Erol Sunat

Erol Sunat

Sende bizi güldürmezsen öldük be hocam!

Sende bizi güldürmezsen öldük be hocam!

Sen gelmeden olmayacak Hocam. Sen Akşehir’den başlayıp, dolaşmadıkça önce Konya’yı, sonra ülkemizin dört bir köşesini, olmayacak.

Sen gel ki, sen bizimle kal ki, Akşehir’in İl olmasına vesile ol.

Akşehir gülsün, Konya gülsün. Gülme denen o güzellik halka-halka dağılsın ülkemizin dört bucağına…

Korkarım ki, sen gelmezsen gülemeyeceğiz bir daha!

Çünkü, biz gülmesini unuttuk Hocam!

Gülmeyi ağlamak sanıyoruz!

Tebessüm etmeyi, gülümsemeyi ise zayıflık ve zafiyet!

Küfürlü ifadelere, küfürle karışık kurulan cümlelere, küfür alt yapılı fıkraya benzemez, fıkra fukarası densizliklere, edepsizliklere güler geçer olduk.

Fıkra, fıkralığını, gülmek o gülünecek halini kaybedeli, meydanları terk edeli çok oldu.

Gülerken düşündüren o seviye kayboldu, yok oldu.

İnsanların nelere güldüğünü görsen şaşar kalırsın.

Gel Hocam, çık gel…

Senede birkaç gün değil, her Allah’ın günü çık gel…

Aramıza gel…

Yanımıza gel…

Çarşılarda, pazarlarda dolaş…Sahnelere bir görün, tarumar olsun komik diye geçinenler. Komikliği küfürbazlık zannedenler.

Seni gören kendine gelsin…

Aslına dönsün…

Karamsar yüzler aydınlansın, gülsün bir kez olsun…

Anlat bir fıkra….

Gülelim katıla katıla…

Gülmekten gözlerimizden yaş geldi, uzun zamandan beri hiç böyle gülmedim yemin olsun desin herkes…

Budur dileğim, budur temennim, budur ricam!

Sende bizi güldürmezsen öldük be Hocam!

*****

Gülmeye hasret gittiğimiz günleri, ayları, yılları unuttuk…

Senin adının geçtiği her neresi varsa, gergin yüzler, öfkeye dönüşmüş çehreler, hiddetten yakmadık, yıkmadık kalp bırakmamaya hazırlananlar, vazgeçiyor yapacaklarından.

Cümle gülme karşıtları seni gördüğünde dut yemiş bülbüle dönüyor.

Sen gelince değişiyor iklimler, sen gelince daha da güzelleşiyor mevsimler…

Yüzler önce tebessümle, sonra gülümsemeyle tanışıyor.

Ah be Hocam!

Hoca Nasreddin çıkmış gelmiş diye adın bir duyulsun yeter!

Hatta gelecekmiş deseler bile razıyız inan.

Gülmeye hasret kalmak ne demek en iyi biz biliriz.

En son 6 Şubat’ta arka arkaya iki yıkıcı dehşet mi dehşet depremler gördük Hocam. On bir vilayet yıkıldı, on binlerce can enkaz altında kaldı. Artçıları bile ayakta kalan binaları yıktı.

Seller gördük İlçeleri şehirleri önüne kattı. Yangınlar gördük, ormanlarımızı ciğerlerimizi yaktı.

Ondan öncesinde Covit 19 denen virüs ve varyantları felaket getirdi Hocam. Ölüm getirdi. Dünya alt üst oldu. Ülkemiz şehirlerimiz virüsün pençesinde ölümle cebelleşti.

O sinsi virüs ve varyantları sevdiklerimizi aldı gitti birer ikişer….

Gülücükler, gülümsemeler dondu kaldı dudaklarımızda…

Sonrasında da gülme diye, güldürme diye, komiklik diye, devrile devrile kalmadı çam!

Sende bizi güldürmezsen öldük be Hocam!

*****

Yaşlı dünyamız gülmeyi unutalı çok oldu. Bu dünyanın bir köşesinde yaşayan bizlerde öyle. Güleceğimiz ne kaldı ki…

Nasreddin Hocamız var dedikçe, Hoca ile aramıza aylar girdi yıllar girdi yollar girdi, dağlar girdi

Şöyle içimizden gele gele bir kahkaha atmayalı sanki bir asır oldu.

Gülmekten geçtim, gülümsemeye bile bir hayli uzağız.

“Dertleri zevk edindim kendime, bende neşe ne arar” diyen biz değil miyiz?

Şiirler kasvetli…

Güfteler acılarla yoğrulmuş…

Besteler içli…

Gülmeye sıra gelinceye kadar Üsküdar’da sabah olmuş haberimiz yok.

Gülmeyle aramız bozuk…

Ne mi diyorlar?

Gülme!

Gülmenin de bir adabı var!

Kim dedi sana bu kadar gül diye…

Öyle olur olmaz her şeye gülünür mü?

Şunun güldüğü şeye bak, ne gülüyorsun, kime gülüyorsun?

Keşke ortada gülme denen bir şeyler olsaydı…

Biz ne yapacağız Hocam? Ne olacak halimiz ne olacak encam?

Sende bizi güldürmezsen öldük be Hocam!

*****

Gülmek yasak mı?

Değil amma diyenlerin sesi nedense bayağı bir cılız.

Madem öyle…

Gülmeyin o zaman…

Ağlayın…

İster hıçkıra hıçkıra

İster bağıra bağıra…

Neden ben gülemiyorum diye…

Neden gülemiyoruz diye…

Canım olur mu öyle şey diyenler için, bal gibi olur diyenler haksız mı?

İşte böyle Hocam, sen gelmeden olmuyor.

Gülmek kime yakışmaz ki…

Kime lazım değil ki…

Sen olmadan, sen önümüze düşmeden, sen ben geldim, güldürmeye geldim, kapkara bulutları dağıtmaya geldim. Atın şu kasvetleri, atın şu karamsarlıkları, gülün demeden olmayacak.

İçimizde öyle bir hasret var ki, buram-buram!

Sende bizi güldürmezsen öldük be Hocam!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Erol Sunat Arşivi

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR