aldırmıyoruz artık, bırakmışız her şeyi oluruna…

Vuslat ise her yakınlaştığında, bizden uzaklaşan, uzaklaştırılan bir duygu. Hasret diz boyu, kavuşmak mahşere mi kaldı bilmem?

Rahatlama ne zaman mı? Temmuz diyorlar! Temmuz yaklaşınca, bir ihtimal Aralık mı diyecekler? Bir ihtimal daha var şarkısı dillerden düşmeyecek yine…

Bahar beklemekle, yaz terlemekle, güz ihtimalle, kış üşümekle geçecek gibi!

*****

İyi olacak, rahat edeceksiniz, bu ay, olmadı öbür ay, daha olmadı, ondan sonraki ay diye geçiyor günler! Lakin içimiz rahat değil!

Hayat be!

Ha bir kere de bize güzel ol!

Senden ne eksilir? Ne kaybedersin arkadaş?

Hayat bize de güzel olacak olmasına da, işin içinde beklemek var, ayları yılları birbirine eklemek var, gönlümüzden geçen bu değildi diye her daim manidar bir cümle var!

Anlayacağınız Sezen Aksu’nun “Şinanay” şarkısının nakaratında söylediği gibi her şey;

“Şinanay da yavrum șina şinanay / Şinanay da şinanay hoppa şinanay”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR