Edebiyatçılarımıza aykırı bir bakış

Edebiyatçılarımıza aykırı bir bakış
Mehmet Erdoğan şiir “de” yazmış olmasına rağmen, asıl eleştiride ısrarlı olmuş, İmam Hatip ve İlahiyat eğitimli bir yazardır.

EDEBİYATÇILARIMIZA AYKIRI BİR BAKIŞ

Mehmet Erdoğan şiir “de” yazmış olmasına rağmen, asıl eleştiride ısrarlı olmuş, İmam Hatip ve İlahiyat eğitimli bir yazardır. 40 yıllık yazı hayatının, 36 yıllık (1983-2019) müktesebatını, ‘Toplu Yazılar’ alt başlığıyla “Edebiyat ve Eleştiri Yazıları“ adlı 660 sayfalık kitabında topladı (Kopernik Kitap, İstanbul 2020). Şiir Üzerine, Şairler Üzerine, Hikâye ve Hikâyeciler Üzerine, Eleştiri ve Eleştirmenler Üzerine, Muhtelif Yazılar ve Konular Üzerine ve Söyleşiler başlığı altında, altı bölümden oluşan kitapta, 92 metin yer alıyor. Metinlerden bazıları kimi ebediyete uğurlanmış, kimi yaşayan tanınmış edebiyatçılar hakkında sıradışı ve cesur hükümlerde bulunur. Bunlardan bazılarını örnek verelim…

İSMET ÖZEL: Dini cemaat, grup ve oluşumlara mesafeli durur ve hatta onlara üstten bir bakışı vardır. Milli Gazete’de para için yazdığını söyler. (…) İsmet Özel’i en iyi çözen söyleşilerden birini Nuriye Akman yapar; “Ben yıllarca onlara ‘İsmet Özel bizim gazetede yazıyor’ imtiyazını bağışladım. Hem o gazete ve dergilerde sırf para için yazdığını söyleyeceksin, hem de bunu imtiyaz bağışlama olarak sunacaksın, sonra da bu kesimden anlayış bekleyeceksin. (…) Bizce Yeni Devir gazetesinden sonra yazdığı bütün gazete ve dergilerde biraz da kendisine yardım olsun diye yazdırılmıştır. (…) Gelgelelim onun İslâmcı medyada tenezülen yazdığını söylemesi, mümkündür ki eski/sol çevrelere karşı bir çeşit ezikliğini tatmin duygusundan başka bir şey değildir. (…) Gözü başkalarında ve yükseklerde olduğu için her iki halde de sorun kendisindedir. Hayata bedel ödemeden neye sahip olunur? İsmet Özel’in şöhreti karın doyurmuyor. Oysa o, karın doyuran bir şöhrete sahip olmak istiyor. (…) Ne olursa olsun Attilâ İlhan’a ömrünün sonuna kadar açılan kapılar ve sunulan imkânların İsmet Özel’den esirgenmesini bir haksızlık olarak telâkki ediyorum. Zira İsmet Özel bu millete, bu kültüre aldığından fazlasını vermiştir.

RASİM ÖZDENÖREN: Onun hikayesi, okuyucu karşısında serüvenini tamamlamış bir hikaye olarak durmakta. Günümüz hikayecisi onu nostaljik veya romantik bir tat almak için okumaktadır.

MUSTAFA KUTLU: İyi bir anlatıcıdır. Geleneksel duyarlığı çağdaş bir formla sunmaya çalışır. İki ayağı da Doğuludur.

SEZAİ KARAKOÇ: Hikâyede Karakoç’un Özdenören ve Kutlu’yu tanımlayan bir yönü vardır. Aslında hikayelerinde, şiirlerindeki temaları yeniden kurgular. Hikayemize yeni bir soluk katmaması beklenmemelidir.

RECEP SEYHAN: Oldukça uzun bir yazısı var Seyhan hakkında(55 sayfa). Onu ihmal edilen bir değer olarak görür. Günümüz edebiyat iktidarınca yok sayılan, görmezden gelinen yazarlardan. Çünkü kendini eleştirenlerden hazzetmez bu iktidar. 79’dan beri hikayeye kafa yoran, yazan biri nasıl ihmal edilebilir? Gelecekte kitapları, Türk edebiyatının klasikleri arasında yerini alacaktır.

NECİP TOSUN: Çoğu kez ilişkileri geliştirmek ya da genişletmek, yeni ilişkiler kurmak veya ilişkisizlik sebebiyle karşısındakini cezalandırmak saikiyle yazıp çizmektedir. Ait olduğu dünyaya mesafeli duruşu yeni nesil sol edebiyat çevrelerine karşı zaafı ve toleransı gizlenemeyecek boyutlardadır. Dolayısıyla yazarlık ilke ahlakından uzak bir tutum içerisindedir. Arayışları olmayan bir hikayeci ve meselesi olmayan bir yazardır.

ALAATTİN KARACA: İçinde bulunduğu dünyanın karşısında olan bir dünyanın diliyle konuşan ve yazan bir akademisyendir. Yani kendine özgü dili, terminolojisi ve bakış açısı olmayan bir yazardır.

MEMET FUAT: Memet Fuat’ın eleştirmenliği ikinci sınıf bir okur düzeyindedir. Bütün çabası okuduğu bir metin ve şiirde toplumcu bir temel bulabilmek ve bunu Nazım Hikmet’e bağlayabilmektir.

ASIM BEZİRCİ: Çok çalışkan ve üretken olmasına rağmen nesnelliği tutarlı olmadığından çalışmaları daha çok edebiyat tarihçilerinin işine yarar.

HÜSEYİN CÖNTÜRK: Cöntürk’ün yazılarında Nazım Hikmet’in adının hiçbir şekilde geçmemesi rastlantıyla açıklanabilecek bir durum değildir. Hüseyin Cöntürk gidişatı baştan gördüğü için yazı hayatından çekilir ve susmayı tercih eder. Hüseyin Cöntürk metni bir edebiyat mühendisi tavrıyla okuyan, nesnelliği önemseyen, ilkeli ve titiz bir eleştirmendir ancak edebiyat kudreti zayıftır. Ona göre eleştiri, yaratıcı bir sanat olmaktan çok bir teknik, bir araçtır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.