Erol Sunat

Erol Sunat

Evinde kal, güvende kal, lakin öncelikle bizimle kal!

Evinde kal, güvende kal, lakin öncelikle bizimle kal!

 

Sağlık Bakanımız,  bu zor günleri birlikte aşacağız, yalnız değilsiniz, hep birlikteyiz, hayat eve sığar diyerek, 65 yaş ve üstü insanımıza moral veriyor.

Ve evde kalmalarını telkin ediyor.

Bunlar güzel şeyler. Devletimizin nezaketinin sözcülüğünü üstlenen sayın Bakan, virüsün moralleri bozduğu bu günlerde insanımıza ilaç gibi geliyor!

Evinde kal, güvende kal sloganına bir şey daha ekleyelim. Evinde kal, güvende kal, lakin öncelikle bizimle kal!

Türkiye, Avrupa’nın aksine, 60-80 yaş arası, hatta yüz yaşına merdiven dayayan kesimi de içine alan, büyüklerini kaybetmemek için, çaba sarf ediyor.

Hayat eve sığar denmesi bu yüzden, virüs size bulaşmasın, zarar görmeyin denmesi bu yüzden!

Gitmeyin, bizimle kalın denmesi bu yüzden!

Bizimle kalın, başımızda durun, bizim sizden bıktığımız, usandığımız, vazgeçtiğimiz yok denmesi bu yüzden.

Dikkat ederseniz, Türkiye hariç birçok Avrupa ülkesi bu yaş grubunu koruma altına almadı.

Günlerden beri, dünya üzerinde 60-80 yaş arası tecrübeli, deneyimli, yol gösterici, çare bulucu, ara bulucu,  akıl veren, akıl danışılan, ileriyi gören, ufuk ve vizyon sahibi kim varsa bu virüs canavarının ölüm listesindeymiş gibi gösterildi.

Avrupa o eşsiz egoistliği ve egosuyla, “geriatrik” olarak değerlendirdiği insanlarla gençler arasında seçim yaptı. Bazı ülkeler açıkça böyle bir seçim yaptıklarını söylemekten kendilerini alamadılar.

Geriatri sınıfına giren 65 yaş ve üstü insanlar evlerinde kendi kendilerine, hastanelerde ise bakılmayarak, kendi kaderlerine terk edilerek ölüp gittiler. Ve ölmeye devam ediyorlar.

Avrupa verdiği bu imtihanla, kılavuzlarını, akıl sahiplerini, tecrübesiyle devletini kurtaran insanları kendi eliyle yoldan çekti. Kurtarmaya çalışmadı. 

Türkiye, bu yaş grubuna gösterdiği saygı ve sevgiden dolayı, evlatlarıyla gurur durdu, iftihar etti.

 

“ÖLSEM ÖLÜYÜ ÇOĞALTMAM, KALSAM DİRİYİ ÇOĞALTMAM!”

Arkadaşın biri diyor ki, benim babaannem bizim şu andaki durumumuzun aynısı olan çaresiz ve içinden çıkılamayacak durumlarda ne derdi biliyor musun?

“Ölsem ölüyü çoğaltmam, kalsam diriyi çoğaltmam”

Evde kal diyorlar, kalsam neyi halledeceğiz?
Evde kalınca çekimi, senedimi, taksitimi kim ödeyecek?

Sanki Bankada yeterli param var!

65 yaş üstü insanların esnaf olanlarının, ticaretle uğraşanlarının işi karışık. Hatta çıkmazda. Onları dinlerseniz, bu işleri kim yapacak diye soruyorlar!

Deniyor ki, ne borcunuz varsa internetten yatırın?
Para vardı da yatırmadık mı? Para bulunacak, yatırılacak!

Diyorlar ki, Evde oturmakla bu işleri nasıl çözeceğiz?

“Evde kal güvende kal” güzel bir slogan amma! Evde kal, aklın çekte senette kalsın, uykun kaçsın!

Nasıl olacak, nasıl çözülecek bu işler!

Bankaya gidilecek, çek ödenecek, senet ödenecek, taksit ve kiralar yatırılacak!
Başkasında olabilir de, nerede bizde öyle hazır para! Kaç kişide var, üstelik bu krizde…

Zaten her gün ne yapacağız diye düşünüyorduk, şimdi evde kal, evde otur denilince, bu sıkıntılarımızı kim çözecek?

İnternet Bankacılığı mı?

Elektrik, su, doğalgaz, taksit, kredi kartı işlemlerinizi internet üzerinden yapın diyorlar!

Dışarı çıkma yasağı olmadan önce, banka görevlileri en fazla kimlere yardımcı oluyorlardı dersiniz?

