Erol Sunat

Erol Sunat

ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ, GÖNLÜMÜZE ÇİFT BAŞLI

ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ, GÖNLÜMÜZE ÇİFT BAŞLI

SELÇUKLU KARTALININ SEVDASI DÜŞTÜ!

Kadim şehrin, kadim toprağı olur. Kadim şehrin, kadim topraklarında yatanları unutamazsınız. Unutturamazsınız, unutturmazlar!

Hakikat, döner dolaşır, bir şekilde gün yüzüne çıkar.  Birilerinin aklına gelir, getirilir.

Bilinmez bir sevdadır bu sevda.  Kalbe düşüren düşürür.  Devran döner, şartlar ona göre değişir. Direnenlerin direnci kırılır. Surda gedikler açılır. Çıkmaz sokaklarda nafile tur atanların başı döner!

Tarihi dönüşüm başlar. Ne kadar olumsuzluk varsa, cümle yollar olumluya çıkmaya başlar.

Sonra bir bakarsınız ki…

Bu kadim şehrin toprağından, bu kadim şehrin bağrından, gönlüne çift başlı Selçuklu Kartalının sevdası düşürülen bir Seyit Küçükbezirci çıkar, inat edenlerin inadı kırılır. Selçukluya geçit vermeyenler,  Selçukluyu pas geçenler, adını anmayanlar, adını andırmayanlar, Sultanlar şehrinde, Selçuklu Sultanlarını, Sultan mezarlarını, Sultanlar tepesi olan, Alaeddin Tepesinde yapayalnız bırakanlar, Selçukluya doğru yürümeye başlarlar.

Bu günler Selçukluya geri dönüşün günleri. Aslına rücu etme günleri. Tarihi günler. Yanlıştan dönme günleri!

Konya gibi, kadim şehrin, kadim topraklarında yatan Sultanların, isimsiz nice kahramanların,  şühedanın, Gönül Sultanlarının ve dostlarının unutulmasına, unutturulmasına Yaradan müsaade eder mi, razı olur mu, rıza gösterir mi sanıyorsunuz?

Etmedi, razı olmadı, rıza göstermedi elhamdülillah!

 

HER ŞEY, MİRYAKEFALON ZAFERİNİN 840. YIL DÖNÜMÜYLE BAŞLADI.

Rahmetli Seyit Küçükbezirci Ağabey, bu dünyadan ayrılmadan önce, son Selçuklu olarak, Selçukluya dokundu. Ve o dokunuşu Miryakefalon’la yaptı.

Miryakefalon,  Malazgirt’ten sonra, Anadolu coğrafyasında, kazanılmış en büyük zaferdir.  Haçlı seferlerini durduran, Kudüs’e kalkan olan Selçuklu Sultanları,  onca gaile ve badireden sonra, Miryakefalon’la, Anadolu’yu Türk yurdu haline getiren bir zafer daha kazandılar. Doğu Roma bir daha Anadolu için tehlike olmaktan çıktı. O devrin Bizans tarihçileri Anadolu’yu anlatırken Türkeli diye anlatmaya başlamışlardı.

Miryakefalon, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçaslan ile Bizans İmparatoru I. Manuel Komnenos arasında 1176’da meydana gelen ve Bizans’ın Anadolu’yu Türklerden geri alma ümidini tamamen yok eden savaş olarak tarihteki yerini aldı.

Selçukluya geri dönüş, Miryakefalon zaferinin 840.yıl dönümü kutlamalarıyla birlikte başladı.

Konya için bir kırılma noktası, bir geri dönüş noktası, Selçuklu ile barışma noktası oldu.

Bir türlü Selçuklu tarihiyle, Selçuklu Sultanlarıyla barışamayan, onları Alaeddin Tepesinde resmen unutan Konya, geçtiğimiz hafta Konya’nın Başkent oluşunun 923. Yıldönümünü kutladı!

Nereden nereye değil mi?

 

NE SELÇUKLUDAN VAZGEÇEBİLİRİZ, NE OSMANLIDAN!

16 Eylül 2016’dan yani Miryakefalon Zaferinin 840. Yıl kutlamalarından bugüne neredeyse 4 yıl geçti.  Selçukluya dönüşün, Selçukluya yolculuğun sevdalısı rahmetli Seyit Küçükbezirci Ağabey, 11 Aralık 2018’de aramızdan ayrılmıştı.

Selçuklunun günümüzdeki son Emiri idi. Bugün gelinen nokta, o günün yöneticilerini ikna eden, onlarla kurmuş olduğu güzel diyaloglarla Konyalı yöneticilere, Selçukluyu ihya konusunda ikna eden Seyit Ağabey oldu.

Şehir Meydanının adının Kılıçaslan Meydanı olması, birçok Sivil Toplum Kuruluşunun bir anda Selçuklu Tarihine merak sarması, Selçuklu Sultanlarını övmeye ve anmaya başlamaları,  tesadüf olabilir mi?

“Selçuklu torunları, Osmanlının izinde” gibi saçma-sapan bir başlıkla Söğüt’e giden Konya, tarihi geriye çevirme gibi oldukça yanlış teşebbüslerde bulunmuştu!

