Mustafa Bahar

Mustafa Bahar

Hayat- Ölüm- Anlam

Hayat- Ölüm- Anlam

İnsanoğlu öleceğini bilen ama buna rağmen yaşamaya çalışan ve kendinden sonraya bir şey bırakmaya çalışan tek varlıktır. Bizim dışımızda bir grup maymun da ölümün farkında; hatta bir tür tören bile düzenliyorlar ölümlerden sonra. Ama ölümle ilgili tüm acıları çok geçmeden sona eriyor ve normal hayatlarına devam ediyorlar. Antropolojiye göre Neandertallerde de ölüm sonrasına dair bir bilinç olduğu düşünülüyor. Bu dönem henüz dinlerin olmadığı söyleniyor. Beyinleri fizyolojik olarak bize oldukça yakın ve alet kullanmayı yenilik yapmayı biliyorlar. Rüyalarında yakınlarından ölenleri görüyorlar. Bu rüyaya bağlı olarak ölümden sonra da bir şeyler olacak diye düşünüyorlar. Öleni rüyamda bile olsa gördüğüme göre hala varlıkları devam ediyor diyorlar.

İnsan kendi hayatına baktığında geçmiş hep pişmanlıkla ve gelecek ise hep kaygılı bir ruh hali görür. Bizler yıllar önceki iyi ve kötü olayları unutmuyoruz. Yıllar önceki olayların bir kısmı bizi hüzünlendirirken bir kısmı ise gülümsetiyor. Bunların bir kısmından ders alıyoruz bir kısmının da arkasından hasretle bakıyoruz. Gelecek ise daha sofistike daha belirsiz ve hep daha çok hesap kitap yapmamız gereken bir dönem.

Birçok insan pek hatırlamasa da ölüm diye bir son var. Ölümün varlığını bilmek ne işimize yarar? Ölümü hiç düşünmeyen birinin ampute olacak bir hasta görünce kafası karışıp dehşete kapılabilir. Bir ambulansta çalışan tıp personeli için durum değişir. Ölüm ürkütücü de olsa sıradanlaşabilir. Hayat dolu insanları yarın göremeyebileceğiniz fikri kafamızda binlerce işleme sebep olabilir.

Elisabeth Kubler Ross’un “Ölüm ve Ölmek Üzerine” isimli yazdığı kitabı bir batılı gözüyle ölümü anlatmakta çok başarılı. Burada depresyonda iken intihara teşebbüs eden; kurtarılan ve gördüğü tedavi sonrası iyileştiği düşünülen hastayla yaptığı görüşmede hala ölmeyi istediğini duyan doktor şaşırır. Hasta hiçbir sorunum da yok ama hayatın anlamı nedir sorusuna cevap bulamıyorum. Eğer hayatın anlam ve önemi yoksa yaşamanın akıllıca bir iş olduğunu düşünmüyorum diyor. Doktor hastanın bu kararlı hali beni çok ürküttü diyor. Victor Emil Frankl’ın “İnsanın Anlam Arayışı” adlı kitabında der ki: “Bugünün insanı yaşamak için çok çeşitli araçlara sahip ama yaşamak için bir anlamları yok”. Aslında yeterince açık modern dünyanın aciz insanı maalesef arızi olanı asli olana tercih edebiliyor.

Anlamın çok iyileştirici bir tarafı var. Tüm hayatı baştan başa kuşatıp tamir edebilir. Aradığı anlamı bulan biri her sıkıntıya katlanabilir, çok çile çekebilir, ölümü bile göze alabilir, her şeyden vazgeçebilir. İnsan anlam arayan bir yaratıktır. İlk insandan itibaren insanlar anlam arayışı içindedir. İnsan her şeye dayanır ama anlamsızlığa katlanamaz. Para, mal mülk makam bunlar hepsi hayatı yaşamanın araçlarıdır. Ama biz insanlar araçları amaçlara ve hayatın anlamına dönüştürmüş durumdayız ve herkes birbirine sırf bu yüzden her şeyi yapabilecek şekilde yaşıyor. Gerçek amaçlar da ıskalanıyor. Zaman ise tepemizdeki bir giyotin.

Ölümsüzlüğü arayan Enkidu, Gılgamış destanında gerçek ölümsüzlüğün iz bırakan işlerle mümkün olduğunu anlatır. Ölümsüz olmak isteyenler, insanların aklında ve gönlünde iz bırakacak işler yapmalı. Çevremizde olup biten savaşlar, nükleer tehditler karşısında ya teslim olup intihara sürükleneceğiz ya da enseyi karatmadan tüm insanlığın hayrına çabalayacağız. Bunu yapamıyorsak belki sadece kendi milletimiz ve memleketimiz için bir şeyler yapacağız. Ona da gücümüz yetmiyorsa belki şehrimiz mahallemiz ve kendi eş dost ve arkadaşımız için bir şeyler yapmaya ve kendi hayatımızı anlamlandırmaya ihtiyacımız olacak. Buraya kadar yaşadığımız ömürle alakalı. Ama ya ötesi, ölümden ötesi… Oraya dair bilincimiz ne alemde? Ölümden sonrasına dair bilinç bizi nasıl değiştirir? Ya bu bilinç yoksa insanda neler değişir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Bahar Arşivi
SON YAZILAR