Erol Sunat

Erol Sunat

“Konya Bi Takarsa!”

“Konya Bi Takarsa!”

“Ağzını hayra aç / Konyaspor düşmez” dedik, düşmedi çok şükür. “Konya bi takarsa/ Korona morana kalmaz” dedik mi, Koronada toplar pılısını-pırtısını çekip gider diye düşünmüşüz.

Kazın ayağı keşke öyle olaydı!

Ne yapmış Konya? Takmış! Kime? Koronaya!  Hem de bayağı bir takmış. Herkes duysun görsün diye şehri donatmışız, Koronaya taktık babından…Kast edilen takmak, maske takmakla ilgili bir mevzu! Maskeyi takacağız, Korona, morona kalmayacak! Hadi inşallah!

Takmak kelimesi kafa karıştıran bir kelime…

Maske takılsın diye, gereğini yapılsın diye, az biraz mecaz, az biraz argo  kelimelerle sloganvari bir yazı oluşturulmuş!

Dilimiz az biraz çekmeye, sündürmeye müsait, değişik manalara ve anlamlara gelen kelimelerimiz aramadığınız kadar!

“Takmak!” onlardan birisi.

Takarsam , takarsa filan dediniz mi, kime takarsan, kime taktın, nasıl takarsın diye karşılıklar almanız işten bile değil!

Biz bi takarsak korona, morana kalmaz deyince, Korona, yeminle katıla katıla güldüm, gülmekten de öldüm, gözlerimden yaşlar aktı diyesiymiş!

Koronayı dahi güldürmüşüz de haberimiz yok!

Korona, vazgeçmiş gülmekten, sonra da, kızmış kendi kendine…

Konya bana takarsa kulp mu takacak, yan mı bakacak, hava mı atacak diye!

Bu gidişat böyle giderse, insanlar tedbirsizlik etmeye devam ederse, yani, Korona bi takarsa…işimiz zordan daha zor!

Konya bi takarsa, yani maske takarsa! Taksın inşallah da, ne zaman gerçekleşecek bu takma işi?

Şimdilik Koronayla karşılıklı takışa-takışa gidiyoruz. Biz reste rest deyip maske takmıyoruz. O bize takınca sevdiklerimizi alıp götürüyor!

 

KORONANIN ŞAKASI YOK!

Konya olarak, Koronayı takmıyoruz, takmadığımızı sözlerimizle , hal ve hareketlerimizle de teyit ediyoruz.

İşte bu yüzdendir ki, Korona bu şehre takmış vaziyette!

Asıl Koronayı takmayan kim?

Konya!

Konya, maske takmaz!

Konya, sosyal mesafeyi ayarlamaz!

Düğün derneklere çaktırmadan, duyurmadan katılır. Birde pilav olsaydı demekten kendini alamaz.

Alem ne der, el al alem ne der diye, taziyelere herkesten önce gider.

Asker uğurlamalarından vazgeçmez.

Çünkü ayıp olmasın, yarın herkes arkamızdan konuşur, bizi kınar yargısından kurtulamadığı için virüsle yüz yüze gelmekten kaçamıyoruz.

Arkanızdan konuşacak diye endişe ettikleriniz, yarın öldüğünüzde sizin için mevlit mi okutacaklar, Yasin mi okuyacaklar?

Nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu bir türlü anlamamış görünüyoruz!

 

KONYA’YA TAKAN TAKMIŞ ZATEN!

Teyzeler, ablalar, mahalleli kadınlar, ikindi sonrası, yatsı namazına kadar mahallelerde vuruyorlar lafın gözüne…

“Bi şiycik olmaz” diyenler bunların arasında…

“Acı patlıcanı kırağı çalmaz “ diyenlerde erkekler arasında fazla…

Hem bi şiycikler oluyor, hem de acı patlıcanları kırağı öyle bir çalıyor ki, kronik hastalıkları tetikleyen virüs, dostlarımızı, en yakınlarımızı, daha dün konuştuğumuz insanları alıp götürüyor!

Virüs tedbirsizliğimize,  ayakları yere basmayan özgüvenimize, atıp-savurmamıza takmış vaziyette

Çünkü bizlerde, ne maske var, ne sosyal mesafe…

Tedbir yerine koyduğumuz laftan savunmalarımız çürük, sadece kendimizi kandırmaktan ibaret!

Konya bi takarsa deniyor ya…

Konya’ya takan takmış zaten!

Virüs takmış!

İhmal takmış!

Tedbirsizlik takmış!

Umursamazlık takmış!

Ekonomi takmış!

İşsizlik takmış!

Çarşı-Pazar takmış!

Konya bi taksa, korona morona kalmayacak amma, Konya takılması gerekenleri, takmadığı içindir ki, takılmaması gereken yerlerde takılıyor!

 

“SEYREYLE SEN GÜMBÜRTÜYÜ!”

Takma deyince, takıntılı bir şehir olduğumuzda anlaşılabilir! Biz kendi halinde, sessiz sakin köşemizde oturmuyor muyuz?

Şiarımız, “Azıcık aşım, ağrısız başım” değil mi?

Etliye sütlüye karıştığımızı gören var mı?

Ya zülfüyare dokunduğumuzu?

Yok ki, yok olan bir şeyi nasıl göreceksiniz?

Zevahiri kurtaralım yeter!

Bizim işimiz kendimizle, birbirimizle…Eteğimize taş toplamaktan yürüyemez olduk!

Birimiz az ileri gitse, onu engellemek için yol yaparız Ankara’yı…

Biz onu, o bizi şikayet ede-ede koca bir ömür gelir-geçer…

Bizim takıntımız varsa böyle bir takıntı.

Konya bi takarsa demişler ya…

Ne güzel söylemişler…

Konya kendi içinden kendine rakip gördüğüne, hasım gördüğüne bi takarsa, işte o zaman seyreyleyin gümbürtüyü.

Hani o güzel manide demişler ya;

“Yerden göğe küp dizseler / Üst üstüne bindirseler / En alttakin bir çekseler / Seyreyle sen gümbürtüyü” diye…

 

Bİ TAKSAK DERKEN, KORONA ÜSKÜDAR’I GEÇTİ HABERİMİZ YOK!

Kapalı kapılar ardında konuşmaya, dedi ki, demiş ki konularının peşine düşmeye,  dedikoduyu kazanlarını kaynatmaya, tevatürler ve rivayetlere, şehir efsanelerine hayran olduğumuz yalan mı?

Takıntımız böyle bir şey!

Hep birlikte Konya’yız denmişti ya…Biz ona da taktık!

Hem öyle bir taktık ki, Konyaspor olmasa ne bir araya geleceğimiz vardı, ne de bir arada olacağımız!

İyi ki varsın Konyaspor, iyi ki Süper Ligde kalmayı başardın, iyi ki, bizleri yine birleştirdin.

Konya bi takarsa demişler ya…

Kalbimizden geçeni okumuşlar!

Nasreddin Hocayı dahi yüzyıllar önce Timur’un otağına yalnız başına gönderip, ne olacak diye ardından seyir bakan kim?

Konya demek ki, Nasreddin Hocaya’da takmış o zamanlar!

Hoca, Timur’un otağından sağ-salim çıkınca da, biz git dediydik, iyi olur dediydik, hep beraber teşvik ettiydik diye bir anda o göndermeyi sahiplenmiş o dönemin insanları diye anlatılır!

Konya bi takarsa demişiz amma, Korona, biz düşünene kadar, laf seçene kadar, atımı aldım, İstanbul yoluna düştüm, Üsküdar’ı da geçtim haberiniz yok diyor!

Ne diyelim, iyi olur, hayırlısı olur inşallah!

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR