Erol Sunat

Erol Sunat

Ah güncelleme ah!

Ah güncelleme ah!

Doların ateşi söndü sönmesine de, bu sönmeyi hissetme noktasında yaşanan gecikme hoş değil.

Türk Lirasına destek açıklamalarının ardından kur hızla gerilerken, vatandaş bu düşüşün, fiyatlara da aynı hızda indirim olarak yansımasını bekliyor.

Vatandaşımız bu anı o kadar çok bekledi ki…

Daha neyi bekleyeceğim ki, diyenleri her tarafta duyabilirsiniz!

Bu gecikme güncelleme gecikmesi. Dolar yükselirken yaşanan anında güncellemeleri, düşerken neden yaşayamadığımıza bir cevap arıyoruz!

Bazı güncellemelerin devede kulak misali indirimlerle gerçekleşmesi ise evlere şenlik bir görüntü!

Hem azar azar hem de elleri titreye titreye indirim yani güncelleme yapılması gözlerden kaçacak gibi değil!

Hatırlarsanız, bir ara yetmiş beş yaş ve üstü siyasetçiler, siyaseti gençlere bırakın, gençlerin önünü açın laflarına karşı, yaşımız başımıza bela oldu diyorlardı. Siyasette yaş güncelleme konusu vardı. Ancak yaşlı siyasetçiler, siyasetten ölünceye kadar vazgeçmeyeceklerini beyan etmişlerdi. Ve vazgeçmediler.

O hesap, güncelleme başımıza bela oldu diyenler de, fiyatlarda indirim yönünde güncelleme yapmamak için ayak diriyorlar. Zamana oynuyorlar!

Buna hakları var mı? Yok amma, kimseyi dinleyecek gibi görünmüyorlar!

Ya şu fiyatlarını güncelle, yada güncelle, değilse sen bilirsin misali bir uyarı gelir mi?

Ah güncelleme ah! Uyarılardan tutun, gündeme varıncaya kadar ne kadar çok güncelleme yapılması gereken konumuz var bir bilseniz!

*****

Güncelleme yapması gerekenler, kendiliklerinden güncelleme yapsalar, kıyamet kopmaz amma, güncellemeyi geciktirmeyi bir hak gibi görüyorlar herhalde!

Kazın ayağı öyle değil diye mazeretlerin ve gerekçelerin ardına sığınmaları da cabası!

Ne menem kazın ayağıymış arkadaş!

Fiyat yükselmelerinin bütün sancısını, acısını vatandaş çekmedi mi, yaşamadı mı?

Vatandaş ekonomist değil! Olmak zorunda da değil!

Laf oyunlarına doydu! Perişanlığın daniskasını yaşadı!

Öyle zamlar gördü ve yaşadı ki, dağıldı, hayret ve şaşkınlıktan neredeyse küçük dilini yuttu!

Fırsatçılar, aç gözlüler, gözü doymayanlar daha ne istiyorlar?

2018 Ağustos’undan bugüne yaşanan her felaketten, her dalgalanmadan, her yükselişten, her alçalıştan hasılı en ufak bir kıpırtıdan dahi kazanmadılar mı?

Şimdi de, güncelleme sürecini uzatmaktan kazanacaklar!

Türk lirası değer kazanırken, kendini toparlarken, silkinip ayağa kalkarken, aynı dakikalarda etiketlerde bu toparlanmaya ve ayağa kalkmaya uygun olarak değişime yani güncellemeye tabi olması gerekmez miydi?

*****

Güncelleme nasıl bir şey mi?

Şimdi efendim; Güncelleme vakit kazanmak değil! Kafa karışıklığı yaratmak değil! Laf salatası yapmak hiç değil! Olayı zamana yaymak, kazananın ekmeğine yağ sürmekte değil!

Dolardaki düşüş sonrasında en hızlı ve süratli bir şekilde yapılacak olan güncelleme insanımızın mağduriyetini önleyecekti! Güncelleşme mağdurun da yanındadır dedirtecekti!

Öyle olmayınca, kim mi kaybetti?

Kaybeden belli değil mi? Üstelik bu kaybediş süreklilik kazandı, doların düşmesinin hissedilmesi geciktikçe, güven kavramının üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başladı.

Ve insanlar dediler ki;

Bu ülkenin vatandaşları olarak ne zaman kazanacağız?

Balık kavağa çıkınca mı?

*****

Güncelleme ile arası iyi olmayanlar rahat, bugüne kadar ellerini sıcak sudan soğuk suya hiç koymadılar!

Soğuk ne, kar ne, donmak ne, ayaz ne, tipi ne, çaresizlik ne, yalnızlık ne, yoksulluk ne, fakir-fukara olmak ne bilmiyorlar!

Tok açın halinden bilmez, anlamaz lafının en fazla geçerli olduğu bir dönemden geçiyoruz!

Güncelleme yapmıyorlar! Fiyatları indirme noktasında acele etmiyorlar!

İnsanların cebinde kaç liraları kaldı düşünmüyorlar!

Ekmek kaç lira fiyatını bilmiyorlar! Bilmek işlerine gelmiyor!

İyilik, yardım ve destek gibi kavramlarla araları iyi değil!

Kurtarılacak, yarası sarılacak insanlar ortadaymış, bekliyorlarmış, birinci öncelikleri olarak dikkat çekmiyor!

Güncelleme mi? Canım ne zaman isterse o zaman yaparım havalarındalar!

Hele bir Ocak gelsin, piyasalar yerine otursun, doların durumu netleşsin, öyle bakalım, az daha bekleyin öldünüz mü edebiyatı dillerde…

Ölsek arkamızdan Fatiha mı okuyacaklar?

*****

Türk lirası bir gecede yüzde kırk oranında değer kazandıysa, bu değer kazanmayı anında hissetmemiz gerekmez miydi?

Yağ uçtu, süt ürünleri uçtu, kırmızı etin, beyaz etin, balığın yanına yaklaşılacak gibi değil haberlerinin yerini, fiyatlarımız güncelledik haberlerinin alması bu kadar mı zor!

Çıkarken iyi, fiyatlar inmeye kalkarken, çabalama Kaptan ben gidemem!

Vatandaşı en çok ne yordu?

Gıda harcamaları…Pazar ve marketlerden eli boş dönenler, anında hissettikleri fiyat yükselişlerini, yaşamaya neden devam etsinler?

Fedakarlığı yine vatandaş mı yapacak? Dolmadı mı insanımızın çilesi? Gönlünüz oluncaya kadar, fiyatlara dokunmaya eliniz erinceye, ulaşıncaya kadar beklemek zorunda mıyız?

İnsanımızda şeker yükseldi, tansiyon fırladı, kalp zorladı! Ev kadınları kadar zorlanan, dara düşen, mutfaklarda çaresizlikten ağlayan olmadı.

Unutmayın ki, mutfakta aş pişmezse, hiç kimsenin işi gücü rast gitmez! Biz zamanında çok ah aldık, keşke bilseydik, bilemedik diyenleri hiç mi dinleyen olmadı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR