YAYIN DÜNYASINDA HAREKETLİ GÜNLER

YAYIN DÜNYASINDA HAREKETLİ GÜNLER
Hilmi Yavuz’un Everest Yayınevine transferiyle hareketlenen yayıncılık sektöründe özellikle Beşir Ayvazoğlu ‘Fikret’ adlı eseriyle öne çıkıyor

Yayınevleri birbiri ardına kıymetli kitaplar yayınlamayı sürdürüyor. Öyküden romana, incelemeden biyografiye hemen her türdeki dikkatimizi çeken yeni yayınlardan bazılarını yayınevlerinin tanıtım yazıları şeklinde sunuyoruz.

HATIRDA KALANLAR/TAHA KILINÇ/Ketebe

Her seyahat ayrı bir serüvendir. İnsan bir kere yola çıkmaya görsün, bambaşka dünyaların ve tecrübelerin içinde bulur kendini. Yolculuk bitip de eve döndüğünde ise artık ufku genişlemiş, bilgisi artmış, dünyanın gidişatına dair benzersiz müşahedelerle donanmıştır. Eski nesiller, ulaşım ve konaklama şartlarındaki onca imkânsızlık düşünüldüğünde, akıl almaz coğrafyalara seyahat etmişler. Bitip tükenmez bir merak ve öğrenme hissiyle, sürekli keşif halinde olmuşlar. Bugün elimizde bulunan ilmî ve kültürel birikimi neredeyse tamamen onların bu gayretine borçluyuz. Peki biz, ulaşım ve konaklama imkânları böylesine gelişmişken, yeryüzünde yeterince yol tepiyor muyuz? Yola düşmek için merak ve heyecanımız mevcut mu? Bunlar, üzerinde düşünülmesi gereken sorular. Özbekistan’dan Endülüs’e, Mısır’dan Kafkaslara gezi notlarını ihtiva eden “Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar”, okuyucuyu yola çıkmaya teşvik için hazırlandı. Kitap bittiğinde yüzlerde belirecek tebessüm ve kalplerde oluşacak rahatlama, yazarının da en büyük mutluluk sebebi olacaktır.

İMGENİN İCADI/ YALÇIN ARMAĞAN/İletişim

İmgenin İcadı, İkinci Yeni’yi imge kavramının dönüşümü açısından yorumlayarak alternatif bir şiir tarihi sunduğu gibi, edebiyat kurumunu analiz etmek için bir yöntem de öneriyor.

MAHALLEDEKİ HAYALET/İREM ERTUĞRUL/Ketebe

Öykümüzde bir hayalet dolaşıyor: Sait Faik’ten Vüsat O. Bener’e, Ayfer Tunç’tan Haldun Taner’e, Füruzan’dan, Mustafa Kutlu’ya, şekil değiştirse de özü değişmeyen, doğum lekesini andıran bir sancı, bir yara, bir sızı. O, İstanbul’un arka sokaklarında, dar kaldırımlı sıkışık mahallelerde, yoklukla, trajediyle, felaketlerle göğüs göğüse yaşayan çocukların, kadınların, adamların hayaleti. O, şairin deyimiyle “bozuk paraların”, “sivilcelerin”, “pahalı zevklerin, ucuz cesaretlerin” insanının, yani bütün halleriyle “şehrin insanı”nın hayaleti. İrem Ertuğrul’un, gövdesinde bazen bir cinneti ve kahkahayı, bazen saflığı ve cinayeti; ergenliği ve yetişkinliği, küskünlüğü ve savaşı aynı anda barındıran anlatıcılarla kurduğu öykülerinin üzerinde, işte bu ele avuca sığmaz hayaletin rengarenk gölgesi dolaşıyor. Mahalledeki Hayalet’ler, böylece gerçekliğin dünyasından poetik ve gizemli olanın dünyasına sızıyorlar. Kitaptaki öykülerin muhatabı olabilen okura ise tek bir görev kalıyor: Kendi kayıp hayaletini bulmak.

İSLAMCILARIN SİYASİ GÖRÜŞLERİ-2/İSMAİL KARA/Dergah

İslâmcılık düşüncesi ve hareketi, her hâlükârda Müslüman ve İslâmî kalmak şartıyla modernleşme süreçlerinin nasıl göğüslenebileceği veya içerilebileceği sorusuna cevaplar arayan, batılıların ve oryantalistlerin İslâm’a ve Müslümanlara yönelttikleri tenkitleri (saldırıları) karşılayan, bunun için mücadele eden bir düşünce ve akım olarak tanımlanabilir.

Siyaset alanı İslâmcılık düşüncesinin büyük parçalarından sadece biri. Diğer büyük parçalarla irtibatları kurulabilirse ancak tam olarak anlaşılabilir ve kuşatılabilir. İslâmcıların Siyasî Görüşleri, II. Meşrutiyet’in ilk yılları ağırlıklı olarak bunu yapmaya çalışıyor. Çeyrek yüzyıl önce basılan ilk ciltte, hilafet ve meşrutiyet başlıkları çerçevesinde Meclis, Kanun-ı Esasi (Anayasa), Muhalefet, Fırka (parti) meseleleri ele alınmıştı.

