Prof. Dr. Recep Dikici

Prof. Dr. Recep Dikici

Dünyada en çok düşmanı olanlar

Dünyada en çok düşmanı olanlar


Hâlimize ne kadar hamd ve şükretsek azdır. Belki bizler için ölüm, bin defa dünyada olmaktan daha iyidir. Burada birçok şeylerle cebelleşiyorsun. Orada hasretine doyamadığımız Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Efendimiz vardır. Orada, Eshâb-ı kirâm, evliyâlar ve âlimler vardır. Allahü teâlânın dinini yaymak olmasa, o gaye olmasa, hayat neye yarar? İbadet etmek olmasa, başka ne maksatla dünyada yaşarız? Akıl ermiyor. Yanlış bir karar, yanlış bir söz, yanlış bir cevap bizi sıkıntıya götürür. Hadîs-i şerîf var. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyorlar ki, “Allahü teâlâ, san’at sâhibi mü’mini sever."
Bir cihaz yapıyorlar, bu cihazın tarif kitabını yanına koyuyorlar. O tarifine bakarak onu işletmeye, onu anlamaya uğraşıyorsun. Peki insan denen bir varlık vardır. Bu varlığın da nasıl yaşaması gerektiğini anlatan bir kitabın olması lazım gelmez mi? Elbette böyle bir kitap lazımdır. İşte bunun için bizi bizden çok daha iyi bilen Allahımız, gerek iç organlarımızı en sağlıklı tarzda nasıl kullanacağımızın tarifini, gerekse dünya ile münasebetlerimizi, tabiattan en muntazam şekilde nasıl istifade edebileceğimizi ve öldükten sonra Cehennem’de yanmamak için dikkat edeceğimiz hususları bildiren bir Kitâb-ı ilâhî göndermiştir. Bu kadar komplike bir makinenin, yalnız bu tarif kitabından okumak suretiyle anlaşılması mümkün değildir. Allahü teâlâ Peygamberler gönderiyor, kullarıma açıklasın diye. Peygamberler “aleyhimüsselâm” kime açıklayacak? Seviyesi en yüksek olanlara açıklar. Bize değil ki. Biz anlar mıyız?
İşte Peygamber Efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm” Kur’ân-ı kerîmi, Eshâb-ı kirâm “radıyallahü anhüm” dediğimiz o büyük zâtlara anlatmış, Eshâb-ı kirâm da, sonra gelen İmâm-ı A’zam gibi büyük tâbiîn âlimlerine, onlar da talebelerine, ondan sonra kademe kademe böyle müteselsilen, her mürşid, yani doğru yolu gösteren rehber, talebelerine anlatarak, günümüze kadar İslâmiyet, doğru olarak gelmiştir. Kur’ân-ı kerîmin tefsiri, ilmihâl kitaplarıdır, yani fıkıh. İlmihâl kitapları bizim kullanabileceğimiz haplardır, ilaçlardır. Çünkü, Kur’ân-ı kerîm demek, emir ve yasaklar manzumesi demektir. İlmihâl kitabı, Kur’ân-ı kerîmin emirlerini, tatbikatını, bize anlayacağımız tarzda anlatır.

“Efendim mezheplere ne lüzum var? İlmihâl kitabına ne lüzum var? Hocaya ne lüzum var? Kur’ân-ı kerîm var, oku anla, ona göre amel et” diyenler var. Lâ ilâhe illallah!.. Bunlar İslâmiyet’i bozmak isteyen din düşmanlarıdır. “Dünyâda en çok düşmanı olan Allahü teâlâdır. Kâfirlerin hepsi Allahü teâlâya düşmandır. Sonra düşmanı en çok olan, Kur’ân-ı kerîmdir. Sonra, Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem” Efendimizdir. Sonra, Onun vârisleridir.” Kim bunların düşmanları? Evvelâ şeytan, sonra şeytan sıfatlı insanlar. Şeytan, adamın kalbine geliyor, vesvese veriyor. Diyor ki, “Kur’ân-ı kerîm varken başka şeye ne hacet. Kur’ân-ı kerîmde her şey var, oku anla.” Bir de şeytan kılıklı, din adamı görünen zındık din düşmanları var. Bunlar Ehl-i sünnet âlimlerine ve kitablarına düşmandır. “Bu kitapları okumayın, yakın” derler.
Bunlar, şeytandan bin kat daha tehlikelidirler. Bunların şerlerinden Cenâb-ı Hakka sığınırız. Sırf Kur’ân-ı kerîm meâllerini okuyanlar, rahatlıkla yanlışa kayabiliyorlar. Herkesin kafasında, anlayışı kadar farklı din meydana geliyor. Hâlbuki gerek tefsîrlerde, gerekse meâllerde namazın beş vakit olduğu yazılı değil. Namazın farzları, vacipleri, namazı bozan şeyleri yazmıyor. Abdesti bozanları yazmıyor. Gusl abdesti nasıl alınır yazmıyor. Ne oldu? İlmihâl okunmayınca iş çığırından çıktı. İnsanlar dinini doğru olarak öğrenmek istiyorlarsa, sağlam kaynaklardan alınarak yazılan ilmihâl kitaplarını okumak mecburiyetindedirler. Sadece tefsirden dinini öğrenmeye çalışanlar, ölünce, kabre girince ayılacaklardır. Allahü teâlâ İslam caddesinde yürümeyi nasip eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Recep Dikici Arşivi
SON YAZILAR