Ahmet Çapanoğlu

Ahmet Çapanoğlu

BU SORUMSUZLUK NEREYE KADAR?

BU SORUMSUZLUK NEREYE KADAR?

Sağlıkta ne kadar çağ atladığımız konuşuluyor. Bir dönem hastanelerden hastalarımızın tedavi parasını ödeyemediğimiz için cenazelerimizi alamazdık. Allah’a şükür ki, o devirlerin geride kaldığını görüyoruz ve devletimizin başındaki insanlar her daim bunu dile getirmektedirler. Ve bu da doğru bir gerçek. İlaç bulamazken ilaçlarımızı zahmetsiz tedarik edebiliyor, günlerce sırada beklemiyor, randevu sistemiyle tedavimizi zamanında yaptırabiliyoruz.

Ama bir gerçek var ki, devlet ve üniversite hastanelerinin dışında kalan özel hastanelere devlet tarafından ne kadar denetim yapılıyor ve usulsüz davranışlara nasıl cezalar uygulanıyor, onu bilmiyorum. İşin merak edilen yanı bu.

O dönemlerin geride kalmasıyla beraber, özel hastaneler mantar gibi türemeye başladı. Zannettik ki, hizmet kalitesi yükselecek, rekabetle en iyisini yapacak, hizmet kalitesiyle yarışacaklar. Doğruydu, hizmet kalitesinde yarışa çıkmaları. Ama bu yarışın başında çiçek başı gibi devlet hastanelerinden ve üniversite hastanelerinden başarılı doktorları transfer ettiler, birbirleriyle hasta kapma yarışına girdiler.

Hastalar memnundu, ne de olsa Devlet Hastanesi ve Tıp Fakültelerindeki kalabalıktan ve koşuşturmalardan kurtulmuşlar, tahliller için doktorun odasında alınan kan numunesi yeterliydi. Oradan oraya git yoktu. Kapılarda hostesler hastalara yol gösteriyor, yardımcı olunuyordu.

Peki şikayet yok muydu? Öyle şikâyetler vardı ki, “bunlar her yerde olur, olağan şeyler, insanların memnuniyet sınırı yok” diyerek geçiştiriyorduk ki, geçen hafta bir hasta yakınının Konya’da bir VIP(!) hastanede yaşanan bir durumu anlatınca, hastane yetkililerince yapılan sorumsuzluğa “ohaa” dedim ve bir kere daha anladım ki, biz adam olmayız. Ve dedim ki, bizim halkımız bunu hak etmiyor.

Bir hastane düşünün, yoğun bakımda yatan bir hasta ve hasta sahiplerine, her gün belirlenen bir saatte, hasta ile birkaç dakika görüş imkânı sağlanıyor. Buraya kadar normal. Hasta sahiplerine orada beklememeleri gerektiği, eğer bir şey olursa kendilerine haber verebilecekleri iki telefon numarası isteniyor. Ne güzel değil mi? Hem hasta yakını orada mağdur olmayacak, hem de hastane kalabalık olmayacak. Ama hastanın vefatı, bir gün boyunca ailesine haber verilmemesi çok kötü ve sorumsuzluk örneğidir. İşte bu olmadı…

Bir gerçek var ki, insana insan gibi, hastaya ilaç olacakmış gibi bakmıyor, müşteri gözüyle bakıyorsanız, müsaadenizle siz insanlık erdeminden uzak zavallı rantçı insanlarsınız.

Olayın detayına fazla girmek istemiyorum. Pazartesi günü bu olayı Uğur Özteke abim köşesinde dile getirdi. Bizde insanlık boyutuna değinelim istedik.

Merak ediyorum, hastasıyla üzülüp, iyileşince hastasıyla sevinen kaç doktor ve kaç hastane işletmecisi kaldı acaba? Aslında bazı hastanelerde ki şikâyet ve olumsuzlukları yazmaya kalksak, sayfalarca hikâyeler oluşur.

Maalesef insanlığın öldüğü yerdeyiz. Hastaların değeri parayla ölçülürken, cenazelerin değeri mi olur? Bir dönem hastane masraflarını ödeyemediğimizden cenazelerimiz hastanelerde rehin kalırken, şimdi hastane yetkililerinin sorumsuzluğundan dolayı cenazelerimiz morglarda kalıyor. Çağ atladık derken tekrar çağın gerisine düşmüşüz de haberimiz yok.

Tıp ilerlemiş olabilir, modern hastanelerimiz, modern cihazlarımız olabilir, teşhis ve tedavide ilerlemiş olabiliriz ama insanlık ve sorumluluk da geri kalmışız. Bu tip sorumsuz hastaneler, hizmet, hasta bakımı ve cenaze işlemi için yoklar ama hasta sahibinden alacakları paralarda şahinler. Demek ki neymiş, bu ülke de halkımızdan doktorlarımıza, Bakanımızdan Cumhurbaşkanımıza kadar herkes sağlıkta çağ atladık derken, bazı hastanelerimize teslim ettiğimiz hastalarımız Allah’a emanetmiş, hastaneye değil.

Ben hastanın tedavisi veya ölümünden dolayı sorgulamıyorum hastaneyi. Her canlı ölümü tadacaktır, zaten beklenen bir son vardı. Hasta sahipleri de aynı duygudalar benim gibi. Sadece sorulan şu, niye hasta EX olduğu zaman haber verilmiyor ve bu sorumsuzluk nereye kadar?” Hastasına müşteri gözüyle bakan böyle hastanelerimiz varken, “hastaya ve insana değer verilmezken, cenazeye mi değer verilecek” diye de düşünmeden duramıyorum. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Çapanoğlu Arşivi
SON YAZILAR