Fena dağıldık!

Pandemi oldu, deprem oldu seçim oldu. Son üç yıla damgasını hüzün vurdu. Yandık, kavrulduk, acılarla savrulduk!

Üstüne üstlük enflasyon vurdu. Hayat durdu. Cep delik cepken delik, cebimde yok metelik denen hallere düştük, büründük yine...

Düşe kalka yürüdüğümüz yollar ve hayatlarla iç içeyiz!

Şöyle neşeli bir kahkaha atmaya hasretiniz inanın!

Yüzümüzde belli belirsiz bir gülümseme…

Gülmek haram sanki…

Gül hazin, sümbül perişan!

Laf aramızda fena dağıldık!

Tansiyon dediler!

Şeker dediler!

Kalp dediler!

Bilemediler!

Neden mi?

Her nedense hâlâ vaziyetler kim kime dumduma!

Kimsenin değilse de bizim umurumuzda….

Kalbimiz kırık…

Kolumuz kanadımız kırık…

Kapılar önüne yığılıp kaldık yine…

SMA’lı bebekler ölümle yaşama arasında….

Verilen sözler çok, tutulan henüz yok!

Pamuk ipliğine bağlı minicik hayatlar, bulunsa getirilse ilaçları kurtulacaklar!

Atama bekleyenler hakeza…

Emeklilerin durumunu bilmeyen mi var?

Ya asgari ücretliler?

Rakamlarda başını gömdü kuma!

Ne çıkmıştı enflasyon rakamı?

Binde dört!

Ne diyordu o içli şarkı, “Yalan, yalan vallahi yalan!

*****

Bayram geliyor, gelmesine amma….

Nerede o eski bayramlar demeye daha şimdiden başladık.

Fena dağıldık yine…

Var mı soran ne oldu, neyin var diye…

Soran vardı da biz mi duymadık diyenlere var mı bir cevabı olan!

Olan oldu, biten bitti, giden gitti, yiten yitti.

Yine gömüldük yalnızlığımıza, her zamanki gibi…

Ne derdi eskiler?

Adın Kader olacağına, kaderin kader olsun!

Bu kadar da karamsarlık çok değil mi diyenler için, “Bir gün olsun gülmedi talih benim yüzüme” diyenlerde bizlerin arasında…

Neden en içli şarkılara, neden acılı ıstıraplı şarkılara vurgunuz bilir misiniz?

Neden Orhan Babaya, Müslüm Babaya hayranız?

Neden efkâr basar bir çoğumuzu ara ara…

Arabesk şarkılar neden can evimizden vurur seni, beni, ötekini, berikini yani hepimizi?

Neden bitmeyen, tükenmeyen, hallolmayan dertlere sahibiz?

Neden gülmez yüzümüz?

Neden güldürülmez, güldürülemez!

Yaşadığımız hayal kırıklığı çok!

Çünkü, kalplerimize dokunan yok!

*****

Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır diyen diyene bir vaziyet bizimkisi…

Duyana…

Görene…

Dinleyene….

Fena dağıldık dağılmasına da elimizden tutan lazım, o elin elimizi bırakmaması lazım. Hoş görü lazım, uzlaşı lazım, barış lazım barış…

Haset çok, fesat çok, kıskanç gani diyenler olabilir!

Laf taşıyanlara derman yetecek gibi değil diyenlerde…

Ne diyordu yüz yıllar ötesinden Hz. Mevlâna?

“Bırakacağın eli hiç tutma, tutacağın eli ise hiç bırakma. Sahte sevgilere gül olmaktansa, gerçek sevgilere diken ol…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Git artık Temmuz

30 Temmuz 2025 Çarşamba 00:01

Ortalayıp gitmek

28 Temmuz 2025 Pazartesi 00:02

Haminin Hikayesi

26 Temmuz 2025 Cumartesi 00:02

Ne gökte ne yerdeyim

25 Temmuz 2025 Cuma 00:01

Bu millet seken adamı sevmez

23 Temmuz 2025 Çarşamba 00:01

Memleketin dört bucağı

21 Temmuz 2025 Pazartesi 00:02

Taş Düştünün Hikayesi

19 Temmuz 2025 Cumartesi 00:01

Gülün ahı

18 Temmuz 2025 Cuma 00:01

Milletin adı Türk’tür

16 Temmuz 2025 Çarşamba 00:02

“Gökteki yıldızın üçü terazi”

14 Temmuz 2025 Pazartesi 00:03