65 yaş ve üstü olanlara!

Bu ne mi demek?

Bu yaş grubunda olan, dışarıya çıkma denilenlerin internetle arası pek iyi değil! Hatta hiç iyi değil! Çözüm şu an için çözümsüz bir şekilde çare bekliyor!

 

“BİR GÜN GELİR, BİTMEZ DEDİĞİN ZAMAN GEÇER!”

Moral olarak paniğe kapılmadan yaşamaya çalışmak lazım. Konulan yasaklara itiraz etmeden uymak lazım! Yaşlı insanların dışarıda olması risk. Hava almaya çıkmıştım, evde pek bir bunaldım demesi risk. Bizim canımız yok mu, attım kendimi dışarı diye kendini dışarı atması risk.

Bu ve benzer risk taşıyan hareketlerin çok daha fazlasını yapan Avrupa ülkelerinin aynı yaşlardaki insanları şu anda hayatta değiller!

Ne diyor Hz. Mevlana; “Bir gün gelir, Açmaz dediğin çiçekler açar. Gitmez dediğin dertler gider. Bitmez dediğin zaman geçer. Hayat öyle bir sır ki; Önce şükür, sonra sabır, sonra da inanmak gerek.”

Bu şehirde yaklaşık 210 bin dışarı çıkma yasağı getirilmiş insan var! Ve bu insanların zaten kimi şeker, kimi kalp, kimi tansiyon hastası!

Bir olmayan koronaydı, o da gelince, bir eksik bir fazla fark etmez diye karşıladılar!

Korona bize vız gelir, ölüm Allah’ın emri diyenlerde, inanın yine bu kesim!

Bu yaş gurubu duygusal. Kırılgan. Alıngan. Bir hayli hassas…

İnsanların raporu bitecek, mesele! İlacı bitecek, mesele! Size basit gelen, kolay gelen, onlar için hem zor, hem imkansız!

65 yaş ve sonrası insanlar, evlerde neden tutulduğunu anlayabilmeli, bunun mantığını çözebilmeli ve bu konuda yardım ve destek olunmalı. Bu dönemde en fazla ihtiyacımız olan şey, tatlı dil, güler yüz ve nezaket. Ve en başta hoşgörü ve anlayış.

İnsanın dayanışmayla üstesinden gelebileceği bir savaş! Zaman dayanışma ve işbirliği zamanı.

Ya bir ve beraber olunarak, Korona’ya karşı durulacak, Yada Korona, ülkeleri İtalya benzeri hallerden daha da kötüsüyle karşı karşıya getirecek!

 

ÖKSÜRMEYE BAŞLAYAN; AHA DİYOR, GELDİ İŞTE!

O kadar çok açıklama yapıldı ki, insanlar neye inanacağını şaşırdı, kimin doğruları söylediği noktasında kafaları karıştı.

Sokağın bugünkü hali iç açıcı değil!

Yasaklara ve ikazlara aldırmayanlarımız azımsanmayacak kadar çok!

Konu abartıldı. Panik havası esti. Sağlık kuruluşlarının, yetkililerinin dediklerine yüzde 70-80 oranında uyulsa, birçok olayın önüne geçilebilir!

Ancak, bizim kimseyi dinleme gibi, kimseye aldırma gibi bir halimiz yok.

Ne mi yapıyoruz?

Öksürmeye başlayan; aha diyor, geldi işte! Ateşi yükselen: eyvah diyor beni de buldu!

Uzmanlar;

Hijyen kurallarına uyun diyorlar! Uykunuzu mutlaka alın diyorlar! Stres yapmayın, moral motivasyonunuzu yüksek tutun diyorlar! Diyorlar demesine de, kime diyorlar!

 

KORONA EŞİTTİR ÖLÜM DEĞİLDİR!

Herkes kabul etmeli ki, panik, Korona meselesini çözmüyor.

Konuyu abartmanın da kimseye bir faydası yok.

Virüs bana bulaştı mı korkusu ve endişesi bir hayli fazla!

İşin gerçeği, organlarımızda kronik rahatsızlıklar varsa bulaşma riski yüksek.

İnsanımız, öncelikle kendini korumalı!

Herkese inanmamalı!

Güvenilir kaynaklardan gelen bilgiler haricinde diğerlerine itibar etmemeli!

Sadece kendimizden değil, diğer hayatlardan da sorumlu olduğumuz unutulmamalı!

Konunun uzmanlarına, salgın ve enfeksiyon eğitimi almış uzmanların tavsiyelerine ve ikazlarına kulak verilmeli!

Korona eşittir ölüm fikrinden herkes uzaklaşmalı!

Çünkü, Korona eşittir ölüm değildir!

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR