Ziya Uysal

Ziya Uysal

Milli Eğitime Doğru

Milli Eğitime Doğru

        Yıllardır okullarımızda ezberci, teorik bir eğitim veriliyordu. Dershaneler de bunu perçinliyordu. Asıl eğitim olan uygulamalı eğitim adeta unutulmuştu. Böylece çocuklarımız sadece öğrenim görmüş oluyordu. Ama lafa gelince şu kadar eğitimli insanımız var diyerek, kendimizi aldatıyorduk.

 

        Şimdi dershaneler kapatılıyor. Bu iyi bir uygulama. Ama bunun devamını da getirmek gerekir. Devamı mevcut okullardaki eğitime kalite kazandırmakla olacaktır. Bu da ancak uygulamasıyla birlikte dersi derste öğretmekle, bunun yanında öğrenciye doğru ve güçlü kişilik kazandırmakla olacaktır. 

 

        Yoksa çok bilen ama hiçbir işi yapamayan, hayata atılınca sil baştan öğrenen, ayaklı kütüphaneler, bilgi hamalları ve iyi test çözen robotlar yetiştirmiş oluruz. Teorik ezberleten uygulamayla (Kolaycılıkla) doğruyu- yanlışı kendi aklıyla ayırt edebilecek analitik düşünme yeteneği kazanmış, kendi kararlarını kendisi verebilen, kişilikli insanlar yetiştiremeyiz.

 

        Otomobil hakkındaki birçok bilgiyi, trafik işaretlerinin ne anlama geldiğini, trafik kurallarını ve otomobilin nasıl kullanılacağını su gibi bilen biri, otomobili kullanamıyorsa bu kadar bilginin çok bir kıymeti kalmamıştır. Bizim şu andaki durumumuz tam da bu gibidir.             

 

        1959’da 5. Sınıftaydım. Okul ödevi olarak 2 arkadaş pil yapmıştık. Cam bir kasenin içindeki o pille ampulü yaktığımızı ve pilin nasıl yapıldığını hâlâ hatırlıyorum. 

 

        Hatırlıyorum çünkü bize eğitim verilmiş, sadece öğrenimle yetinilmemiş. Eğitim, terbiyenin Türkçesidir.   Günümüzde eğitim, davranış değişikliği olarak tanımlanıyor. Bazen ülkemiz eğitimde ileriye mi, geriye mi gitti diye kendime sormadan edemiyorum.     

 

        Tanıştığım öğretmenlerle bazen oturup konuşuyorum. Anlattıklarına üzülmemek elde değil. Öğrenciye model olacak, kişilik kazandıracak, eğitim verecek olan öğretmene, bu günkü sözde modern eğitim sisteminde ders anlatma robotu gibi bir rol biçilmiş. Bu yüzden eğitimin ne hale geldiğini hepimiz görüyoruz. Dünya tersine dönmüş, artık öğrenci öğretmenden değil, öğretmen öğrenciden çekinir olmuş. Öğrenciler, yanlışlarından dolayı kendisini azarlayan öğretmene soruşturma bile açtırabiliyormuş artık! Aman ne ileri bir düzenleme!

 

        Öğrencilerin önünde öğretmenler de, öğretmenlik de yıpratılıyormuş. Bu günkü uygulama öğretmene mesleki bir saygınlık ve kişilik tanımıyor. Böyle bir uygulamadan idealist öğretmen çıkmaz. “Eti senin, kemiği benim hocam” dönemi sopanın bir ucundaydı, bu uygulama da diğer ucunda. Bu sopanın iki ucu da iyi değil. Bunun bir ortası yok mu?

 

         Bize ne oldu ki ilme ve hocaya olan saygımızı yitirdik. Burada, “Ha babam sınıfı” gibi filmlerin eğitimde yaptığı tahribatı da unutmamalıyız. Eğitimde böyle gidersek “Okumuş insanlarımız dahi bu bölücü tuzaklara nasıl düşüyor!” diye daha çook dizimizi döveriz biz.

 

          Bu eğitim modelini aldığımız ülkelerde de, bizde de dünyaya mal olan eskinin o devedişi, köşe taşı insanları, tarihe mal olmuş o fikir ve sanat insanları, büyük şahsiyetler artık yetişmiyor, niçin acaba?

 

         Öğretmenler arasından da Akifler, Bolaylar, Arif Bilgeler çıkmıyor artık. Günümüzde çoğu öğrenci öğretmenlerinin adını bile bilmiyor veya kısa sürede unutuyor. Sadece bunlar bile öğretmenlik mesleğinin ne hale getirildiğini anlatmaya yetiyor!      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ziya Uysal Arşivi

SAPMA

16 Eylül 2019 Pazartesi 00:01
SON YAZILAR