Erol Sunat

Erol Sunat

15 Temmuz Yeni Bir Anadolu Destanıdır!

15 Temmuz Yeni Bir Anadolu Destanıdır!

Anadolu birliğini kurmak Selçukludan Osmanlı’ya vasiyet gibiydi. Yıldırım Beyazıt bu birliği ilk kuran tesis eden hükümdar olsa da, Timur, 1402 Ankara savaşıyla bu birliği paramparça etti.

Anadolu fetret devrine girdi. Tekrar beyliklere bölündü. Osmanlı Anadolu birliğini tesis edebilmek ve İstanbul’u fethetmek için tam 150 yıl daha uğraştı.

Fatih Sultan Mehmet, hem İstanbul’u fethetti, hem de Anadolu’yu bir uçtan bir uca Osmanlı’ya dahil ederek, Anadolu birliğini hem kurdu, hem de sağlamlaştırdı.

Ta ki 1919 yılına kadar.

1919’da işgal edilmeyen, işgal altında olmayan neredeyse hiçbir köşesi kalmayan Anadolu’yu, yanına Türk Milletini de alarak kurtaran, işgalleri yerle bir eden, düşmanı Anadolu topraklarına girdiğine pişman eden Mustafa Kemal ve silah arkadaşları oldu.

Üç tarafı denizlerle, dört tarafı Anadolu'ya göz dikmiş devletlerle çevrili bir coğrafyada bugünlere kadar birlik ve beraberliğimizi koruyarak geldik.

15 Temmuz 2016, her ne hal olursa olsun bir ve beraber olarak, birliğimizi bozmaya kalkanlara verdiğimiz hem sert bir cevap, hem de yeni bir Anadolu destanıdır.

 

BİR ÖLÜR BİN DİRİLİRİZ!

Yaklaşık bin yıldır elimizde tuttuğumuz Anadolu coğrafyasında görmediğimiz fırtına, görmediğimiz işgal, görmediğimiz entrika, görmediğimiz ihtilal hareketi, görmediğimiz hıyanet, görmediğimiz düşmanlık kalmadı.

Bu coğrafyayı elimizde tutmak adına, o kadar çok evladımızı şehit verdik ki, bunun hesabını kitabını tarih tutuyor.

Bu coğrafyada savaş ve mücadele yüzü görmemiş, kanla sulanmamış bir avuç toprak bulamazsınız.

Kanımızla, canımızla, vatan yaptığımız bu toprakları savunmaya dünden bugüne, bugünden yarına devam ettik, devam edeceğiz!

Bu coğrafyayı elinde tutmanın ne kadar zor olduğunu, Türk Milletinden başka bir millet bilemez, anlatamaz.

Bu coğrafyayı elinizde tutmak kolay değil!

Bu coğrafyada en zor şey barış ve huzur içinde yaşamak!

Bize huzur vermemek için, bu coğrafyada yaşatmamak için pusuya yatmış hainlerin, işbirlikçilerin, huzura düşman olanların, dost görünüp, kardeş görünüp, arkamızdan vuranların hangi birini sayalım!

Hangi birini anlatalım!

Biz 15 Temmuz gibi hemen birçok olayda, “Ya devlet başa ya kuzgun leşe!” demişiz, “Bir ölür bin diriliriz!” demişiz! Ve hepsinin üstesinden gelmişiz, çok şükür!

 

15 TEMMUZ HERKESİ BİR ARAYA GETİRDİ, BARIŞTIRDI!

15 Temmuz gibi tarihler, kenetlenme, bir olma, beraber olma, birlikte hareket etme, bizleri bir araya getirme tarihleridir. 

15 Temmuz, o güne kadar aralarında soğuk rüzgarlar esen, bir türlü yan yana gelemeyen, bir arada görünemeyen İktidar ve muhalefeti birbirine yakınlaştırdı.

Aradaki buzlar çözüldü.

Tansiyonlar düştü.

Uzanmayan eller uzandı.

Siyaset normale döndü.

Türk Milleti demokrasisine, Cumhuriyetine, devletine, vatanına, bayrağına,

Cumhurbaşkanına, hükümetine, devlet adamlarına, ordusuna, polisine öyle bir sahip çıktı ki, bu sahiplenme onlarca yıldır belki de hiç bu kadar hissedilmedi!

Ülkesinin içine düştüğü durumun, tehlike ve boyutlarını çok çabuk kavradı Türk Milleti,

Sonrada soğukkanlılıkla, ölümü göze alan cesaretiyle, dikildi tankların ve yaylım ateşlerin önüne…

Hatırlarsanız, rahmetli Turgut Özakman’ın meşhur eseri olan “Şu Çılgın Türkler”, bizim dedelerimizin vatanları uğruna yaptıkları çılgınlıkları anlatıyordu. 

15 Temmuz, Çılgın Türklerin vatanları mevzubahis olduğunda, geriye kalan ne varsa hepsinin teferruat olduğunu, yapacağı çılgınlığın haddinin ve hududunun olmadığını hem vatan hainlerine, hem de bütün dünyaya gösterdi.

15 Temmuz, bir araya gelemeyen kim varsa bir araya getirdi. El ele verdirdi, görüştürdü, barıştırdı.

Demokrasi meydanları yüzbinlerce insanla şenlendi, dalgalandı. Şu parti, bu parti, sen-ben, öteki-beriki, sizden-bizden yoktu. Sadece o çok özlediğimiz birlik vardı, beraberlik vardı. 

 

TÜRK MİLLETİ İÇİN 27 MAYIS HÜZÜN DOLU, ÇARESİZLİK DOLU BİR TARİHTİ!

Bizim neslimiz 27 Mayıs’tan, 15 Temmuz’a kadar geçip giden bütün ihtilalleri, muhtıraları yaşadı. Çocukluk yıllarımızdan bugüne bütün bu dönemleri yaşayarak geldik.

Türk Milleti için 27 Mayıs hüzün dolu, çaresizlik dolu bir tarihti. Çünkü o tarihte, senin yolunda ölürüz, senin için canımız feda, dedikleri Adnan Menderes,  Celal Bayar ve arkadaşlarını ihtilalin ve ihtilalcilerin elinden alamamışlar, demokrasimiz Adnan Menderes’in, Fatin Rüştü Zorlu’nun ve Hasan Polatkan’ın asılmasına engel olmamıştı.

Ne ihtilale, ne idamlara karşı koyabildi, karşı durabildi Türk Milleti.

Gazetelerde yayınlanan idam fotoğraflarına inanmak istemedi.

Bu acı ve hüzünlü olay insanımızın ne zihninden, ne kalbinden hiç silinmedi.

Bir vasiyet gibi de babadan evlada, evlattan oğluna, dedelerden torunlara aktarıldı.

Bu aktarılma bir iç ezikliği, sevdiklerini kurtaramamanın verdiği derin bir psikolojinin ta kendisiydi…

İşte 15 Temmuz, bu ağır ve derin psikolojiden kurtulmanın da vesilesi oldu.

 

TÜRK MİLLETİ ETTEN-KEMİKTEN KALKAN OLDU O GÜN!

Türk Milleti, 15 Temmuz’da meydanlara indi. Meydanı boş zanneden isyancıların karşısına dikildi.

Ne Cumhurbaşkanını, ne Başbakanını, ne Hükümet üyelerini isyancılara vermedi.

Bu sefer 27 Mayıs gibi olmayacak! Bu sefer, bir başka 27 Mayıs yaşanmayacak diyordu insanlar!

Etten, kemikten kalkan oldular, siper ettiler bedenlerini. Ne devletlerini, ne devlet adamlarını hiç kimseye vermediler, teslim etmediler, kale gibi durdular isyancıların önünde.

15 Temmuz, işte böyle bir günün adı olarak kaldı.

Dedelerinin, babalarının vasiyetini yerine getirmişti insanlar. O travmadan da kurtuldular, o psikolojiden de…

 

15 TEMMUZ’A ÖMER HALİSDEMİR DAMGA VURMUŞTU!

15 Temmuz hatırlanır da, Ömer Halisdemir unutulabilir mi? 15 Temmuz 2016’ya damgasını Ömer Halisdemir vurmuştu.

Onun cesareti, onun gözü karalığı, onun vatanseverliği, darbe teşebbüsünün gidişatını değiştirdi! Vatan haini, isyancı Tuğgeneral Semih Terzi’yi alnından vurmuş, kurşunları bitinceye kadar karargahını savunmuş ve şehadet şerbetini içmişti,  Şehit Halisdemir…

Vücudunda 30 kurşun vardı.

O günün yazarları, elindeki Osmanlı Bayrağını Bizans surlarına dikerken bedenine 30 ok isabet eden Ulubatlı Hasan’a benzettiler, Ömer Halisdemir’i.

O an bir kırılma noktasıydı diye yazdılar!

15 Temmuz gecesi, kahramanların, gözünü budaktan sakınmayanların gecesiydi.

Gözünü kırpmadan, tankların üzerine, yaylım ateşlere, kurşun yağmurlarına aldırmadan yürüyen, darbecilerin şevkini, umudunu kıran, hayallerini yerle bir eden Türk Milleti, 15 Temmuz 2016 tarihinde oldukça uzun geçen o  48 saatte 248 şehit verdi, 2196 vatandaş ise yaralandı.

Mekanları cennet olsun şehitlerimizin!

Tankların önüne çıktı al bayraklı insanlar, ezildiler, kurşunlandılar, yaylım ateşlere tutuldular. Mevzubahis vatansa, gerisi teferruat demişlerdi bir kere. Ömer Halisdemir’le el ele tutuştular, girmeye başladılar cennet kapılarından hep birlikte…

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR