Prof. Dr. Recep Dikici

Prof. Dr. Recep Dikici

Kasıtlı bir iddia

Kasıtlı bir iddia

Başta İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi olmak üzere Türkiyeki emsalsiz elyazması ve matbu eserleri bünyesinde bulunduran bütün şehir kütüphanelerinde bizzat araştırmalar yaptım. Herşeye rağmen hiçbir husus ilmî keşiflere engel değildir. Meselâ matematik konusunda, Süleymaniye Kütüphanesindeki elyazması eserleri araştırmak için Amerika’dan ve Avrupa’dan gelen Profesörleri gördüm.

Hristiyan asıllı bir profesör, “O zaman Anadolu Müslüman olduğu için matbaa geç geldi, bundan dolayı da bilimde geri kalındı” diyor. Matbaa Türkiye’ye niçin geç girdi, Avrupa ile aynı anda girmedi?

Matbaanın geç gelmesiyle Müslümanlığın hiçbir ilgisi yoktur. Yeni keşfedilen bir aletin hemen bütün dünyaya yayılması nasıl beklenebilir? Bu alet önce defalarca tecrübe edilir, eksiklikleri tespit edilip giderilir, sonra ilk olarak keşfedildiği ülkede yaygınlaşır, daha sonra zamanla diğer ülkelerde yayılır.

Matbaacılığın Türkiye’ye gelmesinin gecikmesine, kitaplar matbaa ile basıldığı takdirde işsiz kalacaklarından korkan kitap müstensihleri, yani para karşılığında kitap yazanlar da sebep olmuştur. Bunlar, matbaanın Türkiye’ye gelmemesi için çeşitli propagandalar yapmışlar, divitlerini bir tabuta koyarak, Bab-ı âli’ye kadar yürümüşlerdir. Hatta bazı cahillerden faydalanarak bunların, “Matbaacılık İslamiyet’e aykırıdır” şeklinde konuşmalarını sağlamışlardır.

Bu kimselerin İslamiyet’i şahsi menfaatlerine alet etmek istediklerini gören Osmanlı Padişahı sultan III. Ahmed Han, sadrazamı Damat İbrahim Paşa’nın da yardımı ile bu işi halletmek için, Şeyhü’l-İslam’dan matbaacılık hakkında bir fetva istemiştir. O zamanki Şeyhü’l-İslam Abdullah Efendi tarafından verilen fetvada (Behçetü’l-Fetavâ, s. 262), (İlim, fen ve ahlak kitaplarını, matbaada, az zamanda ve kolaylıkla çok kitap basmak, faydalı kitapların ucuz elde edilmelerine ve her yere yayılmalarına sebep olacağı için, matbaa yapılması caiz ve güzeldir) denilmiştir.

O zamanın Müslümanları buna mani olsa bile, suçu, mani olanlara mı, yoksa Müslümanlığa mı yüklemek gerekir? Daha sonra Anadolu’ya matbaa girdiğine göre Müslümanlığa suç bulmak çok yanlıştır, kasıtlıdır.

Matbaa 1447’de keşfedilmiş ve Türkiye’de ise bu tarihten yaklaşık 200 sene sonra kullanılmaya başlanmıştır. O tarihte haberleşme ve ulaşım vasıtalarının ne kadar zayıf olduğu ve yukarıda bildirilen diğer sebep de düşünülürse, bu gecikmenin İslamiyet ile hiç ilgisinin olmadığı anlaşılır.

Matbaanın bilime elbette katkısı vardır; fakat matbaa ile bilim arasında direkt bir bağlantı kurmak da doğru olmaz. Matbaa keşfedilmeden önce de, birçok keşifler yapılmıştır. Şu anda matbaa her yerde kullanıldığı, hatta diğer haberleşme ve ulaşım vasıtaları da hızla geliştiği halde teknolojide geri kalmış birçok ülke vardır.

Bütün bunlar gösteriyor ki, “Matbaa, Anadolu o zaman Müslüman olduğu için Türkiye’ye geç geldi” demenin de, “Matbaanın geç gelmesi geri kalmamıza sebep oldu” demenin de kasıtlı bir iddia olduğu meydandadır. Allahü teâlâ din düşmanlarının şerrinden korusun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Recep Dikici Arşivi
SON YAZILAR