Muzaffer Kırmacı

Muzaffer Kırmacı

SÜTTEN DİLİMİZ YANDI BİR KERE

                                                                       
    Elbette sapla samanı birbirine karıştıracak değiliz. Fetö’cülere bakıp diğer cemaat ve tarikatları de aynı kefeye koymak hiç de adaletli olmaz. Niyeti, İslam’ı daha güzel yaşamak ve Allah’a daha yakın olabilme gayreti içinde olanlar baş tacıdır. Bu cemaat ve tarikatların birinin içinde olmak veya olmamak çok da önemli değildir. Cismen birinin içinde olmasak da hepsiyle de gönül bağımız mevcuttur.
    “El alıp” bir tarikatın müntesibi olmadığımız için, müntesip müritler gibi “Kayıtsız şartsız” bağlılık da aklımıza uymadığından,  yapacağımız  “Özeleştiri”  hoş görülecektir diye ümit etmekteyim. 
    Geçenlerde bir arkadaş paylaşmıştı, Face’de gördüm. 
    Müritler sıra sıra yere yatmışlar, şeyh efendi de onların üzerlerine basarak koşuyor. Videoyu paylaşan mürit kardeşimiz de şöyle söylüyor: 
    “Efendimiz bizi şereflendirdi…” 
    Yapılan ibadetler referansını Kur’an ve sünnetten alması gerekmiyor mu? Mesela böyle bir –sözüm ona- ibadet Peygamber efendimiz zamanında yapılmış mı? Bu yapılanın insanın ahireti ile nasıl bir bağı olabilir? Tabi siz müridana “Mürit, efendi karşısında gassalın önündeki meyyit gibi olmalıdır” diye şart koşarsanız, mürit de düşünme yeteneğini kaybedecektir. Çünkü (Haşa) Allah aklımızı bizlere aksesuar diye verdi ya (!).
    Kayıtsız şartsız teslimiyet sadece Allah’a ve Rasulünedir. Müridanın Şeyhine bağlılığı da ne yazık ki  kayıtsız ve şartsız bir bağlılıktır. Müridlerin vedalaşırken “Efendime emanet ol” demeleri bağlılığı kayıtsız şartsız yapmıyor mu? Bu her tarikatta böyle değildir. Ama bu ve benzeri aşırılıklar her birinde farklı-farklıdır. Mesela efendisinin resmini karşısına alarak namaz kılan müritler var. Buna da “Rabıta” diyorlar.
    Bu anlattıklarım tespit ettiğim yanlışların küçük bir kısmı. Maksadım tarikatları lekelemek değildir. Öz eleştiriyi bu fakire çok görmeyin ne olur. 
    Bir ustanın dizinin dibinde, ustanın gösterdiği yoldan gitmek, insanı yanlış yola sapmaktan kurtarır. Ama günümüz tarikat yapılanmasının ciddi anlamda onarıma ihtiyacı bulunmaktadır. Biliyoruz ki, Osmanlı’nın temeli tasavvuf ve tarikatların koruyucu ve kucaklayıcı muhabbetiyle atılmıştır. O nedenle de altı asır boyunca dimdik ayakta durmuştur. 
    Müslümanlar, şeyhlerini uçurmaktan vazgeçmeli, aklın bir aksesuar olarak verilmediğini fark etmeli, saygı sınırları içinde efendilerinin karşısında meyyitliğe tav olmamalıdır. Bulundukları yerde Kur’an ve sünneti ön plana almalı, sadece efendinin kitabını okumak yerine, Kur’an’ın ne dediğini de anlamaya çalışmalıdır.  
    Bu yapılanmanın olduğu yerde bilin ki ben de olacağım.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Muzaffer Kırmacı Arşivi

Can Çıkmayınca Huy Çıkmazmış

06 Ocak 2021 Çarşamba 00:01

Tehlikeli Alkışlar

28 Aralık 2020 Pazartesi 00:02

Maske Takmama Özgürlüğü

22 Aralık 2020 Salı 00:01

Oynamayı Bilmeyen Gelin...

14 Aralık 2020 Pazartesi 00:02

Ahmaklar Olmasa, Uyanıklar Aç Kalır

16 Kasım 2020 Pazartesi 00:02

Günah Keçisi Müteahhitler

10 Kasım 2020 Salı 00:01

Depremin Düşündürdükleri

05 Kasım 2020 Perşembe 00:02

Sahte İçkiden Uzak Durun

02 Kasım 2020 Pazartesi 00:01

Meslek Odaları

29 Ekim 2020 Perşembe 00:01

Men Dakka Dukka

27 Ekim 2020 Salı 00:01