Kime kalmış ki bu âlem?
Rahmetli Yusuf Nalkesen’in Kürdilihicazkar bestesi, “Düşmeden saçlarıma ak” oldukça hoş mısralara sahip.
“Misafirim ne güne dek / Var mı bunu bir bilecek / Sıra bize de gelecek”
“Kime kalmış ki bu âlem / Yaşamağa bak, neşelen.”
Rahmetli Nalkesen, misafirlikten dem vurmuş, bu işin bilinmezliğinden dem vurmuş, sıra bize de gelecek demiş, ardından da” Kime kalmış ki bu alem?” diye sormuş…
İşin yaşamaya bak ve neşelen faslı ise, kahırlı, hüzünlü ve bir o kadar da ümitsiz…
Bu alem kimseye kalmadı, kalmasına da…Alem benim, bu alemde benim dediğim olur. Ben dedim mi akan sular durur diye başlayan oldukça iddialı cümleleri peş peşe sıralamaktan ne bıktık ne usandık…
Kime kalmış ki bu alem?
Kime kalmış ki, bize kalacak, bizim olacak, bizde kalacak. Alem, zapturapt altına alınabilecek bir şey olsaydı, dünya üzerinden gelip geçen cihangirlere, krallara, imparatorlara kalır, onların tapulu malı olurdu.
*****
Roma gibi, kıtalara hükmeden bir devlet, alem karşısında parçalandı, bölündü, un ufak oldu. Cengiz Han, uçsuz bucaksız bozkırları, çölleri dağları, ovaları aştı. Onun soyundan gelenlerin kurduğu devletler, kıtaları birbirine kattı, coğrafyaları yerle yeksan etti…
Moğollar o dönemde dünyayı kana ve ateşe buladılar. Şehirler yakıldı yıkıldı, insanlar ya öldü ya esir pazarlarında köle olarak satıldı. Tarihçilerin anlattığı üzere çekirge sürüsü gibi işgal ve istila ettikleri coğrafyaları talan ettiler, soydular, taş üstünde taş, gövde üzerinde baş bırakmadılar. Moğollara da kalmadı bu alem…
En acı ve ızdırap dolu yılları geçiren coğrafyalardan biri de Anadolu oldu.
Moğol Noyanları, özellikle Baycu Noyan dönemi, ölümün kol gezdiği bir dönemdi. Hele bir Baycu yılı diye bir yıl vardı ki, neredeyse sönmeyen ocak kalmamıştı. O kadar çok insan öldü ve esir edildi ki, Anadolu bir anda ıssız ve viran kaldı. Baycu’ya da kalmadı bu alem…
Selçuklu ’da entrika dendiğinde akla Emir Sadettin gelirdi. Namı diğer Sadettin Köpek…Zazadın Hanının da mimarı olan Emir Sadettin, o kadar çok devlet adamının kanına girdi ki, sonunda, Kubadabad Sarayının önünde asılarak öldürüldü.
Bu alem Emir Sadettin’e de kalmadı…
****
Geçmişte Mısır Firavunları alem benim dediler. Romanın diktatörleri ve İmparatorları da…
Alem onların ayaklarını yerden kesti, yükseltti, yüceltti, sonra en olmadık bir gaflet anında tepetaklak yere çakıldılar. Bir daha da iflah olmadılar.
Alem dedi ki; Ey alemin kimin olduğunun farkına varmamakta ısrar ve inat edenler, şimdi gördünüz mü alemi? Şimdi gördünüz mü, kiminmiş alem?
Alem bizim, bizim olacak diyenler hakikatlere hiçbir zaman itibar etmediler.
Milattan önceki yıllarda, alem üzerinde hak iddia edenler, kendilerinde tanrısal güçler olduğunu söylemeye, söyletmeye, adlarına tapınaklar inşa ettirmeye devam ettiler.
İspanyollar Amerika kıtasına çıktıklarında, Maya ve Aztek Medeniyetlerini altın hırsı yüzünden mahvettiler. Halkı köle yaptılar. Milyonlarcasını öldürdüler. İspanyol zulmünden geriye, bir türlü kendine gelemeyen bir Orta ve Güney Amerika kaldı. Lakin, alem İspanyollara da kalmadı.
*****
Rahmetli Mehmet Akif’in, “tek dişi kalmış canavar” diye nitelendirdiği Medeniyet, Amerika kıtasına ölüm getirdi. Daha sonra da Afrika medeniyetle tanıştı. Köle ticareti başladı, elmas gibi, altın gibi değerli madenler yüzünden, Batı, Afrika’ya postu serdi. Sömürgeciler, aleme sahip olma hikayelerini değişik isimlerle başlattılar, adı ya medeniyet oldu ya da bahar. Baharlar kana bulandı. Petrol aşkı, vahşeti, köleliği, asimileyi, insanlığın yüz karası cümle yaptırımı baharla aldı geldi Orta Doğuya…
Bu alem benim olmalı diyen Adolf Hitler, Avrupa’nın bütün ülkelerini ezdi, çiğnedi, geçti. İngiltere’yi abluka altına aldı. Rusya’yı defalarca mağlup etti. Kuzey Afrika’yı eline geçirdi.
Almanların müttefiki olan Japonlarda, Kore ve Çin’i işgal etti. Alem onlara da kalmadı.
Amerika hem Almanya hem de Japonya ile savaştı. Amerikan orduları İkinci dünya savaşında Normandiya’dan ve İtalya’dan Avrupa’ya çıkarma yaptı. Almanya teslim oldu. Hitler öldü.
Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları sonunda Japonya teslim oldu.
Bu seferde alem benim dedi Amerika…
*****
Stalin döneminde Rusya, alem benim dedi. 26 milyon insan öldü onun döneminde…
Kırım, Kafkaslar, Hazar denizinin kuzeyinde yer alan bugünün Türk Devletleri alem benim diyen Rusya’ya tabi devletçikler oldular. Demirperde ülkeleri denilen Doğu Almanya, Polonya, Romanya, Bulgaristan alem benim diyen Rusya’nın demir pençesinin elinde kaldılar.
Mao döneminde Çin, bölge benim alem benim dedi ne Tibet kaldı işgal edilmedik ne Doğu Türkistan…
İngilizler Ortadoğu’yu öyle bir tasarladılar ki, Osmanlının çekilmesinden sonra, Orta Doğu, kolay yönetilebilir, söz geçirilebilir devletçikler haline getirildi. Suudi Arabistan, Kuveyt, Ürdün, Irak, Suriye ve Mısır Krallıkları, Arap Emirlikleri yanında İran Şahlığı, Pakistan ve Hindistan diye iki ayrı devlet, Nepal ve Bhutan Krallıkları, Keşmir devleti gibi devletçikler de Asya’nın karışmaya hazır ortamında yaprak gibi titreşen devletçikler olarak ayakta duruyorlardı.
Alemin kralları, alem benim diyenleri, alem benden sorulur diye ileri geri konuşanları pek çoktu. Ortadoğu’da tam o karmaşa ve kargaşa ortamında alem benim diyen yeni bir devlet daha doğdu…
İsrail…
*****
Dünün mağduru olarak, mağdurluğu kimselere bırakmayan İsrail, Orta Doğuyu ateşe verdi.
Ne Cuma dedi ne arife dedi ne bayram dedi, Gazze’yi haritadan silmeye devam ediyor. Gözü, Orta Doğunun tamamında. Nil ve Fırat arasında ne varsa hepsini kendine istiyor.
Ölüm bu Kurban Bayramı’nda da kol gezdi Gazze’de. Ölümden ne çocuklar kurtulabildi ne gençler ne kadınlar ne de yaşlılar. Alem benim diyenlerin en üst sırasına yükseldi İsrail.
Yıllardan beri, yaptığı zulmü, asimileyi, işlediği cinayetleri, ölüm zindanlarını gözlerden kaçırmaya çalışan Çin, Açıkhava hapishanesine çevirdiği Doğu Türkistan’da soydaşlarımızı ve din kardeşlerimizi akıl almaz, insanlığa sığmaz bir şekilde asimile ediyor.
Camiye gitmek ölüm, Kuran okumak ölüm, bulundurmak ölüm, namaz kılmak ölüm, oruç tutmak ölüm. Doğu Türkistanlı, ölüm ve zulüm bataklığında, eviyle zindan arasında yaşanması her an muhtemel bir hayatın tam ortasında.
Zalimlere ve zulmedenlere dur diyen yok…Barış konusunda mangalda kül bırakmayanlar ortalarda yoklar. Birleşmiş Milletlerde, insanların feryatlarını gözyaşlarıyla dile getiren sözcüler yeterince ilgi görmüyor. Katiller ve caniler ise ayakta alkışlanıyor.
*****
Kime kalmış ki bu alem?
Çin’e, İsrail’e kalacak…
Mazlumların feryatları, gözyaşları arşı tutmuşken, dünya vahşeti ve kan gölüne dönen coğrafyaları görmezden gelmeye devam ederken, bu iş ilanihaye böyle gitmez. Çünkü hiç gitmedi…
Alemin gerçek sahibinden korkmayanların vay haline…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.