Erol Sunat

Erol Sunat

Bozguncunun hikayesi

Bozguncunun hikayesi

Uzun uzun zaman önce memleketin birinde, oldukça sakin kendi halinde, maraza çıkarmayan, kavga sevmeyen, kimsenin aleyhinde suizanda bulunmayan kendi halinde insanların yaşadığı bir şehir varmış. Şehir kendi yağı ve tuzu ile kavrulup gidiyormuş. Ve olabildiğince sakinmiş. Şehrin ileri gelenler, şeytan kulağına kurşun, son birkaç aydır en ufak bir kavga olmadı. Hatta birkaç basit tartışma dışında hiçbir şey yok. Zindan bile boş diyorlarmış.

Bahar mevsimine doğru gelip geçen günlerin birinde, şehre bir kervan gelmiş. Her kervan gelişinde şehir hareketlenir, canlanır, şehrin hanları, çarşı ve pazarları şenlenirmiş. Gelen kervan bir hayli büyük bir kervanmış. Yolcular şehrin bütün hanlarını doldurmuşlar. Kervanla gelen yolculardan iyi giyimli biri, oda ayırttığı handa, hancı demiş, gel bir yanıma hele, hancı yanına gelince al şu altını demiş, anlat bakalım, bu şehrin en zengini kim, ailesi kim? Düşmanı var mı, dostları çok mu? Hancı beyim demiş anladım ki, sen şehrin en zenginin cemaziyülevveline kadar inmemi istiyorsun. İstiyorsun da bu iş için bir altın az be beyzadem.

Adam altın işi kolay demiş. Al şu beş altını, dökül bakalım. Aldığı altınlarla gözleri parlayan hancı, ne biliyorsa anlatmış. Eksiğini tamamlasın diye şehrin en zengin Beyinin hikayesini ayrıntılı olarak bilenleri de buldurmuş. Adam, onlara da birkaç altın verdikten ve her şeyi öğrendikten sonra, beni demiş görmediniz, bana bir şey anlatmadınız, beni tanımıyorsunuz. Böyle ketum olursanız, size verdiğim altınların iki mislini daha veririm. Yok aksi davranırsanız sizi tanımam. Nihayetinde kervanla gelen bir yolcuyum. Bir de bakmışsınız sırra kadem basmışım. Hepinizi de peşimden sürüklemiş gitmişim.

Adamlar söz verip dağılmışlar. Adam, almış hancıyı yanına, akşam vaktinde varmış Beyin konağına…

Çalmışlar kapıyı. İçeri girdiklerinde, hancı, Beyim demiş, yanımdaki Beyzade, oldukça zengin biridir. Sormuş soruşturmuş, sizin damadınız olmak ister. Büyük kızınıza talipmiş. Bey, sen de kimsin demiş. Seni tanımam etmem. Nereden geldin, ne bilirsin kızımı?

Bak yabancı, Tüccar mısın, cengâver misin nesin, necisin bilmem. Lakin benim sana verecek kızım yok. Ertesi gün şehirde bir şayia dolaşmaya başlamış. Güya Beyin kızını civar şehirlerden bazı beyler istemiş hem kız, hem de babası her birine değişik kulplar takıp istemiyorlarmış. Şehir bu dedikodular çalkalanmaya başlamış. Hancıyı kenara çeken yolcu, ben demiş bozguncuyum. Baktım dediğim olmaz, ortalığı karıştırırım. Dur bak daha neler olacak. Hancı, bozguncu demiş, bana paramı ödediğim sürece bence hiçbir mahzuru yok.

Bozguncu, şehrin Bedesteninde dolaşmaya başlamış. Bir dükkâna girmiş. Biraz alışveriş yapınca, dükkân sahibi, ağam demiş sana da yemek söylüyorum. Yemekler yenmiş. Laf lafı açmış. Bozguncu sözü döndürmüş dolaştırmış hana ve hancıya getirmiş. Dükkân sahibi hancıyı hiç sevmezmiş. Ağam demiş, kalma o hancının hanında. Seni ayak üstü satar. Güvenilmezdir. Gece girer odana paranı pulunu dahi çalar. Bozguncu, orada bir gün daha durmam demiş, sen bana nereyi tavsiye edersin.

Bozguncu, almış eşyalarını, varmış ona tavsiye edilen hana. Meğer hancı da o hancı ile kanlı bıçaklıymış. Birkaç saat yeni handa hancıyla o hancının dedikodusu yapmış.

Bozguncu bugün demiş keyfim yerinde, birkaç bozgunculuk daha yapayım. Terziyi kışkırtmış, demirciyi, terzinin üzerine salmış, Demirci terziyi dövmüş sokağın ortasında. Terzinin çocukları, demirciyi yakalamışlar, öyle feci bir dayak atmışlar ki, öldü diye atmışlar ıssız sokağın birine.

Bozguncu oh be demiş, ortalık ısınmaya başladı. Lakin yetmez.

Ardından yeni hancı ve adamlarıyla birlikte bir dedikodu daha çıkarmış. Beyin kızı, Vali Paşayı seviyormuş, Vali Paşanın çocukları payitahttaymış. Bey aralarda kalmış diye insanlar konuşmaya bir başlamışlar. Vali Paşa ahaliyi toplamış meydana. Ben demiş Beyin kızını bilmem. Payitahtta çoluğum çocuğum da yok. Bana bu iftirayı kim attıysa, onu bu meydanda asacağım diye gürlemiş. Bozguncu ertesi gün tekrar çıkmış sahneye. Bey demiş kızını komşu şehrin ağasına verecek. Vali Paşada kendini bulunmaz Hint kumaşı sanmasın diye bir dedikoduyla şehri dalgalandırmış.

Olaylar artmış, zindana atılanlar. Kavga edenler, yol kesenler. Mahallelerde kavga eden, birbirlerinin kapılarına dayanan komşu olayları artmış. Neticede işler şirazeden çıkmış.

Bozguncu, şehrin tansiyonunu öylesine artırmış ki, Vali Paşa ile Bey karşı karşıya gelmişler. Vali Paşa, herkesin içinde Beyi tokatlamış. Beyin adamlarını atmış zindana. Bozguncunun çıkardığı bozgunların önü alınamayınca, Sultan, Vali Paşayı görevinden almış. Bey’i de sürgüne göndermiş. Bozguncu, yeni hancı ile oldukça uyumlu çalışıyormuş. Hancı demiş, yakında bu şehrin yeni Beyi ben olacağım. Sende en yakınımda olacaksın. Sonra bu şehirde ne istesek o olacak. Kim bize mani olursa, bozgunculuk yapacağız. Fitne ve haset ateşleri yakacağız. O ateşler biz istersek sönecek istemezsek bozgunculuk çıkardığımız her yer cayır-cayır yanacak.

Gerçekten bir süre sonra bozguncu Bey olmuş şehre. Yeni Vali Paşa ile de araları çok iyi olmasa da, Vali Paşa bu tehlikeli adamın işlerine fazla müdahale etmiyormuş. Bu arada eski Bey ölmüş. Bozguncu, Beyin kızına tekrar talip olmuş. Kız sen demiş babamın ölümüne sebepsin. Kimse görmüyor amma, sen öyle bir bozguncusun ki, senin şerrinden Allah şehrimizi ve insanlarımızı korusun. Bozguncu Bey kızı demiş, eninde sonunda benimle evleneceksin. Seni elimden hiçbir güç ve kudret alamaz. Sana bir ay süre. Bu süre bittiğinde daha fazla beklemeyeceğim. Nereye kaçsan seni bulurum. Ya bu bir ay içinde gel benimle evlen ya da zorla evleneceksin.

Bozguncu denen uğursuz, türlü entrika ve hile peşinde olarak, geri dönmüş şehre. Şehirde kimin nesi var nesi yok ya hileyle ya oyunla, olmadı zorla ellerinden almaya başlamış. Vali Paşaya da Vali Paşam demiş, sen şöyle bir aylığına izin falan alsana. İyi adamsın, sana dokunmak istemiyorum. Bugün iyi günüme denk geldin. Hadi bin atına da çek git şehrimden. Vali Paşa çıkmış gitmiş şehirden.

Ertesi gün, yanında on kadar muhafızla biri girmiş şehrin kapısından. Şehrin ileri gelenleri karşılamışlar. Muhafızların başında olan adam. Ben demiş, Vali Paşanın yerine geldim. Lakin yeni Vali Paşa değilim.

Şehre Vali Paşanın yerine bir Bey gelmiş diye şehir çalkalanmış. Bozguncu, hemen Vali Paşa Konağına gelmiş. Bana bak Bey demiş. Bu şehirde işlerim bitmedi. Hemen muhafızlarını da alıp şehrimden çık git.

Bey, demek senin şehrin ha demiş. Bana da var git şehrine sahip çık, orada bir bozguncu var, adam olursa olsun, olmazsa, nasıl adam edeceğine sen karar ver dediler. Bozguncu, bana bak Bey bozuntusu demiş, konağın sarıldı. Sana bir saat süre. Ardına bakmadan ya çık git, ya da seni kolundan tuttuğum gibi atarım şehirden dışarı.

Bey, bir bozguncuya göre bayağı bir cesursun demiş. Bozguncunun yanında olan Hancı, Beyimi duydun demiş, onun ufak tefek işlerini ben yaparım. Seni konağın penceresinden aşağıya atmak görevi bana kaldı. Açmış pencereyi, Beyin üzerine atılmış. Bey hancıyı belinden kavradığı gibi bozguncunun şaşkın bakışları altında pencereden aşağıya atmış. Hancının kolu kanadı ve kaburgaları kırılmış. Yüzü gözü kan içindeymiş. Bey, sende denemek ister misin bozguncu demiş. Al adamlarını Vali Konağını boşalt. Bozguncu yaşadığı şoktan kurtulmaya çalışsa da hancının akıbeti üzerine çıkmış gitmiş Vali Paşa konağından.

Akşama doğru eski Beyin kızı gelmiş şehre. Bey kızı karşılarken, Bozguncu sonunda geldin demek demiş, teklifimi kabul edeceğini biliyordum. Bey dur bakalım demiş, Bey kızı ile on gün önce evlendik. Bozguncu, iyi yapmadın Bey demiş, sonunu hazırladın. Ben hancıya benzemem. Sen Beysen, ben de Beyim. Üstelik şehir benim. Bey bozguncunun gafletinden faydalanarak, bir anda yakalamış. Bozguncu başlamış çırpınmaya. Bey, kaldırmış yere vurmuş bozguncuyu, Bozguncu her defasında kalkıp üzerine geliyormuş. Sonunda kılıçlar çekilmiş. Bey, Bozguncunun kellesini almış, atmış meydana. Ardından bozguncunun adamları teslim oluşlar. Bey herkesi toplamış meydana.

Ey ahali demiş, bozguncu sizden neyi haksız yere aldıysa herkesin hakkını ger vereceğim. Ve bu şehirde bir daha böyle bir bozguncunun ortaya çıkmasına izin vermeyeceğim. Eski Beyinizin kızı ile evlendiğim doğrudur. Bu evliliği bozguncuyu yakalamak için yaptığım da doğrudur. Şimdi herkes işine gücüne. Kim bir daha bozgunculuk yaparsa, akıbeti bu kendini bilmez gibi olur haberiniz ola.

Anlatırlar ki, Bey kızı, o Beyle olan evliliğini sürdürmüş. Karı koca, o şehirde bir daha bozgunculuk yapılmasın diye çok uğraşmışlar. Sonunda bozguncuların giremeyeceği şehir denmiş o şehre...

Şehir şehire, Bozguncu bozguncuya, han hana, hancı hancıya, Bey Beye, Bey kızı Bey kızına, demirci demirciye, terzi terziye, meydan meydana, ahali ahaliye benzer…

Bir kıssadır anlatılan. Her kıssadan bir hisse alına denmiştir. Bu hikâyede, anlatılanlarla bir benzerlik var ise, tamamen tesadüften ibarettir. Ne kimse gönül koya ne de alınganlık göstere…

Sürçü lisan eylediysek affola…

Bir daha ki sefere daha güzel bir hikâye anlatırız inşallah…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR