Erol Sunat

Erol Sunat

Doların acısı içimize çöktü!

Doların acısı içimize çöktü!

Dolar yükseldi satan oldu, düşünce aynı şekilde alan oldu. O yüksekliklerde alanların parası pul oldu, yalan oldu. İnsanlara ise olan oldu.

20 Aralık tarihinden yana neredeyse bir aya yaklaştı.

Bu tarih kimine göre milat, kimine göre hayal kırıklığı, kimine göre doların müthiş çalımı, zarar gören efkarlı, zarar görmeyen bayağı bir keyifli.

Doların bizleri getirdiği bu hali anlatmak ise hiç kolay değil!

Yükselen dolar her tarafı vurdu, yaktı, kavurdu. Düştü amma düşmemiş gibi davranandan geçilmiyor. Yaşadıklarımız, hiçbir şey olmamış, yaşanmamış gibi!

Dolar hâlâ 18 lira bandındaymış gibi!

Sanki, 11 liraya, 12 liraya inmemiş gibi!

Şu anda 13-14 lira civarında seyretmiyormuş gibi!

Yükselse bir dert, düşse ayrı dert. Hele yerinde sayması daha büyük bir dert!

Bu nasıl düşme? Düştü de ne oldu? Rahatladık mı, ferahladık mı? Enflasyonun yaktığı meydan ateşleri sönmeye yüz mü tuttu? Düştü de birdenbire ortalık güllük gülistanlık mı oldu? Bir anda talihimiz mi döndü? Bu ani yükseliş ve düşüş başımızı mı döndürdü?

Yoksa biz bu düşüşten neden hiçbir şey anlayamadık diye sorunca, bu sorular doların ve enflasyonun gücüne mi gitti? Kalplerini mi kırdık bilmeden?

İnanın şaşırdık kaldık!

*****

Dolarla yatıp dolarla kalkanların derdi ne zaman biz olduk ki? Bizim kalbimiz ne kadar kırık?

Yaşadığımız hayal kırıklığı hangi boyutlarda? Var mı bir merak eden?

Varsa yoksa dolar!

Millet doların derdine düştü!

Altın şöyle oldu, böyle oldu diye yaslara büründü.

Ancak, asıl mesele dolar!

Doların açtığı tahribat o denli ağır ve büyük ki, acısı içimize fena çöktü?

Bu acıyı, bu ağrıyı dindirecek bir ilaç görünürde yok!

Pandemi için, virüs ve varyantları için aşı oldukça büyük bir oranda hayat kurtarıyor.

Doların aşısı henüz bulunmadı!

Fiyatlar çıldırmış gibi…

Marketlerden, çarşılardan pazarlardan başlayın, arabaya ve konuta kadar uzanan bu çılgınlığın etki altına almadığı saha kalmadı.

Piyasa istikrarı altüst olmuş durumda…İnsanların ne araçlara ne de konuta bakacak halleri yok. Karnını doyurabilene, evine ekmek götürebilene ne mutlu!

*****

Doların açtığı tahribat, o denli büyük ki, madden ve manen geçirilen sarsıntıyı anlatabilmenin imkanı da kalmadı. Ne anlatılanı dinleyecek olan var, nede bu gidişata dur diyen, diyebilen! Bu işin ucu bucağı şimdilik gözükmüyor.

Her şey para değil, değil amma, doların ve piyasaların hepimizi getirdiği nokta içler acısı!

Doların düşmesinin bizleri mutlu etmediği, fayda sağlamadığı, düşme kavramından düşmeyi uygulaması gerekenlerin hiçbir şey anlamak istemediği gibi bir manzara orta yerde durup duruyor.

Vatandaş o kadar çok geri adım attı ki, geriye gidecek ne hali, ne mecali var!

Geriye gitmek, düşmek demek! Düşe kalka gelinen yer, son direnç noktası burası…

Dolar yükseldikçe morali yerine gelenler, demir gibiyim diyenler, dolar düştü diye hastalar oldular!

İsteksizlik var, iştahsızlık var, şevkleri kırılmış, kollarını kaldıramıyorlar, ellerini oynatamıyorlar!

Onun içindir ki, düşüşü sadece seyrediyorlar! Yüzler solgun, bakışlar dalgın.

Dolar düştü diye sevinenlerin ise sevinçleri yarım kaldı.

Düştüğünü sadece göstergeler gösteriyor.

Lakin, bu düşüşe piyasalar, çarşılar ve marketler indirim noktasında yardımcı olmadılar.

Çünkü; İnanmak istemiyorlar. Dahası inanmak işlerine gelmiyor.

*****

Hava garip, ortam garip, piyasalar garip, insanlar garip!

Garip mi garip işler!

Zaten her ne oluyor ve yaşanıyorsa bu garipliğin tam ortasında hayata geçiyor.

Dolar düşmüş!

İndirim olmaması garip değil mi?

Garip!

Bu düşmeye rağmen fiyatlara, hafiften-hafiften şaka gibi dokunuşlar yapılması da garip değil mi?

O daha da garip!

Sonrada deniyor ki!

Bu gariplik pekte hayra alamet değil!

Fiyatlarla oynayanlara göre garip olan doların yalpalaması, düşme eğilimi göstermesi!

İşte onun içindir ki, canları sıkıldı, kaşla-göz arasında elleri etiketlere gidiverdi.

Ancak, düşme yönünde bir şeyler yazmaya elleri gitmiyor! Canları istemiyor!

Ne kadar geç yansıtırsak o kadar iyi diyorlar.

Çiçek yağını 119 liradan, 109 liraya indirdiklerini anlatmadıkları yer kalmadı.

O çiçek yağı, 119 liraya nasıl fırladı, niye fırladı, neden fırladı onun cevabı yok!

*****

Nasıl bir rüzgar esti, ne oldu, nasıl bir haber, nasıl bir havadis aldılar bilemiyoruz. Geçtiğimiz hafta şöyle bir dokunuş yapıverdiler. Yüzde elli dolaylarında filan. Hatta bir miktarda aştı gitti.

Yüzde elli olacağına 55 oldu, 58 oldu…

Mesela 5.95 olarak satılan bulgur, bu dokunuştan sonra 9.5 lira oluverdi.

Neden mi?

Mesela, yarın bir gün KDV indirimi falan yapılırsa ne olacak?

Tekrar 5.95 çizgisine mi gelecek?

Sonrada işte diyecekler indirim böyle yapılır!

Biz müşterimizi düşünüyoruz, insanımızın yanındayız. Müşteri velinimetimiz diyordu ya eskiden esnaflarımız. Bizlerde onların izinden gidenlerden olarak, müşteri memnuniyetini en üst seviyelere çıkarmak adına elimizden gelen her türlü fedakarlığı yapıyoruz.

Bu manzara karşısında gelinde gözleriniz dolmasın!

Gelinde duygulanmayın!

Doların acısı işte böyle çöküyor içimize!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR