Erol Sunat
Nişan Atanın Hikayesi
Uzun uzun zaman önce memleketin birinin bir şehrinde yaşlı bir kadın yaşarmış. Kadın fena şer bir kadınmış. Onun şerrinden mahalle tir tir titrermiş. Şer kadının torunlarından bir kızı, Bedestende çalışan fakir bir delikanlıya istemişler anam demişler, kızında delikanlı da gönlü var, evet dersen evereceğiz. Şer kadın vurmuş bastonunu yere. Olmaz dedim demiş. Bu kız Beylere layık. Gönlü mü varmış? O da ne be? Beye haber edin, Beyle görüşeceğim. Bey anam demiş, çağırmışsın geldim. Emret. Şer kadın, Bey demiş, benim güzel torunumu bir çulsuz ister. Senin büyük oğluna bu kızı alacaksın. Bey, olmaz anam demiş, ben oğlumu nişanladım. Önümüzdeki ay düğünü var. Şer kadın, Bey demiş, atacaksın nişanı, hemen düğün yapacaksın. Değilse, oğlunun nişanlandığı kızın ailesinden ne çıkarın var, şehirde duymayan kalmaz. Bey, aman anam demiş, o iş başka, bu iş başka. Oğlum kabul etmez. Şer kadın, Bey oğluna varmak için nişan atan kızı bana savunma. Bir nişanda sen atmış ol. Beysin, sana ses eden olmaz. Vardır bir bildiği derler. Durumdan ne kız memnun olmuş ne Bey oğlu ne de sevdikleri.
Şer kadın, koymuş ağırlığını, söz nişan atlanmış, hemen düğün dernek kurulmuş. Şer kadının torunuyla, Bey oğlu evlenmişler. Bey oğlunun nişanlısı, Bedestende kara yaslar bağlayan şer kadının torununun nişanlısını bulmuş. Bize demiş felek öyle bir vurdu ki, ben beni seven delikanlıyı Bey oğluna varmak için terk ettim. Beye gelin olmaktan da oldum. Sen, şer kadının hışmına uğradın, şer kadın ne ölmüş ananı severdi ne de şehri terk edip giden babanı. Delikanlı sen demiş, pek de güvenilir birisi değilsin. Beni sevdiğini sandığım kızın bana ne yaptığı ortada. Bu dünyada Bey olmak varmış lakin bana çok uzak. Kız ayrılacakken, delikanlı dur demiş, bizim de bir şey yapmamız lazım. Sen mağdur, ben mağdur. Gel biz nişanlanalım. Kız, akşam gel beni iste ailemden demiş. Delikanlı, kimselere haber vermeden varmış kızın evine. Kızın babası. Ben demiş senin babanı bilirim. Mert adamdı. Kızımda bu mağduriyetten kurtulsun isterim. Önce nişan yapalım.
Ardından da hemen düğün. Yalnız kimse bilmesin. Şer kadın, neler oluyor diye şehirde soruşturmadığı yer kalmamış. Ana demişler, senin o münasebetsiz eski yarenin var ya. O uğramış nişan atılmış kıza. Şer kadın bilirim demiş. Onlara akraba geçer. Üzerine sorumluluk almaz ne olmuş ne bitmiş merak dahi etmez. Teselli desem, teselli nedir bilmez ki o münasebetsiz. Bakın demiş, o nişan atılmış kız var ya, boş durmayacak, benim torunun sevdim dediği o çulsuzla nişanlanacak, onu da yarı yolda bırakacak. Yanındaki kadınlar, anam demişler, o delikanlının babası Bey soyundan derlerdi doğru mu? Adam ölmüş diyorlar. Şer kadın karıştırmayın oraları demiş. Torunum Beye gelin oldu. O kızın da adını anmayın artık yanımda. Bir ay kadar geçmiş.
Bey, şer kadının yanına gelmiş, anam demiş, nişan attığımız kız, bana kafa tutan o asinin oğluyla nişanlanmış. Şer kadın, evlenseler de uzun sürmez demiş. O kız, Beylere meftun. Bey, anam demiş oğlan zaten Bey soyundan. Şehir senin ve benim şerrimden konuşamıyor, anlatamıyor. Elbet öğrenecek. Biz demesek, Sultana yakın insanlar, gelip delikanlıyı bulacak. Ne yapalım anacığım? Şer kadın dur Beyim demiş. Ben senin Bey olman için, çok çaba harcadım. Çulsuzun anasını surdan aşağı ben attım. Babasını ölüme gönderdik, öldü haberi geldi, ölüsü kayıp. Nişanlandığı kızın anası bana akraba geçer. Bey, senin öz kızın anam demiş. Ancak, sana karşı çıktığı için evlatlıktan sildiğin kızın. Şer kadın kapat o mevzuları demiş, nasıl oğlun sevebildi mi benim torunumu? Bey, çok mutlular anam demiş, yakında torun müjdesi bile alabiliriz.
Yeni nişanlı delikanlının çalıştığı dükkâna iki adam gelmiş. Biz demişler Payitahttan geliriz, almışlar delikanlıyı, çıkmışlar şehrin dışına.
Adamlardan biri, sen demiş Sultanımızın has adamlarından bir Beyin oğlusun. Bu ferman Sultan fermanıdır. Hiç itiraz etmeden bizimle geleceksin. Delikanlı ben demiş üç gün önce nişanlandım. Bari nişanlıma haber verseydim. Adamlardan diğeri, delikanlım demiş, nişanlın herkese biz evlendik diye yaymış. Şehirde inanan çok. Çıkar şu yüzüğünü, ver bana ben haber veririm. Delikanlı ile yanındaki adam, akşama kadar yol gitmişler bir handa mola vermişler. Yanlarındaki diğer adam, varmış delikanlının nişanlısının yanına. Nişan atan demiş, sen o delikanlıyla gerçekten evlenmedin değil mi? Hayır demiş kız, nişanlı gibi bir şey sayılırız. Adam, o zaman demiş, biz erkek tarafıyız al şu yüzüğünü biz nişanı attık.
Kız çıkarmış parmağından yüzüğü, esas ben attım nişanı demiş, ben nişan atanım. Nişanı benden başkası atamaz. Bu nişan atma herkesin içinde gerçekleşince, olay şehirde patlamış. Nişan atan demişler yine yapmış yapacağını, atmış nişanı. Bu kaçıncı nişan atmak böyle, insanın duracağı bir yer olur. Deli mi ne? Şer kadın, yine attı nişanı demiş. Attı amma, delikanlı nereye gitti? Yanındakiler kimdi? Delikanlı varmış Payitahta, yanındakiler, baban demişler sağ. Bu meseleden o alçak Beyin haberi yok. O her şeyi bilen, ortalığı birbirine katan şer kadınında.
Delikanlı, uzun yıllar sonra neredeyse hiç görmediği babasına kavuşmuş. Babası, evlat demiş, ben Sultanımızın emrinde bir muhafızım. Sultanımız Beyliği sana verdi. Nişan atan kızın babası can dostumdur. Nişanı atan kız da gelinim. Bakma nişan atmasına. Bu da oyunun bir parçası. Gel seni Sultanımız bekliyor.
Sultan, şehir bundan böyle senin demiş. Şehir yaşlı ve nemrut bir kadına teslim olmuş. Bey’de onun yakını. O şehirde benim gözüm kulağım senin nişan atan nişanlının babası. Onunla el ele ver, o kıza da söyle bu son nişan atması. Varır varmaz, tekrar onunla nişanlanacaksın. Delikanlı, bir gece vakti girmiş şehre doğruca nişan atanın evinin kapısını çalmış. Kapıyı açan kızın babası, gel evlat demiş, bende seni bekliyordum. Ertesi gün kızın babası, ahaliyi meydanda toplamış. Bunlar genç demiş, kızmışlar bir şeylere karşılıklı nişan atmışlar. Ben bu ikisini ahalinin huzurunda tekrar nişanlıyorum. Ahali başlamış gülüşmeye demişler ki, senin kız nişan atmaya alıştı. Nişanı yine atar bu kız. Demedi deme…Canı sıkılır atar, moralim bozuk der atar, oğlan bana ters baktı der atar, bugün yağmur yağdı der atar, atar mı atar. Delikanlı atarsa atsın demiş, bin kere atsın, ben onunla bin kere nişanlanırım.
Nişan atanın gözleri dolmuş. İçinden sana söz demiş, sen atsan nişanı ben nişan atan olmayacağım. Demek beni bu kadar seviyorsun ha…Delikanlı, varmış şer kadının kapısına. Bu sefer yanında, şer kadının o hiç hazzetmediği kadında varmış, nişan atanın anası da. Şer kadın açayım bakalım kapıyı demiş, belli ki diyecekleriniz var. Delikanlı, ana demiş, ben bu şehrin yeni Beyiyim. Bunu sadece nişan atanın babası olan kayınpederim biliyordu. Şimdi hepiniz öğrendiniz. Bu akşam, şehirden yanına kimi almak istiyorsan al, hiç konuşmayan kadın dur Bey demiş. Bu şer kadın benim kız kardeşim olur. Senin, kayınpederinin babasıyla nişanlıydı. Şimdiki beyin emmisi talip olunca, benim bacı nişan attı. Beyin emmisine vardı.
Kayınpederinin babası, bir başka diyardan bir kadınla evlendi. Şer kadının kocası bir savaşta öldü. Sonra da şimdiki Bey, şehre Bey oldu. Şer kadın, şehre hâkim oldu. Ona karşı çıkan kocamı ve oğullarımı ortadan kaldırdı. Beye karşı çıkan herkesi ya sürdüler ya da yok ettiler. Ben de sustum, kendimi sakladım bir köşeye, ta ki sen Bey oluncaya kadar. Şer kadın, sen kim Bey olmak kim demiş. Senin ne bana ne Beye gücün yetmez. Bizim her şeyden haberimiz vardı. Seni ölen babanın yanına göndereceğim. Nişan atanı ve kız kardeşimi de surlardan aşağı. Kızımı zindana, kocasını da sürgüne. Beyin bahtına da kellesi alınmak düşer.
Anlatırlar ki; Nişan atanın nişanlısı olan Bey ne şer kadın dinlemiş ne Bey, ne de onların taraftarlarını. Bir gece de şehir derin bir nefes almış. Şer kadın nereye gitmiş, yolda mı ölmüş kalbi mi dayanamamış herkes bir şeyler anlatmış. Bey ailesini almış yanına çıkmış gitmiş şehirden. Yeni Beyin kayınpederi Beye danışman olmuş. Nişan atan, yeni Beyle evlenmiş. Bütün söylentilere inat, kocasıyla ve çocuklarıyla o şehre kol kanat germişler. Halk arasında nişan atan çok nişan attı amma sonunda akıllandı diye uzun yıllar anlatılmış ve konuşulmuş.
Şehir şehire, Nişan atan nişan atana, Şer kadın şer kadına, Delikanlı delikanlıya, Bey Beye, bey oğlu Bey oğluna, nişan nişana, düğün düğüne, Kayınpeder kayınpedere, ana anaya, evlat evlada, ahali ahaliye benzer…
Bir kıssadır anlatılan. Her kıssadan bir hisse alına denmiştir. Bu hikâyede, anlatılanlarla bir benzerlik var ise, tamamen tesadüften ibarettir. Ne kimse gönül koya ne de alınganlık göstere…
Sürçü lisan eylediysek affola…
Bir daha ki sefere daha güzel bir hikâye anlatırız inşallah…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.