Biz, iktidardan ziyade muhalefete mânâ yüklüyoruz. Zira iktidar, zaten hâkim-i mutlak olan taraftır; asıl imtihan, muhalefetin hâl ve vaziyetindedir. Zira muhalefet, iktidar olmasa bile muktedir olmalı; milletin hakkını ve hukukunu, gerektiğinde bir hisar-ı metin gibi müdafaa edebilmelidir.
Bu muktedirlik, yalnızca iktidara çamur atmakla değil; doğruya “doğru” diyebilmek, yanlışa da müessir bir surette set çekebilmekle mümkündür. Bir iktidarın hayırlı bir hizmetini görmek, teşekkür etmek muhalefeti tahkir etmez; bilakis milletin nezdinde izzet kazandırır. Lakin yanlışa karşı sessiz kalmak yahut laf olsun diye itiraz etmek, muhalefeti milletin gözünde maskaralık mertebesine indirir.
Merhum üstad Kadir Mısıroğlu, irtihal-i dar-ı bekadan evvel, “Giderek kötüleşecek bir CHP genel başkanlığı”ndan bahsetmişti. Zannımca bu, bizce keramet, sizce tahmin olabilir. Lakin el-hak doğru çıkmıştır. Bugün ana muhalefet partisi, kendi içinde hizipleşmiş, milletin mesail-i mühimmesinden kopmuş, laf ü güzaftan ibaret bir siyaset sergilemektedir.
Muhalefet, sadece “iktidar yıkılsın” diye var olamaz. Onun asıl vazifesi, memleketin selâmetiselâmet-i umumiyesi için çabalamaktır. için çabalamaktır. Milletin sesini gür bir seda ile duyuracak, haksızlığa karşı bir set-i seddâd gibi duracak, doğruyu da yanlış kadar şiddetle ifade edecek kudrete sahip olmalıdır. Aksi hâlde, iktidarın kusurları büyür; çünkü karşısında onları durduracak kavi bir irade bulunmaz.
Bugün Türkiye’nin ihtiyacı, halkı iğfal eden, hamâsî nutuklarla vakit tüketen bir muhalefet değil; milletin gerçek meselelerini bilen, çare-i makul üreten, gerektiğinde “helal olsun” diyebilen, gerektiğinde de “dur” diyebilen bir muhalefettir.
Velhasıl, iktidar güçlü olabilir; amma muhalefet zayıfsa millet sahipsiz kalır. Bu sahipsizlik ise demokrasinin değil, demagogların işine yarar. İşte tam da bu yüzden, bugün Türkiye’de muhalefetin hâli, nâ-şayeste bir vaziyettedir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.