Bu ciltte ise yükselişe geçen hürriyet, müsavat, uhuvvet kavramları birinci elden malzeme ile ele alınmaya, yorumlanmaya ve müzakere edilmeye çalışılıyor. Uzun “Giriş” metni ise çağdaş İslâm siyasî düşüncesi için şimdiye kadar yapılmamış olan genel bir değerlendirme ve kronolojik akış sunuyor.

İslâmcılık bugün de İslâm dünyasının ve Türkiye’nin canlı bir meselesi. Problemleri ve tıkanıklıkları da canlı. Onun için bugün ne olduğu, nereye doğru gittiği kadar tarihî süreci de önem kesbediyor. Tarih bazan bugünü açıklar...

ACI PORTAKAL/YİĞİT BENER/Can

Hombres! Erkekler! Evet size söylüyorum… Neden böylesiniz siz, neden? Nedir derdiniz sizin? Neden “hayır” dendiğinde bunun sadece ve sadece “hayır” anlamına geldiğini anlayamazsınız bir türlü?.. Nedir ezelden beri bizlere yönelttiğiniz bu şiddet? Nereden geliyor bu saygısızlık? Neden bizleri eşitleriniz olarak kabul edemiyorsunuz? Neden?

Acı Portakal iki ayrı eksende ilerliyor: Otuz yıl önce, dünyanın dört bir yanından gelen devrimci militanların eğitim gördükleri Amsterdam’daki bir merkezde yaşanan bir cinsel saldırıyı, olayın tanıklarından “El Turco” lakaplı bir adamın anlatısıyla keşfediyoruz. İkinci eksende ise, günümüz İstanbul’unda bir baba, üniversite çağındaki kızıyla bu yaşananları tartışıyor.

Acı Portakal, dünyayı değiştirme vaadinde bulunanların dahi eril şiddete yeterince mesafe koyamadığını vurgulayarak eril kimliğin sorgulanmasını merkezine alıyor. Roman, aynı zamanda baba kız ilişkisi üzerinden gerek teknolojik gelişmelerin gerekse siyasete ve toplumsal cinsiyete bakışın ışığında kuşak farkının da izini sürüyor.

Yiğit Bener, oldukça sert bir hikâyeyi ironik bir üslupla aktarırken hakikat arayışından ve beraberinde gelen çetin bir hesaplaşmaya girişmekten kaçınmıyor.

FİKRET/BEŞİR AYVAZOĞLU/ Everest

Edebiyatımızın en “tartışmalı” şairlerinden biri olan Tevfik Fikret’e yepyeni bir bakış!

Tevfik Fikret (1867-1915) edebiyatımızın belli bir dönemine damgasını vurmuş, modern Türk şiirinin kurucularından biri olarak etkileri uzun süre devam etmiş, en az şiirleri kadar fikirleri ve politik duruşuyla da tartışılmış bir şair. Fuat Köprülü’den Rıza Tevfik’e, Ruşen Eşref Ünaydın’dan Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Mehmet Kaplan’dan Kenan Akyüz’e, Sabiha Sertel’den Eşref Edip’e kadar çok sayıda önemli yazar ve bilim insanının hakkında eserler yazdığı Fikret şimdi de Beşir Ayvazoğlu’nun kaleminden...

Yazdığı biyografilerle geniş bir okur kitlesine ulaşmış, hayatını yazdığı kişiler hakkında yaptığı kapsamlı araştırmalar ve soğukkanlı değerlendirmelerle takdir edilmiş bir yazar olan Beşir Ayvazoğlu, bu geniş oylumlu kitabında Fikret’i sadece bir şair olarak değil, bütün yönleriyle anlatıyor: Ailesi, öğrencilik hayatı, şiirle nasıl tanıştığı ve kimlerden etkilendiği, mizacındaki ani değişme, Servet-i Fünun macerası, ressamlığı, mimarlığı, Mekteb-i Sultanî Müdürlüğü ve Robert Kolej hocalığı, gazeteciliği, İttihat ve Terakki yönetimiyle sancılı ilişkileri, hayalleri, öfkeleri, isyanları, kavgaları, heccavlığı, istifaları, hastalıkları, ölümünden sonraki gelişmeler; dili, fikirleri ve oğlu Halûk etrafında yıllardır devam eden tartışmalar…

“Tevfik Fikret hakkında hayranları tarafından yazılanların çoğu birer hagiografi, düşmanları tarafından yazılanlarsa onu her bakımdan değersizleştiren metinlerdir. Elinizdeki kitapta ise Fikret, hain veya kahraman, dost veya düşman ilan edilmeksizin, doğruları ve yanlışlarıyla, meziyetleri ve zaaflarıyla bir insan olarak anlatılıyor.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.