İsmail Detseli

İsmail Detseli

NEDEN İBRET ALMIYORUZ

NEDEN İBRET ALMIYORUZ

İnsanoğlu son yıllarda teknolojinin cazibesine kapılarak öyle duyarsız öyle vurdumduymaz oldu ki sormayın gitsin. Bu durumdan herkes rahatsız ise bunu neden önleyemiyoruz.  Yok, rahatsız değiliz de benim gibi yaşı ilerlemiş insanlar mı bu durumlardan vazife çıkarıp boşuna mı evhamlanıyor acaba.

İnsanlara yüce Allah ibret almaları için birçok felaket ve belalar gönderir. Bunlar nedir? Sel felaketi, kar, yağmur, tipi felaketi, deniz kıyısı ülkeler için tsunami felaketi, deprem(zelzele) gibi felaketlerin yanında bir de dünyada her canlının mutlaka tadacağı ölüm gerçeği.

Ülkemiz son yıllarda bulunduğu coğrafya nedeni ile birçok batılı dost görünüp de koyun postuna bürünmüş devletlerin terör örgütlerine verdikleri destekle huzursuz ediliyor. Yani sinek mide bulandırıyor. Sözde dostlarımız, terör örgütlerini silah ve gıda yardımı gibi birçok şekilde desteleyerek ülkemizi adeta kuşatma altına almışlar. Yurdumuzun her köşesinde yerden ot biter gibi terör mensupları biterek ordularımıza güvenlik güçlerimize savaş açmışlar.

Baba ocaklarına günde en az üç beş şehit ateşi düşerken, bizler ne yapıyoruz? Kılımızı dahi kıpırdatmadan seyrediyoruz. Televizyon kanallarının birçoğunda vur patlasın çal oynasın müzikler, eğlenceler gırla gidiyor. Ey düşünmeyen, ey akletmeyen duymayan görmeyen insanlar, vatan elden gidiyor siz hala oynaşta gülüşmede zevkü sefadasınız.

Üretimden yoksun bir gençlik tüketmeyi iyi bilen dünyanın her türlü nimetinden faydalanmayı zevk edinmiş insanlar ne ölümü ne felaketleri ne de vatanı milleti devleti düşünüyor, sadece zevki ve keyfi için yaşamaya çalışıyor.

Yakın zamanda gerek akrabalarımızdan gerek yakınlarımızdan bazı büyüklerin veya gençlerin ölümü dolayısı ile cenazelerde bulundum. Bu merasimlerde gördüm ki sadece ölen kimsenin yakın akraba-i taallukatının çocuklarının yüzlerinde hüzün ve acı var öbür tarafta ölenin yaşam hukukuna sahip olmuş, onunla köyünde komşuluğunda oturup kalkmış o köyün havasını teneffüs etmiş suyunu içmiş eşi,dostu bile hiç ibret alarak bakmıyor olaya…

Doğa olayı herkese gelecek deyip bir kenarda ya iki, üç kişi lak lak ediyor ya da dünyalık şeyler konuşarak gülüp eğleniyor. Mevtaya toprak atılacakmış, mevta için kuran okunuyormuş bunları filan hiç duymuyor. Bazı gençler hatta yaşamı orta yaşlara gelmiş olanlar bile bu toplumda elinde bir telefon ya biriyle konuşuyor ya da internet denen illet ile bir şeyler paylaşıyor yani dünya ölüm, kabir, vs, umurunda değil…

Gerçek yaşamda da öyle değil mi? Akşam olup da insanlar eve çekilince oğlanın elinde bir telefon internette, kız elinde bir tablet bilgisayar, sosyal medya köşelerinde vakit heba ediyor.  Baba ana dersen televizyon karşısında saatlerini geçiriyor, ne ülkenin durumu ne de yaşanan badireleri kimse konu etmiyor. Böyle bir şey olmaz. Bu durum nasıl olacak nereye gidecek acaba?

Oysa eskiden gerek köylerde gerek Konyamız gibi şehir merkezlerinde bir akrabadan veya komşudan vefat eden olunca o ölenin acısı günlerce zihinlerden çıkmazdı. “Bize de gelecek bu ölüm” diye insanlar düşünceye dalar, o ölen aileyi hafta hatta ay boyunca ziyaret eder, onlara tesellide bulunur her akşam komşular tarafından yemeklerle gelinir, birlikte yemekler yenir, okumayı bilenler Kuran-ı Kerim tilavet ederek hem ölenin ruhuna hem de kendi geçmişlerinin ruhuna Fatihalar bağışlardı.

İşte komşuluk birlik, beraberlik acıda da tasada da hüzünde ve sevinç de birlik olmak ülke bütünlüğü ve komşuluk ilişkilerinin bir göstergesi idi. Şimdi şehitlerimiz bile bir köye bir şehre gelmiş ise sadece oradaki birkaç insanı etkilerken diğer taraftaki ülke insanının umurunda olmuyor. İşte bundan dolayıdır ki yeni yetişen nesil böyle ülke bütünlüğünü bile bir başkasının hatta dininden olmayan başka milletlerin emri ve isteği doğrultusunda heba etmeye ülkeyi kan gölüne çevirmeye yeltenerek şanlı bir milletin ordusunda gerek paşa gerek subay gerek er erbaş olarak görev almış olmanın gurunu yaşamayı ve o millete o orduya ölümüne hizmet vermesi gerekirken o ülkeye ihanet edip devletini yıkmaya, insanlarına o milletin malı olan tanklarla, toplarla, silahlarla, kurşun sıkarak birçok vatan evladını şehit edebiliyor. Ne diyelim, yazıklar olsun insan kılığındaki hayvandan daha aşağı olan hainlere.

Bazıları var ki tutturmuşlar bir Tayyip Erdoğan düşmanlığı… Bu ülkenin başkomutanına dil uzatıyor onun canı pahasına vatanını savunmasını bile alaya alırcasına “Yahu Tayyip Erdoğan sağa sola kafa tutuyorsun, neyine güveniyorsun, ne yapabileceksin de bu kadar sertsin” diyerek adeta onu suçluyorlar. Densiz serseriler iç ve dış hainlere karşı vatanı savunmak onlara kafa tutmak ne zaman yadırganır oldu? Be hainler! Peygamberimiz bile başınızdaki komutana riayet ediniz derken, biz birlik olursak el ele verir birbirimizi çekiştirmeyi ardından atmayı başkalarına yardakçılık yapmayı bırakırsak silahımız da olur tankımız da olur, tüfeğimiz de olur ve bu ülke uğruna dünyaya yüreğimizle elimizde kılıç ve değneğimizle karşı koyarız. Ancak birlik olalım beraber olalım güçlü olalım. Allah idarecilerimize, devlete sadık ordularımıza güvenlik güçlerimize yardım etsin, muzafferiyetler ihsan etsin. AMİN…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Detseli Arşivi
SON YAZILAR