Hasan Durucan

Hasan Durucan

OLACAK O KADAR

OLACAK O KADAR

Dokuz kişi kalmış Antalyaspor'u yenemedik değil mi? Hem de kendi saha ve seyircimiz önünde; üstelikte penaltı avantajımız varken üstünlük sağlayamadık. Nedir bu Aykut Hoca denen adamın Konya ile alıp veremediği? Ne göze hoş gelen futbol oynatıyor ne taraftarın gönlünü hoş ediyor ne de onca takım süper ligde transfer yapmışken transfer istiyor. Bir de çıkıp yayıncı kuruluşlarda yok zemine bahane buluyor, gıcık gıcık konuşuyor. Başkan'ın da işine gelmez mi böyle masrafsız adam bulmuşken tabi arkasında durur. Hani futbol keyfe keder bir oyundu? Biz çoluk çocuğumuzun rızkından kesip yaz kış demeden stadı doldururken hep Kocaman'ın sefası yüzünden futboldan mı soğuyacağız? Takımlar kimsenin babasının malı değildir. Kravatlılar gider atkılılar kalır. Herkes ayağını denk alsın. Adamı hasta etmeyin.

 

**

 

Oh buradan sallaması ne kadar da kolaymış yahu! Salladıkça sallayası geliyor adamın. Az daha devam etsem kendi kendimi iyice gaza getirip tesisi bile basarım. Ne oluyor bize? Şöyle etrafıma bakıyorum da Antalya ile berabere kaldık diye milletin ne çalıp çalmadığını bıraktık ne de haysiyetini bıraktık. Çok mu çabuk unutuyoruz nerden geldiğimizi? Bundan üç sene önce bu takım Süper Lig'i üçüncü bitirip Avrupa kupalarına gider, Ziraat Türkiye Kupası'nda yarı final oynar hatta elinde yıldız futbolcu olmadan hem de ligde piyasa değeri olarak ligin sondan ikinci takımı olarak deselerdi buna kaç kişi inanırdı? Koyun gibi yarım saatte zor girdiğimiz, açığın bağırdığını kapalı duymayan, şehrin göbeğinde sıkışıp kalmış taş yığını stattan şimdi zemin ısıtmalı katlı, locaları bulunan stada geçtik. Üstelik de bu statta Türkiye A Milli Futbol Takımı'nı en güzel şekliyle birden fazla ağırlayıp gidemez dediğimiz Fransa'ya Konya taraftarının baskı ve desteğiyle yolcu ettik.

Taraftar gerek yaşadığı şehrin takımına gerekse milli oyuncalara vermiş olduğu destekle tüm ülke gündemine konuk olarak yeni yüzüyle prestij kazandı, adeta küllerinden doğdu. Eeee nerdeyse üç dört yıl içerisinde bu kadar kısa sürede ülkemizde futbolda devrim yapmışken neyin şımarıklığını yaşıyoruz biz şimdi? Beğensen de beğenmesen de kendini ispatlayıp dünyanın sayılı futbolcuları arasına girmiş Samuel Eto'o'yu renklerine bağlamış Antalyaspor ile berabere kaldık diye kime saldıracağımızı şaşırdık. Sayın Tahir Akyürek'in bir senede yapımını tamamlayıp Konyaspor'a teslim ettiği stadın maraton kısmı üzerinde ismi geçtiği için demediğini bırakmayan adamlar olduk. Eski stadın yanından bayan geçemezken yeni statta eşimizle, çocuğumuzla rahatça maç seyrediyoruz.

Bu kadar mı şükürsüz olduk? Futbolu çok iyi analiz eden (!) bazı yorumcular dokuz kişi kalmış Antalyaspor'a son yarım saatte şut bile atamadık diye bağırıyor. Bunu söyleyenlerin sayısına ve iddiasına bakınca acaba ben mi başka maçı izledim diye tereddüt ettim. Ruhsuz olduğunu da iddia edenler var. Belki de bu sezonun en ruhlu, hiç şüphesiz 17 şutla rakip takımı en çok rahatsız ettiğimiz müsabakası bu oldu. Rakibin sert oynayacağını maç öncesi tahmin etsem de ikinci sarı karttan kırmızıya dönen kartlarını da sayarak on sarı kartla üç puan almaya değil adeta bizi biçmeye gelmişler diye düşündüm. Buna rağmen bizim yaptığımız pas ve şutun üçte birini yapamadılar. Nefsimize ve öfkemize yenik düşüp bunları nasıl göremiyoruz? Bu kadar mı kör olabiliyoruz?

Hatırlarsınız ligin ilk yarısında Alanyaspor'a konuk olmuş, maçın kırkıncı dakikasında iki farklı skor üstünlüğünü Bajiç'in ayağından kazanmışken gol sevinci nedeniyle anlamsız yere harcanan oyuncumuz takımını on kişi bırakmıştı. Ardından bulduğu ataklarla filelerimizi havalandıran, skora denge getiren Alanyaspor'u on kişiyle ikinci yarısını berbat oynadığımız maçta son dakika penaltı golüyle Vukoviç takımı ipten almıştı. Haksızlığa da uğrasak, kazanmayı hak edecek çok artı bir şey de yapamasak şans faktörü devreye girince olayın boyutu o gün değişti. Ya şimdi? Olmadı mı olmuyor kardeşim. Dokuz kişi kalmış, moral olarak yıkılmış takım karşısında tek kale de oynasan şans bize gülmedi. İlginçtir ama taraftar desteği baskıya dönünce lehimize nasıl da ters teptiğine bu maç hep birlikte şahit olduk.

Müsabaka öncesi hoşgörüye değindiğim bir yazıyı kaleme almıştım. Birçok kişi nefsini dizginleyemediği için görüşlerime katılmadı. Şimdi şöyle uzaktan bakıyorum da birçok şey harfiyen çıktı. Adamların sosyal ağlar üzerinden attıkları oltaya düşen taraftarımız gaza gelince birçok konuda haklıyken haksız duruma düştük. Dokuz kişi kalmış Antalyaspor karşısında bir gol bulmak için zamana oynayan temsilcimizin önüne sahaya attığımız yabancı cisimlerle bir rakip de biz olduk. Hem sahada hem tribünde oldukça yıprandığımız bir maçın enkazını konuşmak elbette bu renklere gönül vermiş birisi olarak zoruma gidiyor. Elbette buradan da çıkaracağımız dersler mutlaka vardır.

O kadar transfer yatırımı yapmış takımlar, birçok taraftarın omzunu silkeleyip burun kıvırdığı Volkan Fındıklı, Mehmet Uslu'lu kadromuzla fikstürde bizim önümüze geçmek için yarışıyor. Her şey transfer değildir. Hoca vardır takımı vezir eder, hoca vardır takımı rezil eder. Bunu aklınızın bir köşesine yazın. Ve benim düşündüklerimin aksine zihninizde bu kadar memnuniyetsizlik varsa kendinizi Antalyaspor'un Fenerli başkanı Ali Şafak Öztürk'ü Konyaspor'un başkanı gibi aklınızda bir canlandırın. Ya da Kocaman ile birlikte zamanında teklif götürülen ama kabul etmeyen Hamza Hamzaoğlu'nu mu yoksa Eskişehirspor ile yollarını ayıran Alpay Özalan'ı mı takımın başında görmek isterdim sorusunun cevabını zihninizde arayın.

Hani bir dönem hepimizin evine konuk olan rahmetli Levent Kırca'lı Olacak O Kadar programı vardı, birçoğunuz hatırlarsınız. Programı "Niyetimiz kimseyi kırmak değildir, şuradakini buraya koymak değildir, arada bir zülfü yare dokunduk, tam yerine rast geldi manzara koyduk" diye bitirirlerdi. Belki bazılarının duymak istediklerini yazmadık lakin amacım kimseyi kırmak değil. Herkes sadece üzerine düşen görevi yapsa şuan çok başka şeyler konuşuyor olacaktık. Kalemimin biten mürekkebine son kez dokunayım da en kötü gün bugün ise bugün daha yüksek sesle Konyaspor diye haykıralım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Durucan Arşivi
SON YAZILAR