“Gökteki yıldızın üçü terazi”

Temmuz ayının neredeyse ortası…

Ne dersiniz?

Ara zam…Refah payı…Memur emeklilerine vaat edilen seyyanen faslından bir kapı açılır mı?

Bir orta Anadolu türküsü diyor ki,

“Gökteki yıldızın üçü terazi / Poyrazları gördü geçti birazı / Bu feleğin bize midir garezi / Felek beni taşa çaldı neyleyim”

Felek bizi taşa çaldı neyleyim desek yalan mı?

Sebep enflasyon diyorlar. Duyduk ki, meydanın birinde halay çekiyormuş…

Yapıştık yakasına, silkeledik bir süre...Titredi ayakları, doldu gözleri…

Herkes araya girdi, bizim halay başımız olur dedi. Halay için yaratılmış diye ısrar ettiler, kaldırdı attı kendini yerden yere.

Enflasyon düştü dediler, kendini paralıyor dediler, yazıktır, günahtır dediler…

Bizde bıraktık yakasını divanenin…

*****

Adam atmış oltayı denize. Bir tane iki tane derken, bir okkaya yaklaşmış tuttuğu balık.

Hamsi, İstavrit, Sardalya karışık…

Tutmuş evinin yolunu…

Evde bayram…

Hanımı, yanında yeşillikte olsaydı keşke demiş. Bir de yarım limon.

Adam gelirken düşündüm düşünmesine demiş, yarın elektrik faturasını ödeyeceğiz.

Aylık kiraya gitti.

Ek işlerden ne kazanırsak artık…

Deniz cömert. En azından zevahiri kurtarıyor kurtarmasına da, nereye kadar?

Evin küçük kızı, ben her gün balık yerim baba demiş…

Büyük kız, babam demiş, yarın haftalığımı alacağım, birkaç borcu da ben ödeyeyim.

Bıçağın kemiğe dayandığı günler daha başka nasıl anlatılabilir bilemiyoruz.

Zamlı maaşlar insanların eline geçmeden, dokunuşlar, güncellemeler başladı bile.

Temmuz’un ortasına geldiğimiz günlerin başlangıcı bugün.

Ekonomi sessiz bekleyişini, beklentileriyle birlikte sürdürüyor.

Emekli ve asgari ücretlilerle birlikte bekleyen kesimler yılın ikinci yarısını nasıl devam ettirecekler meselesi ciddiyetini koruyor.

*****

Birkaç yumurta, iki domates, bir iki biber, bir baş soğan, bir baş sarımsak, yarım kilo ıspanak…Yarım kilo bezelye…

Geçim gibi bir gaile elini kolunu, yolunu bağlayalı çok oldu emeklinin.

Gören olsa…Duyan olsa…Halin ne diyen olsa…

Derdimi anlatmaya gerek yok, halim bu ahvalim bu diyecek amma…

Siyasilerimizin yolu keşke düşebilseydi çarşıya pazara…

İkinci elde; Salatalık düştü, Biber düştü, Domates düştü, Patlıcan düştü…

İkinci ele rağbeti görmek lazım…

Düşme denilen şey de toru topu bu kadarcık…

Karpuz kilo başına beş lira dendi, marketlerde karpuz neredeyse yok sattı.

Et, süt, tere yağ, çiçek yağı, zeytin yağı, beyaz et, peynir-zeytin güncellemeleri yanına yaklaşılamayanlar kervanındalar…

Emekliliğin tadı çıkıyor mu abi diye soruyorlar….

Maaşı yirmi bin lira bile olmayan emekli olsanız ne cevap verirsiniz?

*****

Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer derlerdi büyükler. Bir zamanlar orta halli diye bir tabir vardı…Gelir düzeyi ne düşük ne yüksek olan ne iyi ne kötü olan babında bir tarifti. Rahmetli Özal döneminin orta direk dediği değerlendirmeye girenlerdi.

Orta direk bel verdi. Orta yerden kırıldı aniden. Sonra ortada ne orta direk kaldı ne de orta halli. Enflasyon gözlerini boyadı akılları çeldi.

Orta hallilerin iyi kötü evleri, ayaklarını yerden kesen modeli düşük de olsa arabaları, küçükte olsa bağları bahçeleri, arazileri, bankada ölümlük dirimlik diye bir kenara koydukları üç beş kuruşluk hesapları vardı.

Orta halli ailelerin hanımlarının da yastık altı denilen altın akçeleri de bir köşede saklıydı. Muhannete muhtaç olmazlar, düşene şaşana yardımcı olurlar, çocuklarına yardım ederler geçinir giderlerdi.

Enflasyon orta hallileri de vurdu. Onların ellerindekini aldı, Şimdi zenginler ve yoksullar diye ikiye ayrıldı toplum. Bugün orta halli olarak bilinen ve anılanlar dahi ne ev alabiliyor ne araba…

Orta direk bir yerde mazide kaldı…zengin ve yoksul arasındaki uçurumun derinliğini ölçebilen yok.

Bir yada milyonlarca liralık araba alabilen otuz kırk milyonluk evlerde oturanlar, bir yerde aldığı maaş ev kirasına yetmeyenler.

Çalışan kesimin yarıdan çok fazlasının asgari ücretli olduğu bir ortamda orta halli insan yok olmuş ve kaybolmuşsa, enflasyon düşer gibi yapıyor, göz kırpıp geçiyorsa şapkayı önümüze koyup bir değil en az üç kere düşünmemiz gerekmiyor mu?

*****

Emekliler diyor ki; Emekli, emekli olduğu halde, ömrü vefa ederse bir başka işten emekli olandır. Ardından da, ikinci emekliliğinin şu senesinde aramızdan ayrılandır diye hayır dua edilendir.

Yine emekli diyor ki;

Şimdi efendim, malum zamlar açıklandı, enflasyon yine başlara bela…

Ne mi yapılacak?

Derinden bir ah çekilecek…

Gönlümüzden geçen bu değildi, yine veremedik, lakin çok istedik gönlümüzden geçeni…

Amma siz vatandaşımızı da enflasyona ezdirmedik…

İşte biz o enflasyona ezdirilmeyen, enflasyonun ezemediği vatandaşın ta kendisiyiz?

Yetmişinden sonra, tamda kafasını dinleyeceği… Torun seveceği, Parkta bahçede dolaşacağı, Evinde hanımıyla birlikte çayını kahvesini içip hatıralarını yad edeceği bir dönemde.

Ne mi yapıyor?

İş arıyor…Eli boşluktan değil...Maaşı bir kiraya yetmediğinden, üste para dahi artmadığından…

*****

Rahmetli babaannem, “Dolapta köfte var, her şeyin vakti var” derdi…

Emeklinin rahat etme vakti ne zaman?

Mezarda diye sesleniyor birçoğu.

Mezara varmadan oh demesin mi insanlar? Bizim için artık güzel günlerin vakti demesinler mi?

Güzel gün nasıl bir şey unuttu insanlar.

Laf lafı açmalı, laf ortaya düşmeli…

Lafla peynir ekmek gemisi yürür mü?

Kötü bir huyumuz var…Lafla her şeyin belini kırıyoruz…

Neyin mi?

Mesela enflasyonun…Hayallere sığmayan diye başlayan cümleler kuruluyor ya hani…Hayallerin belini de kırıyoruz o cümlelerle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Git artık Temmuz

30 Temmuz 2025 Çarşamba 00:01

Ortalayıp gitmek

28 Temmuz 2025 Pazartesi 00:02

Haminin Hikayesi

26 Temmuz 2025 Cumartesi 00:02

Ne gökte ne yerdeyim

25 Temmuz 2025 Cuma 00:01

Bu millet seken adamı sevmez

23 Temmuz 2025 Çarşamba 00:01

Memleketin dört bucağı

21 Temmuz 2025 Pazartesi 00:02

Taş Düştünün Hikayesi

19 Temmuz 2025 Cumartesi 00:01

Gülün ahı

18 Temmuz 2025 Cuma 00:01

Milletin adı Türk’tür

16 Temmuz 2025 Çarşamba 00:02

Nişan Atanın Hikayesi

12 Temmuz 2025 Cumartesi 00:03