Ahmet Öztemel

Ahmet Öztemel

GEÇMİŞE ÖZLEM

GEÇMİŞE ÖZLEM

“Ahh nerede o eski……” diye başlıyorsanız sözlerinize, geçmişe özlem duyuyorsanız eğer, sizde benim gibi orta yaşı aşmışsınız demektir. Çocukluğumun ramazanlarından aklıma ilk geliverenler İstasyon Caddesi Çamlıca sokakta rahmetli Sabahat teyzemlerle birlikte yapılan sahur ve iftarlardır. Daha sonraki yıllardan Ticaret Borsası’nda devlet memurluğu yapan rahmetli Nebi amcanın ben ve eğitim arkadaşım Ahmet Bizcanlı’ya verdiği Kuran-ı Kerim dersleri.Rahmetli halam Müzeyyen Ulular-rahmetli eniştem Osman Ulular; rahmetli Sabriye-Mehmet Bizcanlı, rahmetli Zişan-Aysan-Servet Bilgiç, rahmetli Halil Ertem, rahmetli Sabahat-Ethem Tenekeci, Mustafa Kalfaoğlu ve eşi, Mustafa Sancıoğlu ve eşi, daha az sıklıkla rahmetli Fevzi Özçimi ile iftar sofraları, teravih namazları, gece muhabbetleri, sohbetleri. Tabii rahmetli babamın Ramazan ayında artan zekatı. Her zamankinden daha fazla ve özenli seçilir, kah Abdurrahman hocam, kah Cemiyet-i Hayriye yetkilileri ile ulaştırılırdı hedef kitleye sağ elin verdiğini sol el görmeden. Tabii rutin olan apartman görevlisine de yapılan Pazar alışverişleri daha zengin olurdu.

       Devlet belki bugünkü kadar sosyal devlet değildi. Halka açık iftar çadırları hatırlamıyorum mesela. Ramazan paketleri dağıtımını da bilmem. Beş yıldızlı otellerde kurulan iftar davetleri hafızamda yer etmemiş. Devlet büyükleri halkın sofrasına misafir oluyorsa da bu kameralar eşliğinde olmuyordu. Oruç tutanlar tut(a)mayanlara daha hoşgörülü, tut(a)mayanlar tutanlara daha saygılıydı bence. Ongun ticarette görev yapan Mahier amca yemeğini dükkanın üst katında yer ve “nefsinizi çektiremem” derdi.  İdarecilik yıllarımdan Belediye Başkanım Ziya Kahraman’ı anmamak olmaz. Belediyenin ramazan paketleri kotasına kendi adına, bedeli kendisi tarafından ödenmek üzere ek koliler ekletir ve Belediye namına muhtarlar aracılığıyla dağıtırdı onları da ilgili müdürlükler.

       Ben Ramazan ayının maneviliğini rahmetli babamın bana yaşattığı kadar yaşatamıyorum kızıma diye düşünürüm. Bizim çocukluğumuzun, gençliğimizin muhabbet ortamı yok bugünlerde. Takılmış gidiyoruz fani dünya işlerine farkında olmadan tüketiyoruz sermayemiz ömrümüzü. Güzellikleri, ahiret yatırımlarını ertelemek için bin tane bahanemiz var. Bu Ramazan ayını inşallah geçmişe özlemle, ah ile vah ile geçirmeyeceğim. Eskimeyen dostları, akrabaları arayarak, yılların hasretini dindirecek şekilde geçirmek istiyorum. Lise öğretmenim Nevzat Arabacı’nın yıllar öncesinden bir sözü aklımda halâ “biz babalarımızdan tanımadığı insanları hastanede, hapishanede ziyaret etmeyi öğrendik, şimdi tanıdıklarımızı ziyaret etmiyoruz”

       Ramazan ayının ülkemiz, bulunduğumuz coğrafya, İslam alemi, dünyaya dostluk, barış, mutluluk, refah, bereket ve güzellikler getirmesini, dualarımızın kabul olduğu, yarını bugünden daha bilinçli yaşadığımız bir ay olmasını diliyorum. Ramazanımız mübarek olsun, bayramı ağız tadıyla bulalım inşallah. Muhabbet ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Öztemel Arşivi
SON YAZILAR