Çünkü, bu işi ortaya koyanlar, Selçuklunun Osmanlı’dan önce bu topraklarda devlet kurduğunu, var olduğunu, Osmanlı’nın kuruluşunda, Selçuklu Devlet adamlarının ne kadar büyük payları ve katkıları bulunduğunu, ya anlayamadılar, yahut anlamak istemediler!

Bu yanlış algıda ısrar, tarihe sökmedi! Keşke zaman makinesi gibi bir şey olsaydı da, bu işi hazırlayanları o yıllara götürme imkanı olsaydı.

Mevcut yazılı tarihler bu düşüncede olanları kesmedi çünkü!

Netice de, Selçukluda bizim, Osmanlıda…Her iki devleti kuran aynı millet, yani Türk Milleti.

Bizler, hepimiz, bu iki büyük devletin soyundan geliyoruz.  Ne Selçukludan vazgeçebiliriz, ne Osmanlıdan…Konya, bu devletlerin ilki olan Selçuklunun Başkenti! Karamanoğullarının taht merkezi. Osmanlının Karaman Eyaletinin de merkezi. Meselenin özü de, özeti de bu!

 

SELÇUKLU, KADİM ŞEHRİN, KADİM TOPRAĞINDAN YENİDEN DOĞUYOR!

Selçukluya vuslat anını rahmetli Seyit Küçükbezirci Ağabey yaşayamadı, bu günleri görmek ona nasip olmadı, ancak, bu kapıyı aralamanın şerefine erişti.

Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, Direniş Karatay filmiyle Selçukluya vuslatı yakınlaştırdı. Direniş Karatay’dan, Direniş Konya’ya geçişin kolaylaştırıcısı oldu.

Dönemin Konya Vakıflar Bölge Müdürü İbrahim Genç, Selçuklu eserlerinin restoresi ve yeniden ihyası için  gerçekten değerli çalışmalar ortaya koydu.

Onlarda, bu Kadim şehrin, kadim toprağında yetişmişlerdi. Seyit Ağabeyin araladığı kapıdan yürüdüler geldiler.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya üzerine örtülmüş kalmış külleri, Pandemi dönemi öncesinde tertip ettiği çalıştayla kaldıran, Konya’nın Başkent oluşunun ve Fethinin kesin tarihlerini netleştiren, “Türkiye Selçuklu Devleti Başşehri Konya” çalışmalarının mimarı oldu.

Değişimlerin mütevazi ismi Başkan Altay, bu kadim şehrin, kadim toprağında yetişen evlatlarından biri olarak, vuslata giden yolda, en önde yürüyenlerden.

Çünkü, gönlüne çift başlı Selçuklu Kartalının sevdası düşenler, düşürülenler bir araya geldiler, bir araya getirildiler, Selçukluya vuslat başladı.  

Ve Selçuklu, kadim şehrin, kadim toprağından yeniden doğuyor!

Darısı, Kutalmışoğlu Süleymanşah tarafından şehrimizin feth olunmasının, 2020 yılı itibarıyla 947. yılı kutlamalarına inşallah. Pandemi döneminin bu sıkıntılı günlerinde, Konya’nın Başkent oluşunun 923.yıl kutlaması, Alaeddin tepesinde açan nadide bir umut gülüdür. Sebep olanlardan, vesile olanlardan, bu işe emeği geçenlerin cümlesinden, Allah razı olsun.

 

SULTANLAR ŞEHRİ KONYA!

Farkındaysanız eğer, gönlümüze çift başlı Selçuklu Kartalının sevdası düştü düşeli, güzel şeyler oluyor! Bundan dört ay önce de, Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’la birlikte bu şehirde bazı şeylerin değişmeye başladığını, olumsuz havaların, olumluya dönmeye başladığını, yazmıştım. Türkiye Selçuklu Tarihine ve onun Başkentine olan yolculuk geçtiğimiz hafta ilk meyvesini verdi. Şehrimize hayırlı olsun!

Bu şehir Sultanlar şehri, Alaeddin Tepeside, bu sultanların ebedi istirahatgahı!

Bu şehrin “Sultanlar Şehri” olarak tescil edilmesini ve kabul görmesini, birçok köşe yazımda dile getirdim.  Tekraren ve yeniden dikkatlerinize sunuyorum sayın Altay!

Selçuklu Sultanı I. Gıyasettin Keyhüsrev’in türbesinin bulunduğu Sivas, bütün tanıtımlarında, kendine, “Sultan Şehir” demekten büyük bir gurur duyuyor.

Biz ise Sultanlar Şehri olduğumuzu nedendir bilinmez, görmezden, bilmezden geliyoruz!

Sultanlar şehrinde,  adına Alaeddin Tepesi dediğimiz, bir Sultanlar Tepesi var. Bu tepe baştanbaşa Sultan kesilmiş. Bugüne kadar dünya kadar isim kondu, hiçbiri olmadı, tutmadı. Hafızalarda yer etmedi, kabul görmedi.

Sayın Altay!

Selçukluya yolculuğun devamı ve bu tepenin ihyası, dilerim size nasip olur, yazmakta bizlere inşallah…

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR