HAYRETTİN KARAMAN'IN GÜNDEMİNDE DE KONYA VARDI

HAYRETTİN KARAMAN'IN GÜNDEMİNDE DE KONYA VARDI
Hayrettin KaramaN, bugün Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde; 1909 yılında Konya’da kurulan ve 1917’de kapatılan, bu kısa hayatına rağmen memleket eğitim ve öğretiminde olumlu yönde derin izler bırakan bir ilim ve irfan yuvası olan Islâh-ı Medâris-i İslâm

Hayrettin Karaman, bugün Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde; 1909 yılında Konya’da kurulan ve 1917’de kapatılan, bu kısa hayatına rağmen memleket eğitim ve öğretiminde olumlu yönde derin izler bırakan bir ilim ve irfan yuvası olan Islâh-ı Medâris-i İslâmiyye’yi yazdı.

Yazının tamamına gazetenin internet sayfasından ulaşabilirsiniz… Konu hakkında internette de pek çok makale mevcuttur, arama motoruna Islâh-ı Medâris-i İslâmiyye yazdığınız zaman bu yazılara ulaşabilirsiniz.

(…)

Evet, eksiğimiz iyi yetişmiş insandır ve bu eksiklik bir asır öncesinden beri hissedilmiş, zamanın resmi kurumlarından ümit kesen hamiyyet sahibi ve iyi yetişmiş bir avuç insan ortaya bir örnek (Islah-ı Medâris) koymuştur. Birkaç yazıda yolu ve yöntemi bugün de geçerli olan bu yöntemi hikaye edeceğim (Geniş bilgi için benim İslami Hareket Öncüleri isimli kitabımın dördüncü cildine bakılabilir).

Zeynelâbidîn Efendi, Islah-ı Medâris-i İslâmiye hareketini, doğuşu ve ortadan kaldırılışı itibariyle derinden etkilemiş bir zattır. Paşa Dairesi, bir zamanlar “Zeynelâbidîn Efendi Medresesi” olarak anılır olmuştur. Bu zat, Islah’ın kurucularından olmanın yanında siyasî hayat tecrübesine sahiptir. İkinci Meşrutiyet’ten sonra Konya meb’usu olup siyaseti ve ülkeyi idare edenleri yakından görüp tanıyınca iyi yetişmiş bir alim olan küçük kardeşi Ahmet Ziyâ Efendiye “Bana kırk kişi yetiştirip gönderin, devleti kurtarayım.” diye haber göndermiştir.”

Islâh-ı Medâris-i İslâmiyye, 1909 yılında Konya’da kurulan ve 1917’de kapatılan, bu kısa hayatına rağmen memleket eğitim ve öğretiminde olumlu yönde derin izler bırakan bir ilim ve irfan yuvasıdır. Islâh-ı Medâris-i İslâmiyye, gerek fizikî mekan olarak, gerek faaliyet olarak Bekir Sami Paşa Medresesi’nin bir bakıma vârisi veya halefidir. Bekir Sami Paşa Medresesi, 1846 yılında, Tanzimat dönemi Konya Valilerinden Ebu Bekir Sami Paşa (ö. 1265/1849) tarafından hem medrese, hem de Nakşibendî tarikatının Hâlidiyye- Müceddidiyye kolunun dergâhı olarak yaptırılmıştır. (Medresenin yeri, son zamanlarda Merkez Bankası Konya şubesinin yeri olmuştur.) Bu medrese, kısaca “Paşa Dairesi” adıyla da anılmaktadır. İlk Müderris ve şeyhi Mehmet Himmet Efendi’nin, 16 yıllık hizmet döneminin ardından 1862 yılında vefat etmesi üzerine Ziya Efendi’nin babası Bahaeddin Efendi bu medrese ve dergâha müderris ve şeyh olarak gelmiş; kardeşlerinden Hasan Kudsî Efendi ile birlikte üç oğlu Zeynelâbidin, Rif’at ve Ziya Efendiler de daha babalarının sağlığında aynı medresede müderris olarak görev yapmaya başlamışlardır. Bahaeddin Efendi’nin 42 yıllık aralıksız bir hizmet döneminden sonra 1906 yılında vefat etmesi üzerine, büyük oğul Zeynelâbidin Efendi, müderrislik görevinin yanında, bir medrese olduğu kadar bir dergâh olarak da görev yapan Paşa Dairesinin şeyhliğini de üstlenmiştir.

Bahaeddin Efendi, kardeşi Hasan Kudsî Efendi ve üç oğlu, medresedeki müderrislik ve şeyhlikleri yanında, medreselerin ıslahı konusunda da kafa yorar, fikir üretirler. Bu dönemde medreselerin içine düştüğü durumdan şikâyet umumidir ve gerek hükümet merkezi İstanbul’da, gerek taşrada yaygın çare arayışları vardır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.