Hz. Mevlâna’nın 743. Vuslat Yıldönümünü Anma Törenleri’nde, bu sene Konya’dan Dünya’ya verilen evrensel mesajı: “BİRLİK VAKTİ”.

İstanbul Beşiktaş’ta patlatılan bomba, devleti hedef almakla birlikte göreve gelir gelmez kökü dışarıda olan terör örgütlerine kök söktüren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da hedef alınmıştır.

Hangi hain ve alçak terör örgütü düzenlediyse düzenlesin bu örgütlerin arkasında bilumum yabancı istihbaratların lojistik, siyasi ve ekonomik destekleri vardır.

1984’de ASALA’nın yerini alan PKK adlı terör örgütü de onlardan biridir. DEAŞ ve FETÖ terör örgütlerinin ipleri hangi dost ülkeler ve devletlerin ellerinde ise, bunların ipliğinin pazara çıkarılması veyahut anladıkları dilden cevap verilmesi elzem gözüküyor.

Bu uzun soluklu bir şey olup, onlara, Abdülhamid'in Yıldız teşkilatı gibi aynı dilde cevap vermek gerekir. Yâni düşmana, düşmanın silahıyla mukabele edilmelidir. Bunu yaparken de millî sınırlara riayet edilmeli ve harici operasyonlara karşı askerî önlemler daha da artırılarak dahili ve harici istihbarat daha işlevsel hale getirilmeli. Üniversitelerde bu konularda yeni yapılanmalara gidilmeli.

***

Türkiye’ye yönelik  yüzyıllardan beri devam eden "böl-parçala-yönet" politikası büyük bir hızla devam etmekte.

Bu küresel plan ve projelerin baş destekçileri ise malûm medyadır. Batı medyası terör örgütlerine büyük destek vermektedir. Bunu haber, yorum, analiz ve köşe yazılarıyla yerine getirmekte.  İslamofobia kaynaklı ISIS (DEAŞ) ile ilgili New York Tımes tarafından 2016'da 2-3 kitap çıkarıldı. Bu kitaplardan bazıları Amerika'da en çok satan eserler arasında yerini aldı. DEAŞ ve İslamofobia ile alâkalı 2015-2016 yılında çıkan 10 adet kitabın önsözülerini inceleme fırsatım oldu. Bu eserlerde DEAŞ'tan ve onun harici ve selefi düşüncelerinden dolayı Müslümanlar ile İslâm dünyası büyük bir töhmet altında tutulmakta, Müslümanlar "terörist" olarak lanse edilerek  İslâmiyet "terörizm"le eş anlamda kullanılmaktadır.

"İslâm" kelimesi başlıbaşına "barış" ve "huzur" anlamına gelmesine rağmen medya, sosyal medya ve görüntülü medya bunun tam aksi istikamette yayınlarla dünya kamuoyunu son derece etkileyebilmektedir.

Madem bizler "düşmana, düşmanın silahıyla mukabele" edeceğiz, o halde onun silahlarıyla donanarak  savunma pozisyonundan kurtulup oyun bozan pozisyonu almalıyız ki, yaptığımız bir hareket veya eylem işe yarasın.

Asrın idrakine İslâm'ı anlatmak hususunda Mevlânâ'nın öğretileri, felsefesi de ancak barış ve huzur ortamının sağlanmasıyla mümkün olacaktır. Birileri illâ savaş tamtamları çalmaya devam etmekte ve terör illetiyle 1,8 milyar İslâm dünyasına karşı "korku" silahını asırlardan beri kullanmaktadır.

***

Efendimiz, boşuna "Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmayınız. Birbirinizi kıskanmayınız. Birbirinizle dostluğunuzu kesmeyiniz. Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz." demiyor.

İki Cihan Serveri, "Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar." buyurarak Beşiktaş'ta patlatılan bombayla bizim vücudumuzu parçalara ayırsalar da sevgimizi, üzüntülerimizi, acılarımızı yok edemeyecekler.

Çünkü Hz. Mevlâna, "aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar ancak anlaşır" diyerek asırlar ötesinden o güzel hadisi bize ne de güzel yorumluyor.

Mademki Mevlâna Haftası'nın teması 'Birlik Vakti'dir, o halde tevhidi birliğe öncelik vererek küresel anlamda terörün her türlüsüne karşı devlet ve millet olarak "bir olmak, birlik olmak, beraber olmak, birlikte hareket etmek" gerekiyor.

Bizler kendimizi dünya kamuoyuna ısrarla daha iyi, daha güzel, daha barışçı, daha huzuru arayan insanlar olarak bıkmadan, usanmadan anlatmamız lâzım.

Terörü sevgiyle, barışla, huzurla ancak yenebiliriz.

Bu ortamı sağlayacak olanlar da Müslümanlar olacaktır.

İslâm, tevhid, sulh, huzur ancak barış ortamının tesis edilmesiyle mümkündür.

AZİZİM DİYOR Kİ...

Barışa, huzura ve sevgiye susamış bir Türkiye için, bir dünya için 'Birlik Vakti' diyoruz.

Terörün her türlüsüne karşı 'Birlik Vakti' diyoruz.

Büyük Şeytan'ın her türlü desiselerine karşı 'BirlikVakti' diyoruz.

Eğer bu vakti saatleri insanımız, insanlar ve insanlık arasında "birlik" kuramazsak, ve tevhidî birlik etrafında toplayamazsak...

Yazıklar olsun bize...