"Şeytanın emeklilik talebi ve gözünü yıldıran şarkılar”

"Şeytanın emeklilik talebi ve gözünü yıldıran şarkılar”
 Muhabir
MUHİT: Aylık edebiyat ve fikir dergisi Muhit, mart sayısında “Çanakkale” dosyasıyla arz-ı endam ediyor.

MUHİT: Aylık edebiyat ve fikir dergisi Muhit, mart sayısında “Çanakkale” dosyasıyla arz-ı endam ediyor.

Cevdet Karal; ‘Şeytanın Emeklilik Talebi ve Gözünü Yıldıran Şarkılar’ adlı şiirinde günümüz modası hikâyeleştirilen şiirin güzel bir örneğini veriyor. Çok başarılı, enfes bir şiir. Bir başka iyi şiirse İbrahim Tenekeci’nin ‘Dünyadan Dönerken’. Özlediğimiz kafiyeli, ölçülü, ahenkli geleneksel şiir örneklerinden. Muhit’ten dikkatimi çeken üçüncü şiir Nurullah Genç imzalı.

Diğer yazılara gelince… Erol Göka, aile ve aşk yazılarına 14. Bölümle devam ediyor: “Âşık niye sevdiğini bilmez; bildiği tek şey onun sevgilisinin ve sevgisinin farklı olduğudur.”

Dursun Çiçek bu sayıda ’KozanDağı’nda geziyor ve bir çağrıda bulunuyor; “Kentlerde üşüyorsun, söylediğin türküleri kimse duymuyorsa uğraşma. Dağlara çık! Kar ve ayaz kentin yalnızlığından daha soğuk değildir.” Dursun Çiçek bir de ‘kent’ değil de şehir deseydi, ne güzel olacakmış.

Vefaya ayrı bir değer verilen Muhit’te Üstün İnanç, Ahmet Günbay Yıldız hakkında incelikli birer yazı tam anlamıyla okunmayı hak eden metinler. Muhit’ta Alev Alatlı da iki yazıyla hatırlanıyor.

Beşir Ayvazoğlu’nun Ataç biyografisi gündem olmaya devam ediyor. Muhsin Macit’in yazısı da oldukça kapsamlı, kuşatıcı. Mustafa Uçurum ise ‘Bu Ülke’yi hakkıyla yazamamış ne yazık ki.

CİNS: Mustafa Çiftci kısa ama öz hikâyeleriyle konuk olmaya devam ediyor Cins’te. Bu sayıda üç diplomalı biri anlatılıyor, diplomanın ‘ne’den ibaret olduğu ustaca ortaya konuyor.

Beyza Karakaya Netflix yapımı ‘Dünyayı Ardında Bırak’ odağında ütopik bir yazı kaleme almış. Karakaya elektrik ve internetin olmadığı, hatta bir an bile olmadığı ‘An’ların tezahürünü başarıyla yansıtıyor. Yazıda Tesla da haşlananlar arasında zikredilmiş.

Serdar Kılıç, kendiyle yapılan söyleşide ‘Gece gökyüzüne, gündüz toprağa bakmayan insandan hayır gelmez’ diyor. Bir başka söyleşiise Cağfer Karadaş Hoca ile; “Kader insana tanınan özgürlüktür.” (Hamiş: Ah bu nüfus memurları yok mu: Cağfer!)

Distopik evrenin on filmi Cins’in mart ayı ana dosya konusunu sağlamlaştıran bir yazı hüviyetinde.

Sadık Yemni’den Yapay Zekâyı okumak, Cins Mart sayısı okuru için ayrı bir kazanç doğrusu.

Savaş Ş. Barkçin etkili hitabetini bu ay estetik konusunda devam ettiriyor ve “Doğallık, sahicilik hangi işte kalmış ki insanların yüzlerinde, bedenlerinde kalsın” diyor.

Beyza Karakaya, Cins’in en çalışkan emektarlarından. Geçmiş gazetelerin gelecek tahayyüllerine hem şaşıracak hem de gül(ümsey) eceksiniz. En komiği şu olsa gerek (1933): ‘Aşk Gizli Tutlamayacak!’

İki gözümüzün çiçeği Gazzali’ye göre filozofların amacının ne olduğuna dair Muhammed Yazıcı’nın makalesi oldukça mühim ve öğretici. Okumazsanız çok şey kaçırırsınız; benden söylemesi!..

whatsapp-image-2024-03-18-at-10-38-56.jpeg

HECE: 28. yılında 327. Kez okurla buluşan nitelikli dergi Hece’nin mart dosyası ‘Sesli Kitap’ üzerine. Dosyanın editörü ise Hece’nin emektarlarından Hatice Bildirici. Böyle bir dosya elbette Nisan Kumru’suz olmaz ve Kumru’yla bir söyleşi dosya muhteviyatında. Dosya geniş kapsamlı bir soruşturmayla taçlandırılmış.

Derginin şiir kadrosu Filistin ağırlıklı ki, Hece’nin Filistin duyarlılığını bir kez daha hatırlatmak ve teşekkür etmek boynumun borcu.

Feyza Akgün’ün hazırladığı ‘Edebiyat Gündemi’ hem içerideki hem de yurtdışındaki edebiyatı takip etmek isteyenlere ilâç oldu diyebilirim. Bu sayıda 2024’ün merakla beklenen bazı kitapları da var.

Sema Bayar, söyleşi konuğu Cihan Aktaş ile ‘Şehrazat Balkonda’yı konuşuyor. İz’den çıkan kitap, kadınların kamusal alan tecrübelerine odaklanıyor.

Eleştiri yazılarını beğendiklerimden Ali Galip Yener, dijital çağda hakikat-sonrası kavramı ve sonrasına odaklanıyor. Yazıda Cogito da, Byung Chul Han da pek çok şey de var. Bu arada pop star(!) Chul Han, Filistin’e dair bir şey söyledi mi, ben mi ıskaladım.

Alev Alatlı ile çevrimiçi söyleşi notları ise manifestovari demeçlerle bezeli yoğun bir yazı. Bir daha tebrikler Hatice Bildirici.

Hece’nin sürekli köşesinin konuğu Funda Özsoy. Çalışkan akademisyenimizin yazma tutkınlarına söyledikleri dikkate alınası türden. Özsoy Hoca okuma ve yazmanın bir bütün olduğunu özellikle öne çıkarıyor.

Mehmet Narlı Hocanın Ketebe etiketli ‘Babalar ve Oğulları’nın dumanı tüterken Hakan Türkçapar, Orhan Pamuk’un ‘Kırmızı Saçlı Kadın’ romanı odağında baba ve oğulun karanlık öyküsünü irdeliyor yazısında. Yazı oldukça hacimli, gelecek sayıda da devam edecek.

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.