Erol Sunat

Erol Sunat

Erik!

Erik!

Dört-beş yaşlarındaki küçük kız annesiyle birlikte meyve ve sebze satan pazarcının sergisine gelmişlerdi. Annesi domates, salatalık, biber gibi bir şeyler alıyordu.

Sergide meyve olarak şeftali vardı, erik vardı.

Küçük kız, mürdüm eriği denen mor renkli eriklerin önünde durdu.

Döndü annesine;

Anne erik…

Annesi dur kızım dedi, bir şeyler alıyorum.

Kız yine dayanamadı…

Anne erik…

Genç anne aldıklarının parasını ödedi. Tam ayrılıyordu ki, baktı kızı yanında yok. Bir de gördü ki, Küçük kız eriklerin başında

Kızım dedi, şu aldıklarımızı eve bırakalım, öyle gelelim.

Küçük kız;

Ama anne erik almadın.

Kadının ya yanında parası o kadardı ya da kilosu 25 lira olan erik pahalı gelmişti.

Kadın pazarcıya döndü dedi ki…

Bir tane erik alabilir mi?

Pazarcı delikanlı, gel dedi küçük kıza…

Küçük kız eriklerin yanına geldi.

Annesi hemen arkasındaydı.

Bir tane al dedi…

Pazarcı delikanlı aç bakalım avuçlarını dedi küçük kıza…

Küçük kız iki avucunu birleştirdi, açtı.

Önce üç, ardından bir tane daha erik sığdı o küçücük avuçlara…

Küçük kızın yüzündeki gülücük, memnuniyet anlatılamazdı. Sevinçten uçmak gibi bir şeydi herhalde.

Annesi, teşekkür et kızım abine dedi…

Küçük kız döndü pazarcı delikanlıya…

Teşekkür ederim dedi…

Öyle güzel, öyle hoş bir teşekkür edişti ki bu…

Pazarcı genci de duygulandırdı, alışveriş yapan diğer müşterileri de…

Birkaç erik, mutlu etmeye yetmişti o küçücük kız çocuğunu…

Ve olayın şahitlerini de derin derin düşündürdü o birkaç tane mor renkli mürdüm eriği…

*****

Pandemi öncesinde o eriğin kilosu 50 kuruştu. Bilemediniz bir liraydı. İnsanları şimdi acı acı düşündüren mevzu fiyatlardaki bu anormal yükseliş karşısında yaşanan çaresizlik.

Canım alt tarafı erik değil mi, al birkaç kilo denecek günler tarih oldu…

Nerdeyse fi tarihinde kalmış gibi bir hale büründü.

Erik bile lüks oldu, kendini naza çekti, yanına yaklaşabilene aşk olsun diyorlardı ilk çıktığında…

Erik döndü dolaştı, küçük çocuklarla imtihan etmeye başladı ana ve babaları…

Ve pazarcı esnafını da….

İmtihan demişken erik daha başka kimleri imtihan ediyor acaba?

Ne demişler?

Erik deyip geçmeyin…

Bazen erikle öyle bir imtihan olursunuz ki, maazallah ruhunuz duymaz.

İmtihan meselesi derin mesele…

Mesela; Fiyatlandırmaları yapanlar, şu kadar olsun diye etiket fiyatları belirleyenler, bu güncellemeleri yaparlarken, çocukları hesaba katıyorlar mı? Düşünüyorlar mı?

O da onların imtihanı…

*****

Uzun zamandır kilo ile meyve ve sebze alma dönemi sona erdi. Tezgahlarda yarım kilosu diye başlayan rakamlar var. Yarımı 25 diye gördüğünüz sebze ve meyvenin kilosu 50 lira.

Yarım kelimesinin zor okunanları ise insanları çoğu kez yanıltıyor. Ver bir kilo dediklerinde fiyatı duyanlar ya almaktan vazgeçiyorlar ya da yarım kilo alıyorlar söylene söylene…

Artık, ayrı-ayrı poşetlerde bir şeftali, beş altı erik, bir elma, bir salkım üzüm görmeniz mümkün.

Yıllar önce elveda dediğimiz gramlara mecburi geri dönüş yaptık. Üstelik oldukça yüksek fiyatlarla…

Meyve alamaz olduk…Tane ile almaya başladık diye sitem edenlere, normal abi, zaten Avrupa’da da böyle diye pişkince cevap verenler var. Sanırsınız euro ile maaş alıyor millet.

Bu meyveler bizim ülkemizde yetişiyor ne oldu böyle ne oluyor, neler oluyor sorularına ise dönüp bakan yok.

Amma velakin;

İş fiyatlara gelince her gün güncelleme, her gün güncelleme…

Ha bir günde güncellemeyin. “Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar” diye bir şey hiç mi duymadınız?

*****

Erik 40-50 liraları gördükten sonra, 25 liralara indi inmesine de alım gücü erik bile alamayacak konumlara getirdi herkesi…

Erik yaz meyvelerinden sadece bir tanesi…

Ne Şeftalinin yanına varılabiliyor…

Ne İnciri ’in…Bu arada Kayısıyı gören oldu mu?

Kiraz mevsimi geldi geçti, kiraz yiyemedik diyen diyene…Oysa o kadar bol ve ucuzdu ki kiraz…

Vişneyi bile alamadı, göremedi insanlar.

Sonra üzüm…Marketlerden birinde kilosu14.90 denince, marketin açıldığı ilk saatlerde tükendi, bitti…

Kapış kapış alındı ve satıldı üzüm.

Çünkü her yerde 30 liradan aşağı değildi…

Karpuz ve kavun meselesi içler acısı…

Beş kiloluk kavun, on kiloluk karpuz yüzer liradan iki yüz lira.

Söz erikten açıldığı için erikten başladık erikten devam edelim…

Enflasyon çıkmış meydanlara erik dalı gevrektir diye coşmuş oynuyor.

Bizler erik dallarını, erik tezgahlarını görmezden gelsek bile, çocuklarımız, torunlarımız eriklere bakıp kalıyor. Bizlerde dalıp gidiyoruz derinlere…

*****

Pazarcı kardeşlerim! Manav kardeşlerim!

Sizler ki, gani gönüllü, çocuk kalbinden, çocuk dilinden, çocuk halinden anlayan insanlarsınız…

Nihayetinde sizlerde anasınız babasınız, dedesiniz, ablasınız, ağabeysiniz, kardeşleriniz, yeğenleriniz var.

Çocukların hangi meyveye bakıp kaldığını sizden iyi kim bilebilir?

Alan var, alamayan var….

Canı çok istese de isteyemeyen, boynu bükük kalan çocuklar var. O çocukları da görmezden gelmeyin, onları da sevindirin.

Sevindirin ki, Rabbim de sizleri sevindirsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR