Erol Sunat

Erol Sunat

“İTİRAZIM VAR!”

“İTİRAZIM VAR!”

Rahmetli Müslüm Babanın, “İtirazım Var”  diye meşhur bir şarkısı vardı. Ve şöyle başlıyordu dizeleri;

“İtirazım var bu zalim kadere /İtirazım var bu sonsuz kedere /Feleğin cilvesine hayatın sillesine/ Dertlerin cümlesine itirazım var”

İtiraz sözlüklere göre, “Bir düşünce veya kararı benimsemeyerek karşı çıkma”

Söylenecek söz, karşı söyleme olarak anlatılmış.

İtiraz edeni de, itirazında ısrar edeni de fazla sevmeyen bir toplumuz.

İtiraz can sıkıcı bir konudur bizim için.

Yaptığımız itirazlara dönüş alamadığımızdan mıdır? Yada aldığımız dönüşlerin bizleri itiraz ettiğimize bin pişman ettiğinden midir bilemiyoruz!

Bizde küseriz yakamıza, atarız içimize, Müslüm Babanın yaptığı gibi, İtirazım var diye bir şarkı mırıldanır geçeriz.

Duyan olsa da hoş, olmasa da, diyerekten!

Hakkını arama konusunda yapılan itirazlarda uzun uğraşmalar sonunda hakkını alan insanları takdir eder, helal olsun adama, yada kadına ifadelerini de kullanırız bu arada!

O insanların çektikleri, adete şehir efsanesi olur, anlatılır her yerde.

İtiraz neden yapılır?

Kendimizi mağdur hissettiğimiz, haklıyken haksız duruma düştüğümüz konularda, en azından gideyim bir konuşayım der insan.

İtiraz, kavga değildir, münakaşa değildir, hesap sorma da değildir, sadece bir yanlış anlamanın, düzeltilmesi yönünde bir hak aramadır.

Ona-buna itiraz edene, dilekçe yazana, başvuruda bulunana her şeye de itiraz eder der, çıkarız.

Çoğumuza göre itiraz edeceğimiz konuda yüzde yüz haklı olmamız gerekir.

İtiraz etmeye gerek kalmadan, mevzular mahallinde hallolsa, itiraz edilen merci kendi hatasını görse, kendi yanlışını kabul etse deriz demesine de…

İnsanımız bu yaklaşıma şöyle cevap verir.

Nerde o günler?

 

FELEĞİN CİLVESİ, KADERİN SİLLESİ GELİP BİZİ Mİ BULMALI?

Derdinizi kime anlatsanız, kime yakınsanız, kime danışsanız, kime ne yapayım diye sorsanız ne der?

Hakkın var arkadaş, itiraz et!

İtiraz ettiğiniz de, hemen bakıyoruz denir mi?

Keşke dense…

İtiraz edilen yer, hemen sözlü ve yazılı savunmaya geçer!

O yetmez!

Aba altından sopa gösterir.

Mesela der ki, elbette itiraz etmek herkesin hakkı. Yap itirazını. Haklı çıkarsan, biz yanlış yapmışsız deriz, hatamızı tamir ederiz, biz haklıysak, burasını fuzuli yere meşgul etmekten, cezası şu…

Bu ne mi demek!

İtiraz falan etme, bak senin gibi itiraz edenler haksız çıktılar, hadi var git işine…    

Ne demişler, alma mazlumun ahını çıkar aheste, aheste…

Müslim Babanın dediği gibi, feleğin cilvesi, kaderin sillesi gelip bizi mi bulmalı?

İtiraz etmeyi kendine bir yaşam tarzı olarak seçmiş insanlar da var elbet. Onlara göre hayat baştanbaşa itiraz zaten!
İtirazlarına hal çaresi bulunsa dahi, onlar yeni itirazlar üretir dururlar.

Bu gibilerin itirazları yüzünden, gerçekten hallolması gereken itiraz konularına sıra gelmediği bile olur.

 

İTİRAZ ETTİĞİMİZLE KALIYORUZ!

Normal insan, akıp giden hayatın içinde, herhangi bir sıkıntı yaşamıyorsa inanın hiçbir şeye itiraz etmez.   Yanlış giden bir şey varsa, bir süre hoş görebilir, olur böyle şeyler diyebilir. Hatta itiraz ettiği konular, kendiliğinden düzeliyorsa, gider teşekkür eder.

Son yılların en büyük itiraz konuları hayat pahalılığı, yüksek faturalar, bankaların müşterilerine sağlar gibi göründüğü ancak, sağlamadığı imkanlar, fırsatçıların önüne geçilememesi, çarşı-pazar ve marketlerin sürekli fiyat değiştirmesi.

İtiraz edilen hususlar düzeltilmediği gibi, itiraz edene niye itiraz ettin der gibi muamele edilmesi, itirazı günümüzün olayı haline getirdi.

Haklı konularda itiraz etmek birçoğumuz rahatlatır.

Ancak yıllardan beri, itiraz konusu bizde kördüğüme benzer.

Çözülmez, çözülmesi zaman alır. Karara bağlanmaz. İtirazınız kabul görmez.

Haklı olduğunuz halde, haksız olan, baskın çıkar, kendi hatasını kabullenmez, telafi etmez,

Sözüm ona itiraz etme hakkımız var mı, var?

İtiraz edersiniz, etmesine de…

Ne geçer elinize?

Hiçbir şey!

Sadece itiraz etmiş olursunuz,  itiraz ettiğinizle kalırsınız.

 

“DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ, VAKİT ÇOK GEÇ!”

Fiyatlara itiraz etmediğimiz gün var mı? Ya faturalara? Haksız davranışlara! Haksız değerlendirmelere! Hakkımızın yenmesine! Git istediğin yere şikayet et, itiraz ettim kabul etmediler diyenlere! İtiraz ettin, bende kabul etmedim, hadi güle güle diyenlere! Daha birçok şeye itiraz etmedik mi, İtirazımız var demedik mi?

Sonunda, hemen hepimizde şöyle bir kanaat oluştu. İtiraz eden hakkını alır almasına da, alıncaya kadar da, anasından emdiği süt burnundan gelir.

Dostlarımız dinlemişler bütün bunları, şarkılı bir cevap vermişler.

Ne demişler biliyor musunuz?

“Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç! / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç”

Bu arkadaşlara, ne şarkı çare, ne türkü!

 

İTİRAZ EDİLENLER ZEYTİNYAĞI MİSALİ!

İtiraz edenlerin, itirazı en kısa zamanda çözülebilse, bütün mesele çözülecek. Ortada itiraz diye bir şey de kalmayacak! Çözülemediği içindir ki, yaygın kanaat; Zaten itiraz etmesinler diye böyle yapılıyor.

Herkes itiraz etmesin, başımıza yığılmasın diyorlar. Zorlaştırıldıkça, insanlar bıkıyor, yılıyor.

Birçoğu da, hepinizi Allah’a havale ediyorum. Hakkımı huzuru mahşerde alırım deyip bırakıyor işin ucunu. Diretse ısrar etse, alacağı cevap yok.

İtiraz edilenlerin birçoğu, zeytinyağı misali hemen suyun üzerine çıkıyorlar.

Kim mağdur olmuş!

Kimi mağdur etmişiz!

Biz bütün itirazları dinleriz, çözümleriz, mutlaka döneriz!

Dönün o zaman? Dönecekler inşallah!

 

İTİRAZA İTİRAZ ETMEKTEN VAZGEÇEMİYORUZ!

Yanlış bir şeyler oluyorsa itiraz edilmeli, edilmeli amma, en fazla birkaç gün içinde de bu itiraza geri dönülmeli.

Bizim en büyük sıkıntımız, geri dönüşler. Geri dönüşlerimiz keyfekeder ve sıkıntılı!

Bizde hatalıyız, bizde yanlış yapabiliriz diyemiyor arkadaşlar.

Hata kabullenme sıfır.

İtiraza, itiraz etmek gibi,

İtiraz edenin iki ayağını bir pabuca sokmak gibi,

İtiraz ettiğine bin pişman etmek gibi yollar deneniyor.

İnsanlar çaresiz ellerini açıyor ya ah ediyor, ya beddua!

Yarın, bu insanların itirazları ah olur, gönül yarası olur sonunda sizi bulursa gönül koymayın emi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR